Güncelleme Tarihi:
Yatırım fonları rüştünü ispatladı, portföy yönetim sektörü yıllık ortalama yüzde 13 büyüyerek, 85,4 milyar TL’ye ulaştı. Özellikle de doğrudan varlık sınıflarına yatırım amaçlı ‘nitelikli fonlar’ piyasası yüzde 35 büyüyerek, 10 milyar TL’yi geçti. Bu yılın ilk çeyreğinde ise nitelikli fon pazarı 11 milyar TL’ye çıkarak, ciddi bir atalım yaptı. Bugün için Türkiye’de yatırım fonlarının toplam varlıkları 39,2 milyar TL olurken, bu varlıkların 28,5 milyar liralık kısmı, ‘para piyasası fonları’ denilen kısa vadeli nakit yönetimi amaçlı ürünlerden oluşuyor.
Öte yandan, fon pazarının gelişmesi açısından da bir dizi düzenlemeye gidildi. Bunların başında Elektronik Fon Alım Satım Platformu’nun (TEFAS) hizmete girmesi geliyor. Ayrıca 2014’te yapılan düzenleme ile bankalar ve aracı kurumlar kurucusu oldukları yatırım fonlarını 1 Temmuz 2015’e kadar portföy yönetim şirketlerine devredecekler ve artık fonları sadece portföy yönetim şirketleri kurabilecek.
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) Başkanı, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSB) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Alp Keler, Türkiye’de yatırım fonu büyüklüğünün milli gelire oranının yüzde 2’nin altında olduğunu belirterek, “Bu oranın düşük olmasının en önemli nedeni düşük tasarruf oranları. Bir diğer sebep de yatırım alışkanlıkları” dedi.
İSTİKRARLI FONLAR
Alp Keler, fon piyasasındaki yeni düzenlemelere de değinerek, fon kuruculuğu statüsünün portföy yönetim şirketlerine geçmesinin işin bir yönü olduğunu kaydetti ve şunları söyledi:
“Diğer taraftan tasarruf sahiplerine yönelik yatırım hizmetlerinin portföy yönetim şirketleri, aracı kurumlar gibi yatırım şirketleri tarafından sunulması önemli bir dönüşüm. TEFAS, yatırım fonlarının, tüm bankalar ve yatırım şirketleri aracılığıyla müşterilere ulaştırılması konusunda devrimsel bir dönüşüm sağlayan elektronik altyapı. Burada asıl kazananım tasarruf sahiplerinde. Zamanla istikrarlı fonların, işini iyi yapan fon yöneticilerinin markalaştığını geniş kitlelere ulaştığını göreceğiz. Bu durum Türkiye’de kalıplaşmış yatırım alışkanlıklarının değişmesine de katkıda bulunacak. Tabi, ‘önce yatırımcı’ dememiz, tasarruf sahibinin faydasını işin merkezine koymamız gerekiyor.”
İş Portföy Genel Müdürü Tevfik Eraslan, portföy yönetimi sektöründeki büyümeye en fazla desteğin emeklilik fonlarından geldiğini söyledi. Bireysel emekliliğin hem fon büyüklüğünde hem de yatırımcı sayısında yatırım fonlarının önüne geçtiğini belirten Eraslan, “Emeklilik fonlarında yakalanan bu başarılı büyüme grafiği yatırım fonları için yakalanamadı. Şubat sonu itibari ile 37,8 milyar TL büyüklüğe sahip olan yatırım fonları son 10 yıllık dönemde yıllık ortalama sadece yüzde 3,7 büyüyerek reel olarak küçüldü” dedi.
1 TEMMUZ TELAŞI
Garanti Portföy Genel Müdür Yardımcısı Tolga Macit Güsar, yatırım fonlarının getirilerinin uzun vadeli yatırım yaklaşımıyla çoğunlukla mevduat faizlerinin üzerinde getiri sağladığını ve önümüzdeki dönemde doğru tanıtımla, TEFAS’ın etkisiyle yatırım fonlarının istenen düzeye çıkacağını söyledi. 1 Temmuz itibariyle fonların portföy yönetim şirketlerine devredilmiş olacağını hatırlatan Güsar, şunları söyledi:
“Yatırımcılar açısından çok büyük değişiklik olmayacak, çünkü bankalar ve aracı kurumlar hala müşterilere yatırım fonlarını ulaştırmaya devam edecek. En büyük farklılık, ürün sahipliği şirketlere geçeceği için hem TEFAS hem de tüm dağıtım kanalları portföy yönetim şirketlerinin ürünlerini dağıtacağı yeni kanallar olacak. Bu sebeple şirketler kendi ürünlerini pazarlamak için daha aktif rol alacaklar. Bu da yatırımcılar da fon farkındalığının ve bilgisinin artmasına yol açacak. Fon kurulması kolaylaştığından müşterilere; gayrimenkul yatırım fonları, risk sermayesi fonları gibi farklı yatırım fonları sunulacak.”
