Güncelleme Tarihi:
Sabah Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile birlikte Erdoğan’a sorular soruyoruz.
Mehmet Barlas’ın bir sorusu üzerine Başbakan Erdoğan sözü yatırım haberlerinin medyada yeterince yer almadığına getirdi:
- Yatırımlar yapılıyor, açılışlar yapıyoruz, bunlar gazetelerde yer almıyor.
Araya girdim:
- Yatırım haberleri genellikle genişçe yayınlanıyor...
- Hiç öyle görünmüyor.
- Sayın Başbakan, sadece gazetelerin birinci sayfasına bakarak karar vermeyin, ekonomi sayfalarına da bakın.
Başbakan Erdoğan, bunun üzerine son günlerde yaptığı açılışlardan örnek verirken Osmaniye’yi de gündeme getirdi, ben yine üsteledim:
- Osmaniye sayfasını kendi ellerimle hazırladım. Tam sayfa gibiydi.
- Oraya kendin gelmiştin, o yüzden büyüttün herhalde...
- Hayır, gelemedim. İstanbul’daydım. Yatırım haberleri için ekonomi sayfalarına bakın, bize haksızlık etmeyin Sayın Başbakan. İsterseniz size bir dosya hazırlar sunarım.
2 saat süren programın bitiminde tekstil-hazır giyim sektöründen bir işadamı aradı:
- Haklısın, yatırımlarla ilgili en geniş haberler sizin sayfalarda yer alıyor. Başbakan bu konuda size haksızlık ediyor.
İşadamına programda söyleyemediğim bir noktayı aktardım:
- Bir yandan Başbakan, “Yatırım haberleri yeterince yer almıyor” diye bize yükleniyor, diğer taraftan bazı okuyucular bize, “iktidar yalakası” diye yükleniyor.
Bu durumda iş, Başbakan’ın danışmanlarına kalıyor... Başbakan için hazırlanan basın özeti dosyalarında gazetelerin ekonomi sayfalarına ayrı bir bölüm ayırmaları gerekiyor...
Böyle yapılırsa Başbakan, gazetelerin ekonomi sayfalarını ayrıca görme fırsatı bulur, bize haksızlık etmekten belki vazgeçer...
ZAMAN Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, meslek liseleriyle ilgili düzenlemenin yargıdan dönüşünü gündeme getirip, imam hatiplilerin sorununu açtı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da içini döktü:
- Ben bu konunun hüznünü yaşıyorum. Bu konuda yargı bir tasarrufta bulunamaz. Bu çirkin bir yaklaşım tarzı. İmam hatipli hangi üniversiteye gidecekse, sınava girip gidiyor, elini kolunu sallayarak gitmiyor.
Erdoğan, Mehmet Barlas’ın, “Siz de imam hatip mezunusunuz” hatırlatması üzerine, şunları anlattı:
- Ben imam hatibin yanı sıra düz liseyi de bitirdim. Bizim dönemde üniversiteye başka türlü giremiyorduk.
Barlas sürdürdü:
- Kadınların imam olması söz konusu değil. Buna rağmen, aileler kızlarını neden imam hatip lisesine gönderirler?
- Bu bir tercih meselesi. Kaldı ki, imam hatip liselerinde normal liselerdeki bütün dersler vardır. Üstüne Kur’an, fıkıh gibi dersler okutulur.
Barlas’ın sorusuna, bir anıyı ekledim:
- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bir sohbetimizde, “Bizim restoran Beyoğlu’nda. Oralarda dolaşıp haylaz olmayayım diye babam beni imam hatibe gönderdi” demişti. İmam hatibe yönlenişin böyle bir nedeni de var mı?
- Onu bilemem. Her ailenin düşüncesi farklıdır...
‘Bürokratik oligarşi’ tanımına yargı da girdi
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, iktidara ilk geldikleri günlerden itibaren, “Bürokratik oligarşi var, Türkiye’yi aslında bürokratlar yönetiyor, önümüze engeller çıkarıyorlar” diye eleştirilerini ortaya koymayı sürdürdü.
