Vergi kaçırmaya değil işine kafa yor, gelirin yüzde 20’den fazla artar

Güncelleme Tarihi:

Vergi kaçırmaya değil işine kafa yor, gelirin yüzde 20’den fazla artar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2010 00:00

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yüzde 20’lik kurumlar vergisinin indirilmesini isteyen işadamlarına bunun olmayacağı mesajını verirken, ‘kafanı nasıl vergi kaçıracağına değil kendi işine yorsan yüzde 20’den fazlasını kazanırsın” dedi.

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yüzde 20’lik kurumlar vergisini yüksek bulan işadamlarına, ‘nasıl vergi kaçıracağına değil kafanı kendi işine yor’ mesajı verdi. İşadamlarının bunu yapmaları halinde pek çok imkanlar çıkacağını belirten Babacan, sermaye piyasalarını, halka açılmaları örnek gösterdi. Ancak Türkiye’nin bu konuda, 2002’den 2010’a kadar katedilen mesafeye karşın ‘yerinde sayan’ bir ülke konumunda olduğunu dile getiren Babacan, önümüzdeki dönemde bu konuya özel ağırlık verilmesi gerektiğini vurguladı.

Yatırım deyince hisse senedi

Active Academy’nin düzenlediği Sermaye Piyasaları Zirvesi’ne katılan Babacan, halka açık şirketlerin değerine, toplam piyasada işlem gören hisse senetlerinin değerine bakıldığında rakamların “fena olmadığını”, ancak bunun 3’te 2’sinin ikisinin yabancı yatırımcılar iken, halkın ilgisinin düşük olduğuna dikkat çekti. Babacan, oturmuş ekonomilerde şahıslara yatırım diye sorulduğunda, akla ilk gelenin hisse senedi olduğunu anlatırken, “Yatırım deyince halkın aklına ilk gelenin hisse senedi olacağı bir noktaya gelmediği sürece Türkiye’de sermaye piyasalarının gelişmiş olduğunu söyleyemeyiz” dedi. Önümüzdeki dönemde bu konuya özel ağırlık verilmesi gerektiğine işaret eden Babacan, önümüzdeki ay yapılacak Halka Arz Seferberliği Zirvesi’nin farkındalık oluşturmak açısından önemli olduğunu söyledi.

İşini yapana çok imkan çıkar

Türkiye’de Kurumlar Vergisi’nin yüzde 20 olduğunu hatırlatan Babacan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu yüzde 20 bir şey değil. Kafasını ‘nereden, nasıl vergi kaçıracağım, neyi nasıl kamufle edeceğim’e yoracağına, biraz daha kendi işini nasıl geliştirim diye yorsa zaten yüzde 20’den fazlasını kazanır işadamımız. Onu yaptığı zaman pek çok imkanlar çıkıyor. Sermaye piyasaları, halka açılmalar, oradan sağlanacak kaynaklar. Bu, Türkiye’nin gerçek potansiyeline ulaşması için son derece önemli bir konu.”

Çıkış noktası teşvik değil

Babacan, mali kuralın Türkiye’de sermaye piyasaları üzerinde olumlu etkileri olacağını düşündüğünü ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Teşvikleri tek çıkış olarak görmemek lazım. ‘Teşvik olsa bu iş çözülür’ yaklaşımı da çok doğru değil. Tabii bakılır dünya uygulamalarına, kim nasıl yapıyor? Ama işin özüne inip güveni sağlamanın hepsinden önemli olduğunu düşünüyorum. 3-5 kuruşluk, birazcık kapı açarak sağlayacağınız teşvikler, kurtarmayabilir. Ne kadar halka açılmak isteyen şirket olursa olsun, bir de bunun talep tarafı var. Türkiye’de sadece halka açık şirket sayımız az değil, Türk vatandaşlarından, borsaya para yatırıp da, ‘bu benim yatırımım’ diyenlerin sayısı da çok çok az.”

