Güncelleme Tarihi:
Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararla, Soma’da binlerce metrekarelik alanda bulunan zeytinlik, Soma Kolin Termik Santrali’nin yapımı için acele kamulaştırıldı. Bunun üzerine, Soma’ya yapılacak üçüncü termik santralin kurulacağı Yırca Mahallesi ile bu santrale verilecek kömürün bulunduğu saha olan Deniş Mahallesi’nde oturanlar, zeytinliklerin kamulaştırılmasına tepki amacıyla geçen 1 Eylül’de eylem yaptı. Acele kamulaştırma sürecinin iptali için de dava açtı. Yırca Mahallesi sakinleri ve Greenpeace yetkilileri, Soma Kaymakamlığı ve Soma Belediyesi’ni durumdan haberdar edip, şirketin zeytinlik alanlara zarar vermesi olasılığına karşı gerekli önlemlerin alınmasını istedi. Dava sonuçlanmadan ve acele kamulaştırma süreci tamamlanmadan şirketin zeytinliklerin çevresine tel örgü çekmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülürken, geçen 17 Eylül’den itibaren bölgedeki zeytin ağaçlarının kesilmesi tepki oluşturdu.
VALİ BEKTAŞ’TAN ’BİLEN DE KONUŞUYOR, BİLMEYEN DE’ TWEETİ
Manisa Valilisi Erdoğan Bektaş, ağaç kesimiyle ilgili yorumunu dün (cuma) twitter aracıyla paylaştı. Dikkat çeken tweette Vali Baktaş, "Greenpeace gönüllülerine tekrar hatırlatmak isterim. Ortada hukuki bir durum var. Bilen de konuşuyor, bilmeyen de. Tekrar buradan ilan ediyorum. Aranızda hukukçular var. Bize hukuken bir çözüm öneren varsa tereddütsüz uygulamaya hazırız. Kendimize göre gerekçeler hukukta işe yaramaz. Ancak birbirimizi üzeriz. 30’lu yıllarda çıkan bir kanunun sistematiği ile bu olay çözülemiyor. Her ağaç kesme olayını savcılığa suç duyurusunda bulunuyoruz. Başka ne yapabiliriz. Bilenler lütfen söylesin. Bence yanlış yerde çaba gösteriliyor" dedi.
SAVCILIĞIN ’KOVUŞTURMAYA YER YOK’ KARARINI PAYLAŞTI
Vali Bektaş’a çevreciler "Yapılacak bir şey her zaman vardır. Gerekirse hep beraber zeytin ağaçlarının önünde duracağız" ve "Bizlerin yaşamı için oksijen sağlayan ağaçları kesenler anayasal yaşama hakkımızı elimizden almaya çalışmış olmuyor mu?" tweetiyle anında karşılık verdi. Ayrıca Greenpeace Türkiye hesabı üzerinden Vali Bektaş’a yönelik, "Yırca’da 500’e yakın ağacın hukuksuzca kesildiğinin farkındayız. Kesimin en baştan engellenmesi gerekirdi. Şirketin ’Zeytini hukuksuzca keserim, cezası neyse öderim’ yaklaşımı kabul edilemez. Önemli olan hukuksuzluğa ceza kesmek değil, zeytinin kesilmesini önlemek" karşılığı verildi. Bunun üzerine Vali Bektaş, Soma Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ’Kovuşturmaya yer yoktur’ kararını tweet atarak paylaştı. Vali Bektaş, 17 Eylül’de Soma’da 13 zeytin ağacının kesimi sonrası yapılan suç duyurusunu değerlendiren savcılığın, "Şüphelilerin savunmalarında özetle; söz konusu ağaçların kesileceği yer hakkında kamulaştırma kararı olduğu ve 13 adet zeytin ağacının kesmelerinin yasal zeminde olduğunu beyan ettikleri Soma 2’nci Asliye Mahkemesi’nin 05/09/2014 tarih ve 2014/ 147 D iş ve esas 2010/130 D iş karar numarasıyla verdiği hükümle Soma İlçesi Yırca Köyü Mezaraltı Mevkii’nde bulunan 948 sayılı parsel numaralı taşınmazın tamamına acele el konulması kararı verildiği; şüphelilerin eylemleri değerlendirildiğinde mahkeme kararına uygun hareket ettiklerinden dolayı üzerlerine atılı mala zarar verme suçunun yasal unsularının olayda gerçekleşmediği, mahkeme kararının şüphelilerin eylemlerini hukuka uygun hale getirdiğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir" açıklamalı kararını yayınladı.
