Wolfowitz: Türkiye’nin tam üyeliği AB’ye çok şey katacak

İstanbul’a takım elbisesinin altına giydiği spor ayakkabıyla gelen Dünya Bankası Başkanı Paul Volfowitz, Edirne’de Selimiye Cami’ni gezerken ayakkabısını çıkarınca çorabının parmak ucunun delik olduğu görüldü.

Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz, İstanbul’daki temasları kapsamında Beyoğlu Kaymakamlığı Evsizler Evini ziyaret etti. Wolfowitz, Hilton Otelinde üniversiteli gençlerle yaptığı kahvaltının ardından Dünya Bankası’nın diğer yetkilileriyle birlikte Beyoğlu Kaymakamlığı Evsizler Evine gitti. Wolfowitz ve beraberindekiler, basına kapalı gerçekleşen ziyaretten sonra Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisine geçti. Evsizler Evi, 500 milyon dolarlık Dünya Bankası Sosyal Riskin Azaltılması Projesinden finanse edilen 100 bin YTL karşılığında 2005 yılında kısmen yenilenmişti.

Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz, Türkiye ile Dünya Bankası arasındaki yakın ilişkiden gurur duyduklarını ifade ederek, "İşbirliğimiz sadece dolarla ifade edilebilecek türden bir ilişki değil. Aynı zamanda sorunlara çözüm üretebilme ve uzmanlığımızı biraraya getirerek sorunları çözebilmeyi kapsıyor" dedi. Dünya Bankası’nın sadece kendi uzmanlığını Türkiye’ye getirmediğini, Türkiye’nin uzmanlığının da diğer ülkeler tarafından paylaşılmasını sağlamayı hedeflediklerini kaydeden Wolfowitz, dün İstanbul’da Devlet Bakanı Ali Babacan ile birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında, "Hem ben hem de meslektaşlarım şuna ikna olduk ki, Türkiye’nin AB üyeliği sadece Türkiye’ye pek çok şey katmayacak, aynı zamanda AB’ye de pek çok şey katacak" dedi.

HÜKÜMET KARAR VERİR: Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Wolfowitz, "Sosyal Güvenlik Reformu ve elektrik dağıtım özelleştirmeleri konularında yaşanan gecikmeler Dünya Bankası’nı endişelendiriyor mu?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Dünya Bankası olarak bizler işin en kolay kısmını yapıyoruz. Ekonomik analizler yapıyoruz. Fakat işin zor olan kısmı, Başbakan ve bakanlar tarafından alınması gereken kararlar. Bunlar siyasi kararlar olacaktır. Halkı ikna ederek yapılacak işler olacaktır. Dolayısıyla bazı kararlar aldığınızda, kısa vadede son derece zorlu ve sancılı olabilir ve faydaları ancak uzun vadede gözlemlenebilir. Bu sebepten dolayı takvime karar verecek olan kişiler başbakan ve bakanlar olacaktır. Yaptığımız görüşmelerde, Türk ekonomisinin gidişi ve yapılması gerekenlerin son derece belli olduğunu gördük. Dünya Bankası olarak Türkiye ile partner olarak çalışmaktan çok mutluyuz. Tabi onlar lider olarak işlerini yürütüyorlar. Bizse böyle bir ilişkide bulunmaktan gurur duyuyoruz."

G3 DİYE BAŞLAMIŞTI: Wolfowitz, G-8’in Hindistan ve Çin’i de içine alarak genişleyip genişleyemeceğine ilişkin bir soruya ise, "G-8 başladığında G-3, G-4 olarak başlamıştı. Gittikçe büyüyen bir örgüt ve gelişmeleri sürekli takip etmesi gerekiyor. Önde gelen gelişmekte olan ülkelerin de modernizasyon çerçevesinde bu kurumlarda yer alması ve kendini adapte etmesi gerekiyor. Son toplantılarda da önde gelişmekte olan ülkeler sürekli toplantılara davet ediliyorlardı" yanıtını verdi.

ERDOĞAN’LA GÖRÜŞTÜ: Öte yandan, Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz, iki günlük Türkiye ziyareti kapsamında dün Başbakan Erdoğan ile birdaraya geldi. Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen görüşme yaklaşık 1.5 saat sürdü. Toplantıda özellikle ekonomik programdaki gerçekleşmelerin ve 2007 yılında Dünya Bankası destekli projelere ilişkin konuların görüşüldüğü bildirildi.

IMF ve Dünya Bankası ’şimdilik’ birleşmez

IMF ve Dünya Bankası’nın birleştirleceği yönündeki yorumlara ilişkin de görüşleri sorulan Paul Wolfowitz, böyle bir yaklaşımla daha önce karşılaşmadığını kaydetti. İki kurumun da birbiriyle yakın ilişkide çalıştığını doğrulayan Wolfowitz, "Çok yakın bir geçmişte birbiriyle rekabet eden kurumlardı ama şu anda böyle bir durum yok. Beraber gayet yakın bir işbirliği içinde çalışıyoruz. Fakat bence iki kurum arasında ayırıcı beceri ve kabiliyetler var ki, bunları muhafaza etmekte fayda var. Kendi adıma cevap verecek olursam, Dünya Bankası’nı yönetmek başlıbaşına bir sorun. İki kurumun birleşmiş halinin nasıl yönetileceğini düşünmek bile istemem ama o zaman bu başkasının sorunu olur" diye konuştu.