Güncelleme Tarihi:
Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Vuslat Doğan Sabancı, Raffles İstanbul’da gün boyu süren etkinliğin açılışında şunları söyledi:
* Bugün Hürriyet’in düzenlediği konferansın ikincisi. Çok heyecanlı, çok keyifli. Çünkü geçen senelerde bu tür konferanslar yaparken aslında hep kendi başımızaydık. Bugün görüyorum ki birçok şirket Hürriyet’le birlikte, hatta Hürriyet’in önünde. Bu alanda gönül vermiş, emek vermekte. Kadının gücünün bence iki açıdan iki farklı anlamı ve önemi var. Birincisi kadının kendi gücünü sahiplenmesi, kendi benzersiz gücünü sadece sahiplenmesi değil, fark etmesi ve bunu harekete geçirmesi.. Bu çok önemli. Diğer önemli şey de; aslında bu konuda birçok etkinlik yapıyoruz. Kadının güçlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması yani, fırsat eşitliğinin verilmesi; eğitimde, sosyokültürel alanda, ekonomide ve siyasette kadının önünün açmak, bu engelleri kaldırmak. Bunların her ikisi de birlikte ilerlemeli, aynı şekilde birbirine destek olması lazım ve başka türlü çözüme ulaşmak mümkün değil.
KADINSI GÜCE İHTİYAÇ VAR
* Bugün dünyada erkeksi güç, güçle eş anlamlı hale geldi. Güç erkeğin gösterdiği, çatışabilen, bağırabilen, aksiyon alan, sesini duyurabilen güç olarak anlaşıldı. Oysa tarihte kadınsı güç insanlığın sorunlarına çözüm olmuş, bugün de buna ihtiyaç var. Birinci sorun haline gelen güvenlik sorununu çatışmayla, öfkeyle, sindirerek çözmemiz mümkün değil. Birbirimizi dinleyen, karşılıklı konuşabilen, bilinmeyenle dans eden, farklılıkları kocaman kucaklayabilen kadınsı gücü kullanarak dengeyi bulmamız lazım. Sevdiğim bir söz var, 'Çok fazla yumuşak olmayacaksın, ezerler; çok fazla sert olmayacaksın, kırarlar' diyor. Başarı bu dengeyi bulabilmekte. Kırıldığımız, kırılarak güçsüzleştiğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Kadının gücü bu yüzden çok çok değerli.
* Kadın meselesine 15 yıl önce aile içi şiddet konusuyla eğilmeye başladım. O zamanlar Türkiye'de şöyle bir tablo vardı; kadın şiddet görürdü, karakola giderdi, 'kocandır döver de sever de' derlerdi. Aile içi şiddet kendi içimizde bir aile meselesi gibi görülürdü. Gazete niye girsin, "tepki alırız," denirdi. Ciddi, hassas bir konuydu 15 yıl evvel, 150 değil... Tabuydu. Bir taraftan bakınca müthiş hızlı yol aldık. Hürriyet sayısız kitap, konferans, eğitimler verdi ve dalda dalga bu farkındalığı topluma yaydı.
KENDİMİZDEN BAŞLADIK
* Önce kendimizden başladık. Medyadaki dili masaya yatıralım, dedik. Kadına karşı şiddet dili nedir? Kadını kurban gösteren üçüncü sayfa haberlerinde klişe tanımlarla yapılan medya dilini düzelterek kadını özgürleştirdik, erkeği projektör altına koyduk, mesafe aldık. Şirket çalışanlarıyla bunu insan kaynakları politikasına nasıl sokarız diye konuştuk. Birçok şirket bu konuyu kendi İK politikalarına koyuyor artık, bu harika bir gelişme.
