Güncelleme Tarihi:
DÜNYA Bankası Kamu-Özel Ortaklıkları Uzman Grubu Başkanı Jose Luis Guasch, daha çok yatırım çekebilmek için ‘sihirli bir reçete’ değil, ‘fırsatlar ve güven’ unsurunun önemli olduğunu vurguladı. Türkiye’nin de daha fazla yatırımcı çekebilmesi için “Fırsatları etkin biçimde yatırımcılara anlatması ve hukuk devletinin işler olduğunu, şeffaf ve etkin olduğunu göstermesi” gerektiğini dile getiren Guasch, bunlar yapıldığı takdirde başarılı olunacağını vurguladı.
Geçtiğimiz hafta Ankara’da düzenlenen Yerel Yönetimlerin Mali Yönetimi Forumu’na konuk olarak katılan Guasch, sorularımızı şöyle yanıtladı:
Para pompalamak yeterli değil
* Kriz ortamında Türkiye işsizlikle mücadele için neler yapmalı?
- Birçok ülke krizden oldukça kötü etkilendi ve neredeyse her yerde işsizlik oranları artıyor. Ülkeler mali teşvik paketlerini birbiri ardına açıkladılar ancak henüz bir çıkış göremedik. Bu paketlerin yapısı işsizlik sorununun çözümünde belirleyici oluyor. Bu noktada çok dikkatli olmak gerekiyor çünkü bu teşviklere özel sektörün tepkisi hep çok geç gelir ve istihdam artışları en son düzelen gösterge olur. Özellikle kriz dönemlerinde özel sektör yeni istihdam yaratma konusunda her zamankinden daha fazla ikircikli olur. İşte tam da bu yüzden, krizin istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini telafi etmek için mali teşvik paketlerine olan ihtiyaç artıyor. Ancak burada mali teşvik derken, önemli olanın sisteme para pompalamak olmadığını vurgulamak lazım. Bu paranın nerde nasıl kullandığı çok daha kritik bir faktör.
Türkiye çok şanslı bir ülke
* Türkiye nasıl daha fazla özel yatırım çekebilir?
- Özel yatırım çekmek için gerekli olan sihirli bir reçete değil. Tek ihtiyaç olan iki unsuru birlikte sağlayan bir çerçeveye, bir sisteme sahip olmak: Fırsatlar ve güven. Yasal çerçevenin şeffaf ve güvenilir olması çok önemli. Özel yatırımcılar yeni bir sektöre ve ülkeye girme kararını verirken ilk olarak “oyunun kurallarına ve sözleşmelerin bağlayıcılığına ne kadar riayet edildiğine” bakarlar. Eğer bu yoksa risk çok yükselir. Bunun için açıklığa ve şeffaflığa ihtiyaç var. Ve elbette daha sonra da fırsatlara ihtiyaç var. Türkiye bu açıdan çok şanslı bir ülke. Kalkınmakta olan bir ülke olmasının sunduğu çok önemli fırsatlar var. Ve geleceğe yönelik gelişme perspektifi de oldukça kuvvetli. Herşeyden önemlisi demografik açıdan çok kritik fırsatlara sahip. Türkiye’de çok genç bir nüfus var ve büyüme potansiyeli, gelirini arttırma şansı oldukça yüksek. Ayrıca, Türkiye hızla Avrupa Birliği’ne ekonomik açıdan entegre oluyor. İhracat ve yatırım fırsatları bu sayede katlanarak artıyor. Türkiye’nin önündeki temel mesele tüm bu fırsatları etkin biçimde yatırımcılara anlatabilmek ve hukuk devletinin işler olduğunu, şeffaf ve etkin olduğunu göstermek. Eğer tüm bunlar yerli yerinde olursa, başarılı olmamanınız için hiç bir neden göremiyorum.
Devalüasyondan endişelenmeyin
* Türk lirasının yeniden değerlenmesi, Türk ihracatçılarının rekabet gücünü azaltır mı?
- Dolara göreceli olarak düşündüğünüzde durum böyle olabilir ama ihracatı nereye yaptığınıza bakmak lazım. Eğer TL, Euro karşısında değer kazanırsa, ne kadar değer kazandığına bakmanız gerekir. Euro da oldukça değerlendi, o yüzden çoğunlukla Euro pazarını Lira pazarıyla kıyaslamanız gerekli. Yanılıyor olabilirim ama buradaki fark çok da büyük değil. Bir bakıma önemli ölçüde etkilenmeyeceksiniz. Öte yandan, birçok ülkeye kıyasla rekabet gücünüz çok daha iyi durumda. Özellikle konum ve lojistik açısından son derece cazip avantajlarınız var. Ben devalüasyon hakkında çok endişelenmezdim. ABD dominant pazarınız olsaydı belki, ama eğer bu Avrupa’ysa bence endişeler çok minimumda kalmalı.