Güncelleme Tarihi:
Pandır, Türkiye Kalite Derneği (KalDer) İzmir Şubesi tarafından düzenlenen 10. Mükemmeliliği Arayış Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, TOFAŞ'ta uygulanan kalite uygulamalarının yanı sıra ekonomik kriz ve otomotiv sektörünün durumu hakkında da bilgi verdi.
Dünyada krizin çıkış noktası olan ABD'deki otomotiv sektöründe, yaşanan finansal krizden çok önce krizin başlamış olduğunu belirten Pandır, ABD'deki otomotiv üreticilerinin zaten yıllardır ülkeye gelen Japon ve Avrupalı üreticiler karşısında kan kaybettiğine dikkati çekti. Pandır, suni olarak şişirilmiş ve yıllık 18 milyona ulaşan bir pazar büyüklüğünün ABD'deki otomotiv sektörünün bugün içinde bulunduğu durumu çok önceden başlattığını anlattı.
“TÜRKİYE'DE OTOMOTİVDE DARALMA KRİZDEN ÖNCE BAŞLAMIŞTI”
Türkiye'de de benzer şekilde otomotivde krizden çok önce talepte sürekli bir düşüş yaşandığını belirten Pandır, şunları kaydetti:
“Türkiye'deyse 2002 yılından sonra ekonomik istikrarın sağlanmasıyla, otomotiv talebi arttı ve 2005 yılında 740 bin araç olarak bir pik yaptı. 2005'teki bu 740 binden sonra 2006'da 625 bin, 2007'de 590 bin ve geçen yıl, zar zor 500 bin. Bu sene de zar zor 400 bin veya 420 bin olacak. Yani zaten krize girmeden önce de Türkiye'de otomobil talebinde bir düşme vardı.”
Pandır, 2005 yılından sonra başlayan bu talep düşüşüne rağmen Türkiye'deki otomotiv sektörünün, ihracata yönelerek sürekli olarak kapasite artırdığını ve 1,5 milyonun üzerinde bir üretim kapasitesi oluştuğunu söyledi.
Şirketlerin bu yönde izlediği politikalarla Türkiye'deki otomotiv sanayinin ihracat oranının yüzde 80'lere çıktığını, hatta bazı oyuncuların yüzde 90'ın da üzerinde ihracat yaptıklarına dikkati çeken Pandır, “Onun için Türkiye'deki otomotiv sanayinin bu krizden etkilenmesi, bu açıdan daha değişik oldu. Yani bu kriz, hem küresel kriz olduğu için dış ihracatımızı etkiledi hem de daha önceden iç piyasanın daralması nedeniyle çok fazla ihracat bağımlısı olduk.”
ÖTV İNDİRİMİNİN ETKİLERİ
Krizden bu şekilde çok ciddi etkilenen otomotiv sektöründe, mart ayında sağlanan ÖTV indirimi teşviğiyle canlılık yaşandığını belirten Pandır, ancak bunun üretimde kriz öncesine döndürebilecek bir etkiye sahip olmadığını ifade etti.
Pandır, TOFAŞ'ın bugün için ÖTV teşviğinden satış adedi olarak en fazla yararlanan şirketlerden biri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Bu teşvik bize, taş çatlasa 3 ayda fazladan 20 bin adet satış sağlayacak. Bu 400 bin kapasitenin sadece yüzde 5'i. Yani, yüzde 50-55 kapasiteye düşmüşüz ve bununla oradaki düşüşü kompanse edecek şekilde iç piyasadan bir fayda gelmesi mümkün değil. Evet iç piyasada ÖTV indirimi nedeniyle belli bir canlılık var, bu bir şekilde ya bitecek ya uzatılacak, ama bu kapasite kullanımı açısından şu an sektörün bu düşük seviyesini durduracak bir şey değil. Ama diğer taraftan tabii ki kısa dönemli bu tür teşvikler, sektöre özellikle üretiminin sürekliliği istihdamın sürekliliği açısından bir miktar yararlı oluyor.”
Bu tür teşviklerin kesildiğinde piyasada keskin bir düşüşe yol açtığı uyarısında da bulunan Pandır, “Bununla birlikte Türkiye'de olduğu gibi 3 aylık programların bir anda kesilmesi, talepte çok büyük bir düşüşe sebep olur. Bunları aslında, kademeli olarak teşvikleri düşürüp veya bir miktar devam ettirip, gelecekten bir miktar talep alsa bile, en azından bu kriz dönemini çok daha rahat geçirmek bence en doğrusu” diye konuştu.
YENİ YATIRIM ÇEKMEK İÇİN KRİZ FIRSATI
Pandır, krizin tüm bu etkilerinin yanında Türkiye için fırsatları da barındırdığını söyledi.
Türkiye'nin krizi göreceli olarak özellikle Avrupa'ya göre daha çabuk atlatacağının görüldüğünü belirten Pandır, bölgesinde otomotiv sektörü yatırımları açısından en büyük rakibi konumuna gelen Rusya'nın, iç piyasa koşullarının değişimiyle birlikte, Türkiye'nin kendi pazarını geliştirmesi durumunda yeni yatırımlar için en cazip ülke haline geleceğini kaydetti. Pandır, şöyle konuştu:
“Türkiye'nin, otomotiv konusunda tekrar yabancı yatırım çekme fırsatı var. Bu belki bir kerelik bir fırsat. Çünkü, otomotiv yatırımları milyarlık yatırımlar. Öyle sık sık olmuyor. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi lazım. Çünkü ABD, 18 milyonluk pazarları belki bir daha hiç görmeyebilir. Bu, suni bir balondu ve bu balon 11 milyona düştü, şimdi düzelse düzelse 12-13 milyona belki ulaşır. Avrupa pazarında da düşüşün miktarı daha az, ama Türkiye'nin pazar potansiyeli çok yüksek ve krizden kolay çıkmasıyla yeniden dış yatırımcı çekebilecek bir ülke. Burada tek sorun, iç piyasanın geliştirilmesi. Bu da doğru vergi politikalarıyla, sadece 3 aylık bir ÖTV indirimiyle değil, bunu kalıcı bir sistematik indirim haline getirip iç piyasanın geliştirilmesiyle mümkün olacaktır.”