Güncelleme Tarihi:
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu Başkanı Piraye Antika, 2009 yılı doğrudan yabancı yatırım beklentisinde 10 milyar dolarlık hedefi revize ettiklerini söyleyerek, “İlk çeyrekte gelen yatırım 2.2 milyar dolar odu. Şirket birleşmelerinde de yaklaşık yüzde 50 düşüş var. O nedenle bu yıl yabancı sermayenin 10 milyar doların altında kalacağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.
YASED'in Şubat ayında göreve gelen yeni yönetimi, ekonomi gündemi ve YASED'in faaliyetlerine ilişkin İstanbul’da bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan YASED Yönetim Kurulu Başkanı Piraye Antika, dernek olarak önceliklerini kapsayan temel hedeflerinin "Türkiye'deki yatırım ortamının iyileştirilmesi" olduğunu, bu hedef doğrultusunda önceliklerini 6 ana başlık altında topladıklarını bildirerek, bunları, kayıt dışı ekonomi, hukuk güvenliği, vergi ve teşvikler, istihdam ve eğitim, fikri ve sınai mülkiyet hakları, Ar-Ge yatırımları" şeklinde sıraladı.
BELİRSİZLİKLER ORTADAN KALKMALI
Türkiye’de yatırım ortamının iyileştirilmesi için belirsizliklerin giderilmesi gerektiğine dikkat çeken Antika, global kriz döneminde uluslar arası sermayenin kıtlaştığını, sermayenin kıtlaştığı bu ortamda Türkiye’nin doğrudan yatırımı çekmek için daha fazla çalışması gerektiğini söyledi. Antika, “Çünkü her zamankinden daha fazla rekabet halindeyiz. Hep beraber bu yatırım ortamının nasıl artırabiliriz diye çalışma yapmamız lazım” dedi. Türkiye’nin yatırım ortamının düzeltilmesi için önceliğinin, belirsizliklerin kaldırılması olduğuna dikkat çeken Antika, “Yatırım ortamının iyileştirilmesi için belirsizliklerin ortadan kaldırılması gerekiyor” dedi.
Bu alanlarda yapılacak çok şey olduğunu söyleyen YASED Yönetim Kurulu Üyesi Tamer Haşimoğlu ise “Kayıt dışı ekonomi, şeffaflığın artırılması çok önemli. Vergisini zamanında ödeyen şirketlere karşı haksız rekabetin önlenmesi lazım. Uluslararası alanda rekabet için enerji, işgücü, finansman gibi bir konularda gereksiz vergi yükünün azaltılması lazım. Eğitim, tarım sektöründe verimliliğin artırılması lazım. Türkiye’nin uzun vadede rekabet gücünü artıracak düzenlemelere ihtiyaç var. Kriz ortamında kısa vadeye yönelmek doğaldır ancak uzun vadeyi de gözden kaçırmamak gerekiyor” açıklamasında bulundu.
TEŞVİK YASASINI POZİTİF ALGILADIK
Yatırım ortamı açısından son çıkan teşvik yasasını olumlu bulduklarını dile getiren Antika, “Biz çok pozitif algıladık. Çok doğru adımlar atılmış. İyi oturtulmuş bir matrix yapısı var. Bölgeler, büyüklük ve sektörler matrix yapısıyla planlanmış. Ama 2010’a kadar. Bizim daha ilerisi için bir sanayi envanterine, maser plan yapılarak, Türkiye’nin yeni bir üretim modeline geçmesi gerekiyor. Çin’in, Hindistan’ın yaptığı gibi. Sürdürülebilir büyüme modeline geçmek için, yatırım ortamı için çok önemli. Ona göre Türkiye ile bizlerde uzun vadeli planlarımızı yapacağız. Yatırım ortamının iyileştirilmesi derken, yeni gelecek doğrudan yatırım ve mevcut doğrudan yatırımlar gözetilmeli ki yerel sermayeyi de yurt içinde tutarak, yurt dışına kaçırmamalıyız” şeklinde konuştu.
EN REKABETÇİ 50 ÜLKE ARASINDA TÜRKİYE YOK
YASED Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Nas ise Amerikan Ticaret Bakanlığı’na göre, Türkiye en fazla dikkat çeken 10 ülkeden biri olduğunu, ancak en rekabetçi 50 ülke arasında olmadığı bilgisini verdi. Nas, “En rekabetçi 25 ülke arasına girmeden bu işlerde çok köklü mesafe almamız zor. IMF anlaşması da bize kısa vadede kolaylık sağlar ama tek başına onlar sorunumuzu çözmez” dedi. Yatırım ortamının iyileştirilmesinde sorunun neden çözümlenemediği yönündeki bir gazetecinin sorusu üzerine Nas, “Bunun maliyet var ondan. Zaman zaman yönetimler o maliyeti göze almak istemeyebiliyor. Ancak o maliyeti göze almak Türkiye’nin yararına” dedi. Bir gazetecinin, “Türkiye nüfus avantajını iyi değerlendiremiyor mu?" sorusuna karşılık Nas, “Nüfus avantajdır ama vasıflı olduğu sürece” yanıtını verdi.
