Güncelleme Tarihi:
Enfeksiyon bir memleket meselesi... Sözün sahibi, Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül. Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi (KUISCID) Direktörü olan Ergönül, 2003’te ilk Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ni tespit eden bilim ekibinde yer alan önemli bir isim. Avrupa’da pandemiden sonra sık sık adından söz ediliyor çünkü başka Kırım Kongo olmak üzere viral enfeksiyonlar konusunda önemli araştırmalara imza atıyor.
ISINMAYLA GELEN VİRAL TEHLİKE
Prof. Dr. Önder Ergönül’e göre iklim krizinin kendini en fazla hissettirdiği alan ısınan havalar. Bu durum virüsleri daha aktif hale getiriyor. Özellikle de ısınan Avrupa’nın bu konuda endişeleri var. İşin ekonomi tarafında ise tıpkı COVID-19’da olduğu gibi yeni bir kriz oluşmadan yapılan yatırımlar öne çıkıyor. Ergönül, “Bundan 10 yıl önce Kırım Kongo virüsünün Avrupa’ya doğru ilerlediğini söyledik. Virüs sıcak ve yeşil coğrafyaları seviyor. Ancak nem sevmiyor. Gerçekten dediğimiz gibi oldu. Virüs İspanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde görüldü. Vaka da artıyor. Avrupa’daki sağlık bakanları benimle iletişime geçti. Herkesin ortak bir düşüncesi var. Anadolu’dan mümkün olduğunca bol veri alarak ülkelerinde virüslere yönelik aşı ve ilaç çalışmaları yürütmek” derken, Türkiye’nin bilimde yakaladığı avantaja dikkat çekiyor.
ANADOLU’NUN HER YANI BİOCASUS
Anadolu tarih boyunca olduğu gibi yine göçlerin kilit noktası. Ergönül, bu durumun Türkiye topraklarını bulunmaz bir veri laboratuvarına dönüştürdünü söylüyor. “Elimizdeki bu biokaynağı biz kullanmalı ve tüm yatırım işbirliklerini burada toplamalıyız. Şu anda Anadolu’da İngiltere başta olmak üzere birçok ülkenin bilim insanı veri topluyor, bir anlamda biocasusluk yapıyor. Bill Gates 10 yıl önce Liverpool Üniversitesi’ne bu konudaki çalışmalarda kullanılmak üzere 100 milyon dolar verdi. Bizim de aslında para sorunumuz yok. Bu dönem Türkiye’nin bir bilim üssü olması için fırsat” görüşünü dile getiriyor.
TAM BİR ÇILGIN TÜRKLER HİKÂYESİ
Prof. Önder Ergönül ve ekibi tam da böyle bir çalışmanın içinde. Koç Üniversitesi bünyesinde İş Bankası’nın finansal desteğiyle kurulan Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi (KUISCID), şu anda Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’yle ilgili önemli aşama kaydetmiş durumda. Ergönül bu çalışmayı şöyle anlatıyor: “Biz şu anda Kırım Kongo için hızlı tanı kiti üzerinde çalışıyoruz. Gelecek yıl çalışma bitecek. Tam bir Çılgın Türkler hikâyesi. Şu anda beş kişilik bir ekiple bu çalışmayı yapmaya çalışıyoruz. Burası bu işin karargâhı. Anadolu’da 20 merkez var. Devlet ve üniversite hastanelerinin ekipleri hastaları görüyor. Hastalardan ayda 100 örnek alıyorlar. Ekimde toplantı yapacağız. Alınan örnekler üzerinde çalışılıyor. Sonra bir rapor paylaşılacak. Erken tanı için neredeyiz, mutasyon olasılıkları neler, yeni ilaç çalışmalarının neresindeyiz bunlar açıklanacak.”
KÜRESEL ISINMAYLA RİSKİ ARTACAK 5 SALGIN HASTALIK
SITMA: Türkiye’de bitti ama yeni vakalar bildiriliyor. Küresel ısınmadan çok etkilenen bir hastalık.
BATI NİL ATEŞİ: Yunanistan’da çok arttı. Ege de riskte.
ŞARK ÇIBANI: Vakalar var.
TATARCIK ATEŞİ: Avrupa’da risk büyük.
Prof. Dr. Önder Ergönül, bu hastalıkların Anadolu üzerinden Avrupa’ya doğru ilerlediğini vurgularken, “Avrupa bunun farkında ve telaşlı. Bu nedenle bizimle çalışmak istiyorlar. Türkiye enfeksiyon hastalıklarında bilim merkezi olabilir. Bilim yatırımcıları hevesli, iştah yüksek. Bu iştahı kaçırmamak lazım” uyarısında bulunuyor.
DEPREM BÖLGESİNE LABORATUVAR PROJESİ
BÜTÜN doğal afetlerde olduğu gibi 6 Şubat’taki asrın depreminin de ardından bilim dünyası bölgedeki viral enfeksiyonların artmasından endişe etti. Önder Ergönül, depremin hemen ardından Antakya’ya ileri moleküler laboratuvar kurduklarını belirtti. Amaç olası virüsleri tespit ve tedavi etmek. Projeyi Dünya Sağlık Örgütü de desteklemiş. Hatta Amerika’dan 350 bin dolarlık kaynağın da hazır olduğunu belirten Ergönül, şunları anlattı: “Bazı onaylar kaldı. Bugün-yarın onay bekliyorum. Depremden sonra dediler ki Pasteur Enstitüsü bölgeye gelip araştırma yapacak. Ben de dedim ki onlar varsa biz de varız. Dünya Sağlık Örgütü’ne mesaj gönderdim. Bizi Ankara’ya davet ettiler. Bakanlıkların ekipleri vardı. Üç gün sunum yaptık. Antakya’da laboratuvar açılacak. Umut Kent’in içinde olacak.”