Güncelleme Tarihi:
Nobel ödüllü ünlü Prof. Robert Koch “Gün gelecek, insanlar, kolera, veba gibi hastalıklara karşı açtıkları savaşı, gürültüye de açacaklar” demişti.
İnsan sağlığı açısından yarattığı sakıncaları bilseniz Prof. Koch’la hem fikir olmakla kalmaz, anında savaş boyalarınızı yüzünüze sürerdiniz.
Gürültü nelere mi neden oluyor?
Uyku bozukluğundan tutun da beyinde basınç azalmasına kadar pek çok fiziki soruna yol açıyor.
Migreni tetikliyor.
Dikkat bozukluğuna neden oluyor.
Sadece fiziki de değil psikolojik etkileri de var.
Ve kişinin verimliliğini fazlasıyla etkiliyor.
Ayrıca musluk damlaması gibi periyodik seslere kadınların daha duyarlı olduğu bilinen bir gerçek.
Ses yalıtımıyla ilgili mevcut bir mevzuat var ama açıkçası konutlarda bu ya yeterli değil ya da bu iş layıkıyla yapılmıyor ve denetlenmiyor.
Yaklaşık 5 ay önce Hürriyet’e yakın olsun diye yeni, modern bir siteye taşındım. Mutfakta otururken bitişik dairenin bütün konuştuklarını duyabiliyorum.
Üst kattaki komşunun, çocuklar dahil bazı misafirlerinin gece 01.00’de evin içinde koşturmalarının nedenini ve kaç desibel gürültü yarattıklarını merak ediyorum. Tabii ki bunu ortadan kaldıracak bir ses yalıtımı yok!
İnsanların müstakil olmayan yaşam alanlarında daha fazla dikkat etmeleri ve daha nazik olmaları gerekiyor. Bu duyarlılığa sahip olmayanlara bu nasıl anlatılır ki?
Belki de site yönetimleri bu konuda ev sahiplerini uyarmalı, “Zıplamadan yürüyün” diye. Ama yatak odasında üst kattaki gıcırdayan kapının sesini duyuyor olmam gerçekten şaşırtıcı.
Bu kadarı yalıtımın iyi yapılmadığını düşündürüyor ki başka da bir açıklaması yok zaten.
Burada gürültüden rahatsız olmanın dışında başka bir önemli sorun da karşımıza çıkıyor: Mahremiyet!
Gıcırdayan kapının sesi alt kattan duyuluyorsa yaşadığımız alanlarda hiçbir mahremiyet kalmıyor.
O kadar para harcanıp yapılan güvenlikli, havuzlu, parklı, bahçeli, modern, şık siteler evet güzel ama ya evde ses yalıtımı yoksa?
O noktada her şey anlamını yitiriyor.
Bakmayın siz medeniyete ‘Tek dişi kalmış canavar’ yakıştırmalarına, Avrupa’da bloklarda yaşayanların çok büyük kısmı akşam 21.00’den sonra ‘gürültü yapmamak adına’ sifon bile çekmiyorlar.
Hatta Almanya’nın bazı eyaletlerinde tuvalette sifon kullanmayı düzenleyen yasalar bile var.
Kalp rahatsızlıklarını artırıyor
SÜREKLİ 55 desibel gürültüye maruz kalmanız durumunda uyku düzeniniz bozuluyor, saldırgan ve sinirli oluyorsunuz.
Uzun süre gürültüye maruz kalma durumunda beyin adrenalin salgılayarak, savaş konumuna geçiyor.
Savaş konumundaki beyin, hiper tansiyona ve buna bağlı kalp rahatsızlıklarına neden olabiliyor.
Amsterdam Schipol Havalimanı’nın uçak kalkış ve iniş güzergahında bir araştırma yapılmış.
O güzergahta yaşayanlarda uyku hapı kullanımı yüzde 20-50 arasında değişiyormuş.
Ve kalp rahatsızlığı yaşayanlar 10 yılda 2 katına çıkmış.
Benzer bir araştırma Münih Havalimanı çevresinde de yapılmış.
Ve çocukların uzun dönemli hatırlama ve kavrama yeteneklerini azalttığı görülmüş.
Ses yalıtımının ne kadar önemli olduğunu görüyor musunuz?
Başınız ağrıyabilir kulak zarınız delinebilir
GÜRÜLTÜNÜN derecesine göre sizi nelerin beklediğini öğrenmek ister misiniz? Buyrun o zaman!
30-65 desibel gürültü: Konforsuzluk, rahatsızlık, sıkılma, kızgınlık-öfke, konsantrasyon bozukluğu, uyku bozukluğu, stres.
65-90 desibel gürültü: Yukarıdakilere ek olarak kalp atışı değişiyor, solunumun hızlanıyor ve beyindeki basınç azalıyor.
90-120 desibel gürültü: Bir öncekilere ek olarak baş ağrısına neden oluyor.
120-140 desibel gürültü: Yine daha öncekilere ilave olarak şiddetli baş ağrısına yol açıyor.
140 desibel gürültü: Kulak zarı yırtılıyor.