Güncelleme Tarihi:
GEÇEN hafta Perşembe-Cuma günü Tofaş-Fiat yöneticileriyle birlikte dünya otomobilcilerinin kalbinin attığı Paris Motor Show'daydık.
Yaratılmasında 300 Türk mühendis, teknisyen ve işçisinin görev aldığı Doblo'nun dünya vitrinine ilk çıkışına birlikte tanık olduk.
Tofaş Grubu Başkanı Bülend Özaydınlı, Tofaş'ın CEO'su Jan Nahum, Tofaş Murahhas Azası Ferrucco Raspino ile diğer yöneticiler Murat Selek, Hasan Egeli, Feridun Atagan, Stefano Raimondo ve Kamil Başaran'ın içi içine sığmıyordu.
Aralarında heyecanını en çok hissettiren de Jan Nahum'du. Jan Nahum, Türkiye'de ‘‘otomobilin babası’’ diye bilinen rahmetli Bernar Nahum'ın oğlu.
Jan Nahum, Doblo'yu anlatırken hem dünyadaki teknolojik gelişmenin, hem de Türk otomotiv sektörünün kısa bir tarihçesini anlatıyor.
Türk otomotiv sektörünün tarihi 1960'lara uzanıyor.
1960-70 dönemi montaj, 70-80 dönemi yan sanayinin gelişmeye başlaması, 80-90 modernizasyon, 90-95 model geliştirme, 95-2000 dönemi ise Türkiye'nin dünya otomotivinin stratejik bir parçası haline gelişi... Türkiye, aynı zamanda otomotivde üretim ve ihracat merkezine dönüşüyor.
Ve Türkiye bugün, Doblo'yla otomobil üretiminde teknoloji sorumluluğunu da ilk kez üstleniyor.
KOLAY OLMADI...
Nahum'un anlattıkları, bugünkü aşamaya gelişin pek kolay olmadığını ortaya koyuyor. Bir kere karşıda teknolojiyi asıl geliştiren yabancı ortak var. Onları Türkiye'nin de artık teknoloji geliştirmesi gerektiğine, Türkiye'nin bu gücü olduğuna ikna etmek pek kolay olmamış.
Ama, İtalyan Fiat, Doblo'yla Türkiye'ye bu vizeyi sonunda vermiş. Doblo, Torino-Bursa hattında doğmuş.
Nahum, sık sık tekrarlıyor:
‘‘Doblo, Türk otomobil sanayii için önemli bir dönüm noktası. Çünkü, bu aracın tüm kalıpları sadece Türkiye'de.’’
PARÇALARA AYRILIYOR
Paris Motor Show'u gezerken dikkatimizi çekiyor: Bütün markaların aynı sınıfa giren otomobillerinin neredeyse tamamı benzeri özelliklere sahip.
Bu durumda, tüm üreticiler, maliyetleri elden geldiğince düşürüp, tüketiciye fiyat avantajı sağlamanın yollarını arıyor.
Dünya birçok sektörde şirket birleşmelerine tanık olurken, Nahum'dan aldığımız ipuçlarına göre, otomotiv sektörü farklı bir ‘‘bölünme’’ sürecine giriyor.
Bazı üreticiler, neredeyse otomobilin ana parçalarının üretimini dahi yan sanayiye bırakıyor.
Otomotiv tesisleri şimdi bu yeni anlayışa göre dizayn ediliyor. Yani, bir otomobil fabrikasının bünyesinde farklı kişi veya kuruluşların sahip olduğu 15-20 yedek parça üreticisi yer alıyor.
Ana üreticiler, bu yeni stratejiyle, işletme gideri, stok maliyeti ve işçilik maliyeti gibi önemli alanlarda tasarruf sağlamayı amaçlıyor.
Bu strateji tutarsa, belki de ana üreticiler sadece otomobilin üzerine sadece kendi markasını basıp piyasaya sürecek.
Umarız bu süreç, tüketicinin cebine yarar.