VALİLİK İMZALI YAZI AÇIKLAMA DA YAPILDI
Twitterdan sonra Manisa Valiliği imzalı yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, "Son günlerde Soma İlçemizde kuruluş çalışmaları devam eden bir termik santralin inşaat sahasında kesilen bir kısım zeytin ağacı nedeniyle yayılan haberler ve sosyal medyada oluşturulmak istenen algı üzerine aşağıdaki açıklamaya gerek duyulmuştur. Bilindiği gibi Soma ilçemizde miktarı bir milyar tona ulaşan bir kömür rezervimiz bulunmaktadır. Devletimiz bu kömürü çıkarıp kurulacak termik santrallerle enerjiye dönüştürmeyi temel politika olarak belirlemiştir. Bunun için de yapılan ihale sonucu termik santral kurmaya hak kazanan şirket lehine Bakanlar Kurulu acele kamulaştırma kararı alarak santralin bir an önce kurulmasını sağlamak istemiştir. Bakanlar Kurulu kararını ilgili mahkeme uygulamaya koymuş santralin kurulacağı araziyi şirkete termik santral kurmak üzere teslim etmiş, işin imar planı yapılarak inşaata başlanmıştır. Santral inşaatı hk. Kanunu için sahada bulunan bir kısım zeytin ağaçlarının kesilmesi gerekmiştir. Bunun üzerine bir kısım çevreci örgütler ve bazı politik şahsiyetlerce 1939 tarihli ve 3573 sayılı zeytincilik hk. Kanunu gerekçe göstererek zeytin ağaçlarının kesilmesinin hukuki olmadığı gerekçesiyle kamuoyunda idarenin hukuka aykırı bir duruma göz yumduğu gibi bir algı oluşmasına sebep olacak eylem ve kampanyalar başlatılmış ve halen sürdürülmektedir. Konu incelendiğinde 1939 yılının şartlarıyla hazırlanan 3573 sayılı kanunla zeytin alanlarının daraltılmasının, ağaçların kesilmesinin önüne geçilmeye çalışıldığı, aksine davrandığı tespit edilenlere idari para ceza uygulaması öngörüldüğü anlaşılmaktadır" dendi.
HUKUK İÇİNDE KALINMASI VURGUSU
Kamuoyunda suni algı oluşturma çabalarına prim verilmemesinin belirtildiği açıklama şu ifadelerle son buldu:
"Aktüaliteye baktığımızda, devletlerin enerji kaygısıyla savaşlara girdiği, toplumların iç kargaşalara düştüğü, çeşitli ırk, mezhep, din maskeli çatışmaların gündemde olduğu onlarca, binlerce insanın, gencin, yaşlının, çocuğun hatta bebeklerin ölümüne sebep olan, milyonlarcasının ülkesini terkine yol açan enerji temin çabasında ülkemizin kendi sahip olduğu kömür gibi bir milli kaynaktan enerji temin çabasına, bu iş için gerekiyorsa bir kısım zeytin ağacının feda edilmesinin kaçınılmaz oluşuna dikkat edilmelidir. Esasen 3573 sayılı kanunun çıktığı zamandaki zeytin varlığımızla bugünkü zeytin varlığımız kıyaslandığında, söz konusu ağaçların feda edilmesinin komşularımızın, Suriye’de, Irak’ta, Ukrayna’da feda ettiklerine kıyasla son derece makul karşılanması gereken bir durumdur. Gerçeklerden koparak bir yere varamayız. Ülkemizin, milletimizin geleceğini düşünmek zorundayız. Devletimizin, hükümetimizin, bakanlar kurulunun yaptığı da bundan başka bir şey değildir. Hiçbir şey insanımızın hayatından, milletimizin geleceğinden daha değerli değildir. Bütün çabamız hukuk içinde kalarak bunu temine çalışmaktan ibarettir."