Güncelleme Tarihi:
Saris’e göre üçüncü dalga kahve kültürünün temelinde üretim aşamasını son kullanıcıya sunmak yatıyor.
Türkiye’de gelişen yeni iş modelleri, yeni nesil ofisleri de beraberinde getiriyor. Ofisler dönüşünce, doğal olarak çalışanların günlük tüketim alışkanlıkları da değişiyor. Önceleri çay ocaklarının hakim olduğu ‘Yazıhaneler’, yerini italyan kahve makineli ofislere bırakıyor. Kahve kültürü hem günlük yaşamda, hem de ofis hayatında kesintisiz büyümesini sürdürüyor.
Ticari gayrimenkul üzerine finansal ve profesyonel hizmetler sunan JLL Türkiye, kahve kültüründeki gelişimi ve değişimi ele alan bir çalışmaya imza attı. Perakende Danışmanlığı ve Cadde Mağazacılığı Direktörü Roni Saris, kahve kültürünün bugün geldiği noktayı ‘Üçüncü dalga’ olarak niteledi.
‘KAHVEYE SAYGI DUYMAK’
Rona Saris, günlük hayatın vazgeçilmezlerinden biri haline gelen kahvede üçüncü dalgayı şu cümlelerle özetledi: “Pulitzer ödüllü L.A. Weekly Yazarı Jonathan Gold’a göre günümüzde güçlü bir şekilde büyüyen yüksek kalite kahve üretimini temsil ederken kahve servisini ise şarap sunumu gibi daha sanatsal hale getirmeye odaklanıyor. Bilinçli bir hareket haline gelen üçüncü dalga kahve kültürü, kahveyi ticari bir mal ya da malzeme olarak görmekten de uzaklaşıyor. Kahve severlere kahveyi bir sanat olarak sunan ilk üçüncü dalga kahve dükkânının açılmasının üzerinden sadece birkaç yıl geçmiş olsa da; artık her semtin sokaklarını mis gibi kokutan bir üçüncü dalga kahvecisi ve yudumladıkları kahvenin aromasından, geldiği çiftliğe kadar ince detayları merakla takip eden bir kahve sever kitlesi var.”
Jonathan Gold’un birinci kahve dalgasını ‘Tüketim’, ikinci dalgayı ise ‘Kahveden keyif almak’olarak nitelediğini de sözlerine ekleyen Saris, üçüncü dalgayı ‘Kahveye Saygı Duymak ve Takdir Etmek’ olarak niteledi.