Erdoğan, aynı sözü, Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı’nda da yineledi:
- Bürokratik oligarşi kolay kırılmıyor, önümüze engeller çıkarıyorlar.
Erdoğan’ın bu konuyu yeniden gündeme getirmesi, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın yargı kararlarına dönük sorusu üzerine olunca, duruma açıklık getirmek istedim:
- Büroratik olgarşi tanımına yargıyı da mı dahil ediyorsunuz.
Erdoğan, yargıyı da bu kapsamda saydığını onaylayıp, ekledi:
- Bürokratik oligarşi, Türkiye’nin sıçramasını zayıflatıyor.
ZAMAN Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Avrupa Birliği (AB) müzakerelerini gündeme getirdi:
- AB’ye dönük adımlarda
yavaşlama olduğu gibi eleştiriler ortaya koyanlar var.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu yorumları “haksız” bulduğunu belirtip ekledi:
- Ben daha yeni 27 AB üyesi ülkenin büyükelçileriyle yemekte buluştum. Ayrıca Başmüzakereci olan bakanımız Avrupa’yı fellik fellik dolaşıyor.
Bunun üzerine yurtiçinde AB’ye girişi destekleyenlerin oranında gerileme olduğunu anımsattım:
- AB’den olumlu işaretler geldikçe, içerdeki destek de yükselir...
Tekel işçilerinin çadırına gitmeyi doğru bulmuyorum
ALİ Kırca’nın Show TV’deki Siyaset Meydanı’nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la en uzun konuştuğumuz konu Ankara’da iki aydır direnişlerini sürdüren
8 bini aşkın Tekel işçilerinin sorunları oldu.
Erdoğan, öncelikle Tekel olayına özel sektör bakışı getirdi:
- Buradaki olay özelleştirme değil, işlerin bitmesi, kapanması olayıdır. Biz kapatılan tütün depolarındaki görevli işçi kardeşlerimize şimdiye kadarki haklarını veriyoruz. Ayrıca, “iyileştirilmiş 4-C”ye geçmelerini öneriyoruz.
4-C’ye geçenlerin sayısı 900’ü buldu. Ay sonuna kadar süreleri var.
- Ay sonunda eylem bitmemiş olursa ne yapacaksınız?
- Hukuk ne gerektiriyorsa onu yaparız. Biz şu ana kadar toleranslı davrandık. Ancak, yasadışı bir eylem söz konusu. Oradaki işçi kardeşlerimize sendikacılar ne anlatıyorlar bilmiyorum. Ama ay sonunda güvenlik güçlerimiz de devreye girer, o çadırları oradan kaldırtınız. Görüntü Ankara’ya yakışmıyor.
Erdoğan, biraz duraksayıp, “ifşa ediyorum” diyerek, bir sendikacının sözlerini aktardı:
- Bana gelip, “Özlük haklarmızı verin, isterseniz İzmir’dekini alıp Hakkâri’ye gönderin. Zaten istifa ederler, sorun çözülür” dedi. Bunu yapmak bize yakışmaz. İşçi kardeşlerimizi bulundukları yerlerde değerlendirmeye çalışırız. En kötü ihtimalle yakın illere yönlendiririz.
- Madem işçilere konuların doğru anlatılmadığını düşünüyorsunuz, neden çadıra gidip kendiniz anlatmıyorsunuz?
- Ben o çadırlara gitmeyi doğru bulmuyorum.
- Tekel’de geriye dönüp bakınca, “Keşke istihdam garantili özelleştirme formülü uygulasaydık” gibisinden bir pişmanlığınız söz konusu mu?
- Bazı özelleştirmelerde üç yıl istihdam garantisini şartnameye koyuyoruz. Tekel’de durum farklı. Artık tütün depoları olmayacak. Onların kapanması gerekiyor.