Güncelleme Tarihi:
Deniz seviyesinden 1650 metre yükseklikteki dünyada sadece Van Gölü'nde yaşayan ve son yıllardaki tedbirlerle popülasyonu artan inci kefali, bölgede çok sayıda balıkçının da geçim kaynağı durumunda. Sezonda son ağlarını çektiklerini belirten Vanlı balıkçılar, av yasağının 15 Nisan'da başlayacağını, bu nedenle de daha yoğun çalıştıklarını söyledi. Üreme döneminde Van Gölü'nün tuzlu ve sodalı sularından çıkarak tatlı sulara ve dere yataklarına uçarcasına göç eden inci kefalleri, 90 günlük üreme döneminin ardından yeniden göle dönüyor. Yaşanan bu dönüşün ardından da, Van Gölü kıyısında yaşayan ve her biri 5- 10 kişiyi istihdam eden 130 tekne sahibi 9 ay boyunca göle açılarak, inci kefali avlıyor. Uzmanların hesaplamalarına göre gölde 50 bin ton inci kefali olduğu belirtilirken, bilim insanları son yıllarda tatlı su kenarları ve dere yataklarında alınan tedbirler sayesinde bu rakamlara ulaşıldığını ve popülasyonun korunması gerektiği vurguladılar. Geçimini Van Gölü'nden sağlayan balıkçılar da alınan tedbirlerden memnun olduklarını söyledi. Van Gölü'ne kıyısı bulunan İpekyolu, Edremit, Tuşba, Gevaş, Muradiye ve Erciş ilçeleriyle Bitlis'in Ahlat, Adilcevaz ve Tatvan ilçelerinde 14 bin insanın geçim kaynağı haline gelen inci kefali için av yasağı dönemi yaklaştı.
YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Akkuş, “Van Gölü’ndeki yaşayan tek endemik ve ekonomik öneme sahibi olan balık türü inci kefali, bölgede tam 14 bin insanın geçim kaynağını oluşturuyor. Artık balıkçılar son ağlarını atarak son balıklarını çekiyorlar. Nisan 15- Temmuz 15 tarihleri arasında 90 günlük balıkçıların av orucu başlıyor.
Bu dönemlerde balık sürüler halinde derelere göç ediyor ve kaçak balıkçıların hedefi haline geliyor. Eğer bu dönemde kaçak avcılığı indirgeyebilirsek işte burada görmüş olduğumuz bu işi yasal yapan insanların bu balıktan çok daha uzun yıllar ekmek yemesini sağlayacağız. Koruma çalışmaları itibarıyla geçen yıl başarılı bir dönem geçirdiğimizi söyleyebilirim. Bu yıl da yine aynı çalışmaların tekrar etmesini ve geçen yıl avlanan kaçak balık miktarının bir nebze de olsun aşağı çekmesini ümit ediyoruz” dedi.
“600 bin yıl boyunca burada yaşayan uygarlıkların hepsi inci kefalinin kutsal yolculuğuna şahitlik ettiler”
Van Gölü’nün 600 bin yaşında olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Akkuş, “İnci kefali 600 bin yıldır bu gölde yaşıyor. 600 bin yıl boyunca burada yaşayan uygarlıkların hepsi inci kefalinin kutsal yolculuğuna şahitlik ettiler. Fakat hiç birisi inci kefalini yok etmedi. İşte sahip çıkmazsak balığı yok edeceğiz. İnci kefalinin sahibi hepimiziz. Çünkü inci kefali buradaki geçmiş uygarlıkların adeta bize bir emaneti gibi. Eğer bu emanete sahip çıkmazsak, bu emanete ihanet etmiş olacağız. Balığı korumada 4-5 aşama var. Birincisi balığı gölden avlatmayacağız.
İkincisi taşıtmayacağız. Üçüncü merkezde sattırmayacağız ve dördüncüsü ise satılırsa satın almayacağız. Burada şunu söylemek istiyorum inci kefali hepimizin ortak bir değeridir. Bu noktada inci kefali koruma sorumluluğu Van Gölü etrafında yaşayan her bir bireyin omuzlarında bulunan bir yük gibi. Aslında koruma çalışmaları sadece resmi kurumların değil Van Gölü etrafında yaşayan her bir bireye aittir. Buradan şunu söylemek istiyorum balığın satıldığını eğer merkezlerde görürseniz lütfen gerekli kurumlara, ilgili yerlere haber veriniz ve balığı sattırmayız. Çünkü balığı sattırmazsak kaçak avcı mecbur balık avlamayacak” dedi.
“1995’li yıllarda 16-17 tane balık bir kilo gelirken bugün ise 8-9 balık 1 kilo geliyor”
İnci kefalinin korumaları çabası sayesinde artık balıkların boyunun büyüdüğünü söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Akkuş, “Çünkü 2000’li ve yahut biraz daha geri gidersek 1995’li yıllarda 16-17 tane balık bir kilo gelirken bugün 8-9 balık 1 kilo geldiğini ve ekonomik değerinin arttığını görüyoruz. Geçmiş yıllarda balıkçılar 16 milim göz açıklığına sahip ağ kullanırken, bugün 24-26 milim arası göz açıklığında ağlar kullanıyorlar.
İşte bunlar koruma çalışmalarının bize en bariz göstergesidir. Koruma çalışmalarının yapmış olduğu katkının en bariz göstergesidir. Çünkü balık dereye üremek için girdiğinde artık göle geri gelebiliyor ve balığın boyu büyüyor. Büyük balık demek daha fazla ekonomik kazanç demek, daha az iş gücü ile daha çok ürün elde etmek demek. Eğer bir koruma çalışmalarında bir aksaklık olursa biz balığın boyunun tekrardan küçüldüğünü şahitlik edeceğiz. Umuyorum ki koruma çalışmaları aksamadan bu şekilde devam eder ve inci kefalinden ekmek yiyen 14 bin insan bu geçim kaynağını sürdürmeye devam eder” şeklinde konuştu.