Güncelleme Tarihi:
Aybar, Türkiye'de otomotiv pazarının, satışların volümü anlamında, iyi gittiğini, bu yılın başında sektör oyuncularının pazarı 400 ila 500 bin adetler civarında tahmin ettiğini, ancak şimdi herkesin toplam pazar için 700 binlerin üzerinde rakamları konuştuğunu belirtti.
2005 yılında Türkiye toplam otomotiv pazarının 725 bin olduğunu anımsatan Aybar, bu yıl binek ve hafif ticari otomobil pazarının 2005 yılındaki toplam pazar rakamlarını zorlayacağını kaydetti.
Aybar, sektördeki tüm bu hareketliliğe rağmen, karlılık oranlarında büyük düşüş olduğunu ifade ederek, sektördeki yoğun rekabetin, karsızlığı beraberinde getirdiğini, karlılığın her yıl düştüğünü söyledi.
Otomotiv sektöründeki bu rekabetten en karlı çıkanın tüketiciler olduğuna işaret eden Aybar, bundan sonra net bir gerçekliğin, verimliliğe, prodaktiviteye, rasyonalitiye çok dikkat etmek olduğunu anlattı.
Renault olarak, 2007 yılından itibaren binek otomobil gamlarında çok ciddi yenilikler yaptıklarını, bu yıl da hafif ticari araç gamlarını yenilediklerini dile getiren Aybar, bu büyük değişimin Renault'nun bu yılı iyi geçirmesini sağladığını ifade etti.
Aybar, “Bu yıl da yine binek otomobil segmentini en yakın rakibimizin ciddi şekilde önünde açık ara önde kapatacağımızı görüyoruz. Hafif ticaride gelişiyoruz. Özellikle geçen yılın pazar payı anlamında oldukça üzerinde bir neticeye doğru gidiyoruz” dedi.
Dacia'nın satışlarının da çok iyi gittiğine işaret eden Aybar, Dacia'nın geçen yıla göre iki kattan fazla performans sergilediğini bildirdi.
Aybar, Dacia'nın toplam pazarda satışlarda 8. sırada yer aldığını belirterek, özellikle Duster'ın, Dacia'ya çok önemli bir ivme kazandırdığını dile getirdi.
Bu yıl otomotiv pazarınında satışların, geçen yılın yaklaşık yüzde 18 üzerinde olduğuna, kendi markalarının da pazara paralel büyümeyi sürdürdüğüne değinen Aybar, bu büyümeyi frenlemeyecek şekilde makro ekonomik şartların olumlu seyretmeye davam etmesi ile istikrarın sürmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Aybar, bu yıl otomotiv satışlarında bankaların sunduğu finansal çözümlerin de çok avantajlı olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
“Bankalar ciddi şekilde kredi vermeyi kolaylaştırdılar. Faizler aylık yüzde 1'in altına indiği için, vatandaş aylık taksitlerin küçük rakamlarda ödenebileceği bir takım finansal çözümlere kavuştu ve otomobiller satıldı. Bu iyi oldu, bunların önümüzdeki yıl da devam edeceğini öngörüyoruz. Özellikle önümüzdeki yılın ilk 6 ayına dair olumsuz beklentimiz yok. İkinci 6 ayı yaşanacak genel seçimler şekillendirecek ama genel anlamda önümüzdeki yılı satışların volümü anlamında bu yıl gibi iyi görüyoruz.”
“YEPYENİ BİR OTOMOBİL TEKNOLOJİSİNİN KALBİ OLMAK DURUMUNDAYIZ”
Türkiye'nin otomotiv montaj sanayisine marka oluşturma trenini kaçırmış olabileceğini ifade eden Aybar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yani biz bir otomobil markası yaratmak ve geliştirmek noktasında belki şu anda gerideyiz. Gerek de yok belki. Dünyada çok fazla marka var ve dünyanın gelişiminde de bu markaların artık birleşmeye doğru gittiğini görüyoruz. Ben otomobil markası olarak Türkiye'nin yeni bir marka geliştirmesinin gerekli olduğunu dahi düşünmüyorum ama Türkiye'nin başka bir fırsatı var. İşte elektrikli motorlu Fluence. Yani yepyeni bir otomobil teknolojisinin kalbi olmak durumundayız. Dünyada bu işi geliştiren üç dört ülkeden bir tanesi de Türkiye.
