Güncelleme Tarihi:
AVİVASA, “Her Yaşta Dolu Dolu Yaşa” adını verdiği Kurumsal Sosyal Sorumluluk projesinin ilk adımı olan “Türkiye’de Yaşlılık Tahayyülleri ve Pratikleri” araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırma, Yaşama Dair Vakıf ve Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Arun danışmanlığında yapıldı. Buna göre, Türkiye hızla yaşlanıyor, ancak yaşlanmaya henüz hazır değiliz.
AvivaSA CEO’su Fırat Kuruca, Türkiye nüfusundaki değişimleri yakından takip ettiklerini belirterek, genç nüfusun azaldığını, yani Türkiye’nin yaşlandığını söyledi. Araştırmalara göre 2057’de Türkiye’de yetişkin nüfusun yüzde 40’ının yaşlı nüfus olacağını ifaden eden Kuruca, “Önümüzdeki yıllarda emekli sayısı artıyor. Türkiye’deki düşük istihdam devletten gelir elde edilememesine, nüfusun bir kısmının gelir eksikliği ise yeterli tasarruf edilememesine neden oluyor. 2016’da, Aviva ile, gerçekleştirdiğimiz Emeklilik Dönemi Tasarruf Açığı araştırmasında, Türkiye’nin yıllık emeklilik tasarrufu açığının 125.2 milyar Euro olduğunu görmüştük. GSYİH oranlamasında yüzde 19 ile açığı en yüksek ülke çıkmıştık.”
65 YAŞ KRİTİK!
Fırat Kuruca, araştırmanın en yüksek sesle söylediği gerçeğin, ‘Türkiye yaşlanmaya hazır hissetmiyor’ cümlesiyle özetlenebileceğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Tüm yaş gruplarında genel olarak yaşlanma ile ilgili kaygıların yüksek olduğu ve yaşlanmaya hazır olunmadığı görüldü. Yaşlanma konusunda bilgili olduğuna ve ‘yaşlanmanın güzel bir şey olduğuna’ en çok katılan grup, 65 yaş ve üstü. Yaşlılığa en uzak grubun ise, yaşlanma konusunda bilgisi en az grup olan 35-49 yaş aralığı olduğunu; yani yaşlılığa dair bir hazırlığı olmadığını bulguladık. Tüm yaş gruplarının yaşlanmanın güzel bir şey olduğuna çok katılmadığını gözlemledik. Diğer yandan, ‘kendimi bu toplumda yaşımdan dolayı değersiz hissediyorum’ ifadesine en çok katılan grup da 65 yaş ve üzeri çıktı.”
TOPLUM ROL ÇİZİYOR
Türkiye’de Yaşlılık Tahayyülleri ve Pratikleri araştırması 12 ilde, yarısı 65 yaş altı, yarısı 65 yaş üstü toplam 2 bin 400 kişiyle yüz yüze anket ve 60 kişiyle derinlemesine görüşme yöntemiyle gerçekleştirildi. Araştırma sonucuna göre, yaşlanma ve yaşlı kavramlarıyla ilgili algı oldukça negatif. 52 yaş üzeri biri için artık genç denemiyor, 64 yaş üzeri biri için artık yaşlanmış deniyor. Yaşlılara toplum tarafından çizilen rollere bakıldığında sonuçlar şöyle: Özellikle geceleri eğlence hayatına katılmak, tam zamanlı bir işte çalışmak, siyasete atılmak, yalnız seyahatlere katılmak hem yaşlı kadınlar için hem de erkekler için uygun görülmüyor.
ARAŞTIRMADAN ÇARPICI SONUÇLAR
Erkekler yalnız kalmaktan, kadınlara nazaran daha çok korkuyor.
Emeklilikte geçim derdi endişe yaratıyor.
Emeklilerin yüzde 71’i çalışmayı tamamen bırakmış.
Harcamalar artarken birikimler azalıyor.
65 yaş üstü giyime harcama yapmıyor.
Seyahat etme sıklığı yaş ilerledikçe düşüyor.
Toplumda emekli olma arzusu kuvvetli.
65 yaş üstünde haneler yalnızlaşıyor.
Ebeveynler her yaşta çocuklarına maddi destek sağlıyor.
Yaşlandıkça evde geçirilen vakit artıyor.
65 yaş üstü kadınlar eve kapanıyor.
65 yaş üstü günlük işlerini yapmakta zorluk çekiyor.
Sosyal medya kullanımı yaş ilerledikçe düşüyor.
Yaş ilerledikçe televizyon izleme artıyor.
65 yaş ve üzerinin yüzde 62’si, 50-64 yaş arasının yüzde 60’ı fazla kilolu.