Fonları toplam varlıkları: 39,2 milyar TL
Para piyasası fonları tutarı: 28,5 milyar TL
Toplam fon sayısı: 4052 adet
Borçlanma araçları fonu: 65 adet
Hisse ağırlıklı fon sayısı: 76
Yatırımcı sayısı: 3,3 milyon
Para, piyasa fonu yatırımcısı: 2,7 milyon
Yatırımcı talebi: % 77 piyasa fonu
Özel sektör tahvillerine talep artıyor
Alp Keler, Türkiye de yatırım ortamının dönüşüm içersinde olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Reel faizin son birkaç yılda görece daha düşük bir platoda dalgalandığını görüyoruz, hatta reel faiz negatif seyretti. Yani paranın değerini korumak eskisi kadar kolay değil. Bu durum tasarruf sahiplerinin yatırım davranışlarının evrilmesine yol açıyor. Son dönemde bunu net olarak gözlemliyorum. Farklı varlık sınıflarına yatırım yapmak riskinizi kontrol altında tutarak potansiyel getirinizin artmasını sağlar. Nitekim özel sektör borçlanma araçlarına yatırım yapılmasını sağlayan özel sektör tahvil fonlarına talep artıyor. Bu enstrümanların yüksek getiri potansiyelinin yanı sıra, bireysel yatırımcının direkt olarak yatırımı yapmasının kolay olmaması bu fonları cazip kılıyor. TL’nin değer kaybı sürecinde olması, dövizdeki yukarı yönlü seyir içerisinde yabancı para cinsi varlıklar olan fonlara talebi artırıyor.”
Likidite avantajı sağlıyor
Tolga Macit Güsar, yatırım fonlarının yatırımcılar açısından avantajlarına değinerek, şunları söyledi: “Yatırım fonu aldığınızda fonun türüne göre birçok hisse senedi, bono veya farklı varlık türlerine aynı anda yatırım yapabilirsiniz. Fonlar profesyonel olarak yönetilir. Farklı yatırım fonu türleri olması, yatırımcılara seçenek sunar ve birikimlerin çeşitli portföyler ile değerlendirilmesine yardımcı olur, böylece risk de dağıtılır. Yatırım fonlarına düzenli olarak yatırım yapmak kolaydır. Banka hesapları aracılığıyla, her ay düzenli olarak belli bir miktar ile otomatik olarak yatırım yapılabilir. Ayrıca fonlar, sermaye piyasalarına rahatça ulaşamayan yatırımcılar için en iyi yoldur ve yatırım fonları sayesinde yatırımcılar küçük miktarlarla büyük müşterilerin aldığı hizmete ulaşabilir ve her seferinde piyasaları yakından takip etmek zorunda değildirler. Yine yatırım fonları ile likidite avantajı sağlanır. Yatırımcılar istediği zaman istediği fonu rahatlıkla geri satabilir.”
Tercih, kısa vade, yüksek getiri
Tevfik Eraslan, yatırımcıların, kısa vadeli, yüksek getirili ve yatırım döneminin başında getirisini bildiği mevduatı tercih ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Ekonomiye güvenin arttığı, mevduatın cazibesinin azaldığı dönemlerde yatırım fonlarına ilgi hızla artıyor. Yatırım fonları, ekonomide ileriye dönük güvenin oluştuğu ortamlarda çok daha hızlı büyüme fırsatı bulabiliyor. Finansal okuryazarlığın nispeten düşük olması ve yatırım fonları performansının karşılaştırma ve ölçülmesine imkân tanıyacak alt yapının bulunmaması yatırım fonlarına olan talebin nispeten düşük kalmasına neden olmuştur. Değişen sermaye piyasası kanunu ile yatırım fonlarının tüm yatırımcılara erişimini sağlayacak olan TEFAS’ın hayata geçirilmiş olması fon talebine olumlu yansıyacaktır.”
Hisse fonları yüzde 30 getiri sağladı
Yatırım fonlarında getiriler, büyük oranda temel varlık sınıflarının TL bazındaki performansına bağlı. Yurtiçi piyasaların genel olarak dalgalı ve negatif trend izlediği, tahvil ve hisse senetlerinin değer kaybettiği, döviz sepetinin TL karşısında yüzde 20’den fazla yükseldiği 2013’te; hisse senedi ve borçlanma araçları fonları zayıf bir performans gösterirken, içerisinde döviz cinsi kıymetler olan yabancı hisse senedi fonları, Eurobond fonları gibi enstrümanlar iyi getiriler sağladı.
2014 ise yurtiçi piyasaların iyi performans gösterdiği, faizin gerilediği, hisse senetlerinin hızla toparladığı bir süreç yaşandı. Buna bağlı olarak yurtiçi hisse senedi fonları yüzde 30’lara varan getiriler sağlarken, kamu ve özel sektör borçlanma araçları fonları da genel anlamda enflasyonun üzerinde tatmin edici getiriler sundu. 2014’te TL’deki değer kaybının sürmesi, içerisinde yabancı para cinsi kıymetler bulunduran yabancı hisse senedi, eurobond ve emtia fonlarının da getirilerini pozitif etkiledi. 2015’in ilk çeyreğinde ise dövizin sepet bazında yukarı yönlü seyri, yine yabancı menkul kıymet ağırlıklı ürünleri destekledi.