DEVLET YÜKSEK ORANDA BORÇLANIYOR, KAYNAK KITLIĞINA ÇÖZÜM IMF OLABİLİR
Türkiye’nin şu anda kontrollü bir küçülme içinde olduğuna değinen Piraye Antika, “Dolayısı ile kredi talebi sanayinde, hizmet sektörde son derece düştü. Devlet iç borçlanması o kredi talebinin yerini doldurdu” dedi. Özel sektörün büyümeyi, yeni krediler talep ettiğinde ise kaynakların yetersiz kalacağına dikkat çeken Antika, “Biz o zaman darboğazla karşı karşıya geleceğiz. Mevduat kısıtlı, devlet de yüksek oranda borçlanıyor. Özel sektörde o artan oranda borçlanmak istediği zaman kaynak kalmayacak. Eskiden dış kaynakla, sendikasyonla, bankacılık sektörü borç alarak bunu karşılıyordu. Bunun da oranı azaldı” dedi. Türkiye’nin kaynağında bir artış olmadığı taktirde, bir kaynak kıtlığı olabileceğine dikkat çeken Antika, bu soruna çözüm olarak en iyi kaynağın IMF paketi gibi gözüktüğünü söyledi. Antika, “Bir şekilde Türkiye iç kaynak bulmak zorunda. Hali hazırda buna en uygun olan kaynak IMF paketi gibi gözüküyor. Bu hem dış dünyaya da iyi bir mesaj verecektir. Benim kamu maliyem yolunda gibi. IMF pakete ileride karşılaşılabilecek darboğaza karşı bir çözüm gibi gözüküyor” öngörüsünde bulundu.
KAYNAKLARI ORANTILI TÜKETECEK MODELE GEÇİYORUZ
Dünya ekonomisinin bir model değiştirdiğini söyleyen Antika, “Yüksek kaldıraça dayalı modeller iflas etti. Bundan sonra iç tasarrufa dayalı modeller gerekiyor. Bu şirketler için de, bireyle için de böyle. Kaynaklarınızla orantılı tüketebileceğiniz bir modele geçiş var. O nedenle buna kriz dememek lazım. Çünkü tasarruf ettiğimizden daha fazla tüketmişiz. Bunu artık yapamayacak bir döneme giriyoruz” diye konuştu.
YABANCI FONLAR TARIM VE HAMMADDEYE TAKILIYOR
YASED Yönetim Kurulu Üyesi Tamer Haşimoğlu Türkiye’ye fon getirme konusunda iki engelle karşılaştıklarını söyledi. Bunların hammadde tedarikinde rekabet avantajının olmayışı ve tarımsal verimlilik olduğunu söyleyen Haşimoğlu, “Türkiye’nin kendisine rakip ülkelerle karlılık endeksi takibine ihtiyacı var. Baktığımız zaman Türkiye’de hızlı tüketim şirketlerinin karlılık oranlarını Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya, Polonya gibi büyümeye yönelik fırsat gösteren ülkelerle karşılaştırmamız lazım. Tarımsal verimlilikte, yeterince rekabetçi hale gelemiyoruz. Her türlü hammadde tedariğinde rekabet içinde olan ülkelerin çok üzerindeyiz. Bu konuda verimliliği yakalayamıyoruz. Maliyette hep dezavantaj var. Bir şekilde o rekabetçi ortamı oluşturamıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Toplantıda bir gazetecinin, “YASED, 2009’da 10 milyar dolarlık yabancı sermaye hedefini revize etti mi?" sorusuna Piraye Antika, “Türkiye’ye ilk çeyrekte gelen yatırım 2.2 milyar dolar oldu. Gayrimenkul yatırımları ile birlikte. Bu geçtiğimiz yıla göre yüzde 50 düşüş gösteriyor. O nedenle bu yılın 10 milyar doların altında kalacağını düşünüyoruz. Doğrudan gelen sermaye genelde enerji, imalat ve gayrimenkul alanında oluyor. Bu yıl 10 milyarın altında kalacak gibi gözüküyor. Mevcut projelerin nasıl gideceğine bakmak lazım. Şirket birleşmelerinde de yüzde 50 düşüş var. Onun da etkisi olacak. 10 milyar doları revize etmiş durumdayız” yanıtını verdi.