HEP AKLIMDA TUTACAĞIM BİR ANI
* Şiddet konusuna başladığımızda aysbergin ucunu görüyormuşuz, suyun altındaki kitle daha büyükmüş. "Acil bir şeyler yapmak lazım" dedik ve acil yardım hattını kurduk. 7 gün 24 saat hizmet veren hiçbir hat yoktu. O hat gerçekten sadece Türkiye'de değil, dünyada ve özellikle Avrupa'da yaşayan, dil bilmeyen, sadece Türkçe konuşan şiddet mağdurlarına da yardım etti. Bir tanesi Almanya'nın bir küçük şehrinde, kadın hiçbir dil bilmiyor, hiçbir tanıdığı arkadaşı ve komşusu yok ve aylarca bir apartman dairesine hapsediliyor, şiddet görüyor. Bir sabah kapının altında gazete geliyor, Hürriyet şiddet hattını görüyor ve bizi arıyor. Psikolog ve hukukçular seferber olup kadını kurtarıyor. Bir başkası Fransa'nın köyünde, Noel günü başkonsolosun da yardımıyla kadının evine, yurduna getirilmesi. Ağrı'dan, Kars'tan, İstanbul'dan bir sürü hikaye var. 18-19 yaşında genç bir adam Hürriyet'in İkitelli binasından içeri girdi ve "Kardeşimi öldürmemi istiyorlar ve ben katil olmak istemiyorum, bana yardım edin" dedi. Küçücük, koca cesaretli adam, hep aklımda tutacağım bir anı.
SİYASETTEN EKONOMİYE GÜÇLÜ KADIN
* Yine Hürriyet bünyesinde başlattığımız Haklı Kadın Platformu, siyasete daha fazla kadının girmesini, temsil edilmesini amaçladı. Siyasetteki kadın sayısı ikiye katlandı, hala çok düşük olsa da... Kadın kadının kurdudur inanışını da bu kampanya mezara gömdü. Sadece üç gün içinde bir cümlelik çağrıyla tüm Türkiye'den 200 bini aşkın kadının imzası toplandı. STK'lar ve birçok şirket çalışmanın içine girdi. Bir haftada kampanya hazırlandı. Olağanüstü bir başarıydı. Bu bana kadınların birlik olduğunda ne kadar güçlü olabileceğini, tok bir ses çıkarabileceğini gösterdi.
* Türkiye'de sanırım ev kadınları nüfusun yüzde 70’e yakını, yüzde 70 kadın kendini ev kadını olarak tanımlıyor. Kadının ekonomik özgürlüğünün olmaması, sesinin de duyulmaması anlamına geliyor. Kadının ekonomide güçlenmesi önemli. Türkiye'de güçlü dediğimiz kadınlar ekonomik dünyanın en üstünde olan kadınlar, dünya ülkeleriyle kıyasladığınızda süper yüksek bir yerde. CEO seviyesine baktığınızda mesela... Ama koca bir kitle var, kendini ev kadını diye tanımlayan bu kitleyi nasıl güçlendiririz? Niye büyük bir kopuş yaşıyoruz, bunu da düşünmeliyiz. Hürriyet dışında mikrokrediye gönül verdim, Sema Doğan'ın katkılarıyla İstanbul'un yoksul yerlerinde mikrokrediye destek vermeye çalıştık. Kadına balık tutmayı öğreten bir yöntem. Onlarla birlikte olduğumda inanılmaz hikayeler duyuyorum ve çok mutlu oluyorum.
ANCAK BERABER ÇÖZEBİLİRİZ
* 15 yıllık yolculuğumun muhasebesini yaptığımda çelişkili duygular içindeyim, bir tarafım acayip yol aldık diyor, öteki tarafım arpa boyu ilerleyemedik diyor... Bir taraftan müthiş çok çaba var, emek var, herkes uğraşıyor; öbür taraftan rakamlara bakıyoruz, hiç umut verici değil. Üç aydır bunu çözmek için sahaya indim, sayısız hikaye dinledim, cezaevlerine gittim, karısını annesini öldüren erkeklerle konuştum, sığınma evlerindeki kadınlarla konuştum, sanırım şuraya vardım: Kadını güçlendirmek, gücünü arttırmak önemli olsa da kafi değil, erkeği güçsüzleştirmek ya da erkeği suçlamak erkeği cezalandırmak, cezalarını daha da artırmak da çözüm değil. Bu mesele çözülecekse güçlü kadınlar ve erkekler el ele, omuz omuza vererek çözecekler. Bu salonda erkekleri de gördüğüm için çok mutluyum. Güzel, cesur erkekler inisiyatifi de var, onu da yakında duyacağız. Erkeklerin de bu inisiyatifi alması, bu kanala girmesi çok çok önemli.