‘Batamayacak kadar büyük’ bankalarla uğraşmamak için yeni önlem alınacak

GELİŞMİŞ ülkelerdeki gibi ‘batamayacak kadar büyük banka’ sorunuyla uğraşmak istemediklerini söyleyen Ali Babacan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile bir çalışma yürüttüklerin açıkladı. Babacan, gelişmiş ekonomilerdeki bu bankaların aslında ‘üstü kapalı olarak devlet garantisi altında’ olduklarını söyleyen Babacan, “BDDK ile henüz çalışmamızı tamamlamadık. Ancak yeni önlemlerin gelmesini bekleyebilirsiniz. Biz e daha fazla orta ölçekli banka ve daha sağlıklı rekabet ortamı olmasını istiyoruz” dedi.

Hazine, Samuray piyasasına girmenin zamanını kolluyor

HAZİNE’nin Samuray piyasasına girmek istediğini söyleyen Ali Babacan, “Samuray piyasasına girmek istiyoruz, acelemiz yok, sabırlı olalım, doğru zamanda yapalım istiyoruz. Japon Uluslararası İşbirliği Bankası (JBIC) ile 6-7 aydır konuşuyoruz, koşullar uygun olursa girebiliriz. Bu, üzerinde çalıştığımız bir konu” dedi. Türkiye, Japonya piyasasında en son 2000’li yılların başında 140 milyar yen tutarında tahvil ihracı yapmıştı. Türkiye’nin 10 yıl aradan sonra dolar cinsinden 2040 vadeli tahvil ihracı için Samuray piyasasına girmek istediği belirtiliyor.

Dikkatli olunması gereken bir toparlanma sürecindeyiz

ALİ Babacan, son aylarda belirginleşen şekilde dünya ekonomisinde toparlanma sinyalleri alındığını ancak, bunun aynı zamanda kendi içinde riskleri de içeren, dikkatli olunması gereken bir toparlanma süreci olduğunu, gelişmiş ülkelerin bankacılık sektörleriyle ilgili sorunlarının henüz çözülmediğini kaydetti. AB’ye üye, Euro Bölgesi’ne girmiş, kendileri en sağlam çapalara bağlamış İspanya, Portekiz, İtalya gibi ülkelerin bugün sorgulandığını hatırlatan Babacan, şunları söyledi: “Neden İspanya her gün konuşulurken Türkiye konuşulmuyor? Çünkü biz, kamu maliyesiyle ilgili hedeflerimizi açıklamış durumdayız ve bu hedefleri tutturmakla ilgili adımlarımızı atmış durumdayız. Bunlar hiç de popüler adımlar değil. Artık Türkiye borç sürdürülebilirliği noktasında tartışılan ülkeler grubundan tamamen ayrılmış durumda, kendi içinde farklı değerlendirilen bir ülke.”

‘Ekonomik suça ekonomik ceza’ fikrine katılmıyorum

ALİ Babacan, “ekonomik suça ekonomik ceza” fikrini paylaşmadığını açıkladı. Babacan, şunları söyledi: “Konu, kamu güvenliğiyle ilgili, genel güven ortamını sarsacak, ülkenin genel ekonomik gidişatını, güven ortamını sarsacak bir konuysa ekonomik suça ekonomik ceza değil, ekonomik suçlara çok farklı yaptırımların da uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Biz buna vergi alanında başladık daha da genişletiyoruz. Sermaye piyasalarında da bundan sonraki dönemde dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu konularda güveni tesis etmek için ne gerekiyorsa yapılmasını birinci derecede önemli olduğunu düşüyorum. Türk insanının güven sorunu varsa bunu çözmek gerekiyor. Güven oluşturmak için kuralların uygulanması, kötü niyetlilere göz açtırılmamasını önemsiyorum. Gerekirse yaptırımlara bakılır. Gerçekten o işe karışanların eli yanıyor mu? Yoksa aldığı risk yanında kabul edilebilir bir yaptırımla geçiştiriliyor mu işler? Bunlara da mutlaka bakmamız gerektiğini düşünüyorum.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!