Güncelleme Tarihi:
Anayasaya göre yaparsanız da AB kriterleri karşınıza çıkar, bugün için AB ile ilgili bir kısım reformların yapılamamasında ciddi bir Anayasa engeli var. Bu Anayasa birçok reformun yapılmasında ciddi engel. Yeni anayasada halkın her kesiminin görüşleri yer almalı. 61 Anayasası bize bol geldi, 82 Anayasası da dar geldi. Şimdi bunun bir ortası vücut ölçülerimize uygun yeni bir anayasa yapma mecburiyetindeyiz” dedi.
Yazmıyoruz, yapıyoruz
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı açılışında konuşan Çiçek, özellikle sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının anayasa çalışmalarına destek vermesi, Meclis’i cesaretlendirmesi, üzerlerinde demokratik baskı kurması gerektiğini söyledi. Çiçek, şunları dile getirdi: “Son 50 yılda, iki anayasaya sahip olduk. Bu iki anayasa da demokratik süreçlerden geçerek, halka sorularak değil, askeri müdahale sonucu bu müdahaleyi yapanların meclislerinde veya komisyonlarında yazıldı. 61 Anayasası da 82 Anayasası da yazılmıştır. Şimdi bizim Meclis’te yapmaya çalıştığımız şey, yeni bir anayasa yazmak değil, yeni bir anayasa yapmaktır. 2012 yılının yeni anayasa çalışmalarını noktalama yılı olması temenni ediyorum.”
Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı - Foto Galeri
TÜSİAD’dan yararlandık
TÜSİAD’ın da süreçte duyarlı davrandığını kaydeden Çiçek şöyle devam etti: “TÜSİAD’ın önerilerinden yararlandık. Yeni anayasa yapma sürecini uzadı. kim ne söyleyecekse bir an evvel söylemeli. Katkı verecekler acele etmeli. Futbol maçı seyreder gibi seyretmek anayasa yapma mantığına aykırıdır. Anayasa yapmak için bir bayram havasına, ortamın yumuşamasına ve gerginliklerin ortadan kalkmasına ihtiyaç var. Bana gelen soruların çoğu olumsuzluk içeriyor. Herkes kendisini komisyondaki bir partinin yerine koyuyor. Onun fikrince, onun sözlerine bakarak getirip ortaya koyuyor. Sonra da benden şapkadan tavşan çıkarmamı bekliyor. Öncelikle bu olumsuz havayı ortadan kaldırmamız lazım. Halk, Meclis’teki partiler, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri bu anayasayı istediğini dile getiriyor. Herkes istediğine göre, halk adına icraat yapan parlamentonun bunu yapması gerekiyor.”
İşi son dakikaya bıraktık, AB hedefi bugünlere uzadı
CEMİL Çiçek, Türkiye’nin 50 yıldır gündeminde tuttuğu ve devlet politikası halinde gelen bir AB hedefi bulunduğunu hatırlatarak, bu konunun 15 yıldır demokratikleşme talepleriyle alakalı gündemde olduğunu söyledi. Çiçek, bireyin öne çıktığı, devlet yetkilerinin kısıtlandığı, halkın mutluluğu ve refahının ön planda tutulduğu AB kriterlerinin bir an önce yapılması gerektiğini kaydetti. AB hedefini ve takvimini, Türklerin son anda iş yapma alışkanlığının ötelediğini anlatan Çiçek, şunları dile getirdi: “Elbette AB’nin Türkiye’ye bakışında bizi rahatsız eden hususlar var. Ancak şunu belirtmek istiyorum ki AB üyeliği Türkiye’nin hayrınadır. AB için yararlıdır, Türkiye için yararlıdır.”
Yücaoğlu: Anayasa konusunda daha çok gayret istiyoruz
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu da, demokrasilerde önemli kararları almak için konsensus yaratmak gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Siyasi olgunluğumuzda bunun izlerini her gördüğümüzde çok seviniyoruz. Konsensus, ülkelerin siyasi reformlardan geçtiğinin ve demokratikleşmenin tamamlandığının işaretidir. Anayasa çalışmaları uzlaşma komisyonu bazında yürüyor. Yalnız Meclis’in yeni anayasa çalışmaları sonuçlarını beklemeden yasaların AB normlarına uydurulmasıyla ilgili ilave ve paralel gayret görmek istiyoruz. Güçler ayrılığı ilkesinin güçlendirilmesine yönelik toplumun taleplerini dile getirmeye çalışıyoruz. Yeni seçim kanunu, seçim barajının düşürülmesi, daraltılmış bölge uygulaması, yeni siyasi partiler kanunu ve yargıda tutukluluk sürelerinin AB normlarına uydurulması gibi konuların Meclis gündemine gelmesini bekliyoruz.”
Cari açığa çare bulunmazsa finansal istikrar kaybolur
TÜRKİYE’nin AB değil, birçok ülkenin performansıyla karşılaştırıldığında bütçe performansının daha iyi olduğunu kaydeden Erkut Yücaoğlu şöyle konuştu: “Yükselen vergi dilimlerinin arkasında, payı sürekli artan dolaylı vergileri var ve bu vergileri ödeyen dar bir kesim var. Gelecek yıl büyümenin yavaşlamasına bağlı olarak cari açık da düşecek. Büyümenin geri gelmesiyle cari açık tekrar masaya gelecek. O nedenle cari açığı her yönüyle inceleme altına alınması ve bir takım politikalara karar verilmesi gerekiyor. Orta vadede Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu enerji faturasına rağmen dış açığını kapatması için ciddi çalışma gerekiyor. Kısa vadede ise, cari açığın finanse edilmesi şart. Küresel risk iştahının azaldığı, likitlerin sınırlandığı, sermayenin gelişmiş ülkelere döndüğü ortamda cari açığın finansmanın kısa vadeli dış borçlanmayla sağlanması finansal istikrarı kaybedebilir.”