Bundan bizim yan sanayimize ciddi know-how geliştirme ve ciddi bilgi fırsatı çıkacak. Böylelikle yeni istihdam, yeni nitelikli insan arayışı ve yeni yeni know-how'ların Türkiye'de oluşmasını sağlayacak. İşte onun için elektrikli motorlu Fluence'nin Türkiye'ye tarihi bir fırsat verdiğini, bunu çok iyi değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bunu değerlendirmemizin temelinde de bu aracı Türkiye'de üretip, dünyaya satmak yetmez. Türkiye'de de satmamız lazım. Türkiye'de sattığımız zaman gelişme sürekli olur. Sürekli gelişmede de Türkiye kendini dünyaya kanıtladığı verimlilik ve mühendislik kalitesiyle alır başını gider. İşte orada da biz yan sanayi markaları geliştiririz. Bence de şimdi en önemli konu bu.”
İbranim Aybar, geçen yıl Frankfurt'ta düzenlenen otomobil fuarında elektrikli motorlu otomobiller için çok ciddi iddialar öne sürdüklerini anımsatarak, bunun üzerinden bir yıl geçtikten sonra bir çok markanın seri üretim yapabilecek noktaya geldiğini vurguladı.
Aybar, artık dünyada elektrikli motorlu otomobiller üzerinde bir eğilim olduğunu dile getirerek, gelecek 10 yıl içinde, 2020 yılında, dünyada üretilecek olan tüm motorlu taşıtların yüzde 10'unun bu araçlardan oluşacağını ifade etti.
“STRATEJİ BELGESİ ARTIK BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇSİN”
Aybar, Türkiye'nin daha işin başında elektrikli motorlu otomobiller konusunda öne geçtiğini belirterek, şunları söyledi:
“Fosil yakıtlı araçlar 1900'lü yılların başında dünyada gelişti ama Türkiye 1970'lerde montaj olarak üretmeye başladı. Motor üretilmesi 1980'li yıllarda başladı. Ciddi anlamada geri kalmıştı. Şimdi işin başındayız, dünyanın en önüne geçtik. Çünkü binek otomobilde aile tipi olan Fluence ilk kez Türkiye'de üretilecek. Bu bizim markamızın bu işi sahiplenmesi önünde Türkiye için başka bir fırsat. Türkiye'nin de çok büyük şansıdır, kaçırmayalım. Türkiye'de bu araçları satabiliyor olalım, Türkiye'den de dünyada karbondioksit salınımını sıfırlamış araçların nasıl sahiplenildiğini gösterelim. Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) öncelik yaptı. Diğer belediyelerin de atılımlarını bekliyoruz. Çok olumlu gelişmeler olacağını ben görüyorum. Ama yasal altyapıyı da tamamlayalım.”
Türkiye'de elektrikli şarj ünitelerinin standartlarının bile yayınlandığını hatırlatan Aybar, TSE'nin bu standartları yayınlamış olduğunu ve bugün yapılan üretimlerde Türkiye'deki bu standartların geçerli olduğunu görmekten çok memnun olduğunu söyledi.
Aybar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın hazırladığı Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi'nin çok önemli bir yol haritası olduğuna işaret ederek, belgenin elektrikli motorlu araçlar teknolojisinin Türkiye'de gelişmesine fırsat veren her türlü açıklamayı, her türlü gelişmeyi ifade ettiğini anlattı.
Bu durumun kendilerini sevindirdiğini dile getiren Aybar, Otomotiv Sanayisi Strateji Belgesi'nin artık bir an önce hayata geçmesi gerektiğini bildirdi.
“TÜRKİYE İSTİKAMETİNİ BELİRLEMELİ”
Aybar, “Türkiye o yönde artık önündeki istikameti belirlemeli. Bizim de bütün aradığımız bu. Ben Sayın Başbakan Yardımcımız Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) Başkanı olmak üzere diğer bütün EKK üyesi bakanlarımızla gerek fabrika ziyaretleri gerekse çeşitli televizyon mülakatlarında bu konudaki açıklamalarını çok yakinen izliyorum ve kimse olumsuz değil. Kendileri hep bu konunun desteklenmesi gerektiğini söylüyorlar. Bir konsensüs, bir fikir birliği var. O zaman diyoruz ki; (hareket, bir an evvel aksiyon bir an evvel eyleme geçilsin)” şeklinde konuşu.
Elektrik motorlu otomobil üretildiği zaman devletin en üst kademelerinin bu otomobili kullanarak yaklaşımını göstereceklerini, kendilerinin bunu hissettiklerini bildiren Aybar, öncelikle Türkiye'de üretilecek bu araçların Türkiye'de satılması için gerekli mevzuat ve fiziki alt yapının tamamlanması gerektiğini vurguladı.
İbrahim Aybar, öncelikli hedeflerinin 5 büyük şehirde bu işin yaygınlaştırılması olduğunu da sözlerine ekledi.