Güncelleme Tarihi:
AKKUYU nükleer santraline ilişkin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) hazırladığı “Entegre Nükleer Altyapı Gözden Geçirme” (INIR) raporunda yer alan tavsiyelerin henüz büyük bölümünün gerçekleşmemiş olmasını nükleer
Türkiye’deki nükleer enerji sürecini yakından takip eden uzmanlar, “gizlilik” ve “uluslararası kriterlere uyma” gibi noktalarda uyarılarda bulunuyor. Nükleer Teknoloji Bilgi Platformu Koordinatörü Adil Buyan, “Dünyada iki tane üretim var. Bu ikisini kafanıza göre yapamazsınız: Biri nükleer santral, biri de yolcu uçağı. Nükleer santralde de yolcu uçağında da uluslararası kriterlerin tamamına imalat esnasında uymanız lazım. Dünyanın bütün ülkeleri bunlar için anlaşmıştır ve bu iki konuda her ülke her ülkeye karışır. Zaten bunun merkezi Viyana’da UAEA. Dünyada kim nükleer santral yaparsa yapsın, öncelikle gidip oraya müracaat edecek ve oradaki kanun, kural, kaide, yönetmelik filan hepsine uyacak. Bütün dava bu. Türkiye de bu konuda çalışmalar yapıyor, işler gidiyor, fakat son derece yetersiz. Uluslararası kriterleri yetiştirememe ya da sağlayamama gibi bir sorunumuz var. Uluslararası kriterlere uymakta niye bu kadar gecikiyoruz? Madem bu işe karar verdin, madem evlenmeye karar verdin, buzdolabını, çamaşır makinesini almaktan niye kaçınıyorsun? Bu kurallara uyacaksın” diyor.
SAYDAM OLMALI
Hürriyet’te dün yer alan haberde, Akkuyu nükleer santral projesi için UAEA’ın hazırladığı INIR misyon raporunun Türkiye’ye yaptığı tavsiyeler yer aldı. Bu tavsiyeler konusunda görüşüne başvurduğumuz nükleer enerji uzmanları, Türkiye’nin uluslararası kriterlere uymadan bu projeyi zaten yapamayacağını vurguluyor ve şeffaflık uyarısı yapıyor. Nükleer güvenlik konusunda uluslararası tecrübe sahibi bir uzman, “INIR raporunun gizli olması diye bir şey Türkiye için veya Türkiye dışında da doğru değil. Nükleer güvenlik konularının çok saydam olması gerekiyor. Buna aykırı bir davranış, raporun gizli tutulması, mahkemeye verilmemesi doğru değil. Raporun içindeki tespitler genellikle doğru. Yalnız bazı noktalarda birtakım gelişmeler oldu: Mesela ÇED raporu teslim edildi. Belki en önemli nokta TAEK’in hala bağımsız, otonom bir statüye kavuşmamış olması. Bu aslında Türkiye’nin imzalamış olduğu nükleer güvenlik konvansiyonuna aykırı bir tutum” yorumunu yapıyor.
TAVSİYELERE UYULMALI
Raporda yer alan tavsiyelere uyulmaması durumunda ne olacağını sorduğumuz söz konusu uzman, “Bu tip misyonların yaptırımı yok maalesef. Bunlar aslında davet üzerine geliyorlar. Bir takip gerekiyorsa ki gerekiyor bu takip misyonu da yine davet üzerine geliyor. Bu aslında tamamen Türkiye’nin tasarrufunda olan birşey. Benim için en önemli konu nükleer güvenlik konusunun Türkiye’de şeffaflıktan uzak olması. Gereksiz yere bir gizlilik var. Bu nükleer güvenlik kültürüne çok aykırı. Projenin nereye gittiği belli değil, güvenlikle alakalı neler yapılıyor? Rusların da kültür bakımından yakınlığı var, bu gizlilik temasına onlar da katkıda bulunuyor. ÇED ile iligili bir müracat yapıldı ancak inşaat lisansına henüz başvurulmuş değil. Projede çok büyük gecikmeler var. Bunlarda gecikme olması güvensiz olduğu anlamına gelmiyor ama tavsiyelere uyulması gerekir. TAEK’in karşılığı birçok düzenleyici kuruluş, ajansın raporlarını kamuoyuyla paylaşır. Türkiye’nin de yapması gerekir. Buna nasıl bir cevap verecekler onu da belirtmeleri gerekir” diyor.
Biz Kuzey Kore değiliz
NÜKLEER Teknoloji Bilgi Platformu Koordinatörü Adil Buyan ise UAEA tarafından yapılan tavsiyeler yapılmadan zaten projenin ilerleyemeyeceğini savunarak, “Öyle veya böyle bütün o parametreler yapılacak. Başka bir şık yok. Belki Kuzey Kore öyle yapar, biz öyle bir ülke değiliz” diyor. Buyan, bundan sonraki sürece ilişkin şöyle konuşuyor: “Her şey bilinmezlik içerisinde. Sürekli kamuoyunu bilgilendirip, şu safhaya geldik diye bilgilendirme yapmalıyız. Bu raporlar sizin aslında sadece tarafsız uluslararası denetçiler tarafından önünüze konunuyor. Gizli hiçbir şey yok burada. Bir yıl sonra kurum tekrar bu raporu hazırladığında tekrar eksiklikleri yazacak. Onlar tarafsız bakıyor: Eksikse eksik, tamamsa tamam diyor. Sadece puantajlıyor. Bütün bunları Ankara’daki merkez bilmiyor mu? Hepsini biliyor. Nükleer enerji kanunu niye çıkamıyor? BDDK gibi bağımsız bir nükleer denetleme kurulu kurulması gerekiyor. ÇED raporu gibi onlarca iş var. ÇED raporunda eksiklik olabilir. O halde eksiklikleri giderin. Hepimizin işimizi yapmamız lazım. Ama ilerleyen hiçbir şey yok. Hepimiz nasıl bekliyorsak, temel atılacak diye üç buçuk senedir, yine beklemeye devam edeceğiz. Ana sorun ne biliyor musunuz? Yeterli uzman personelimiz yok. Bakanlıktaki, TAEK’teki kadrolar bu iş için çok küçük. Çaycı dahil 25 kişiyle Enerji Bakanlığı’nda bu işler olmaz. İyi insanlar, hoş inşsanlar ama bu konuya yetmez. Muadili ülkelerde binin üzerinde insan çalışıyor. Demek ki ya onlar bilmiyor ya biz bilmiyoruz.”
UAEA zaten nükleeri destekliyor
ELEKTRİK Mühendisleri Odası (EMO) Enerji Komisyonu Başkanı Nedim Bülent Damar ise şunları söylüyor: “UAEA raporu yeni nükleer santral yapan hemen hemen her ülkeye hazırlanan tavsiye niteliğinde bir rapor. Bakanlık talep etmiş ve onlar da açıklamış. Bazı ülkeler açıklıyor, Bakanlık nedense açıklamama yolunu seçmiş. Dikkatinizi çekerim UAEA nükleer santral yapımına taraftar olan ve destekleyen bir kuruluş, karşı olan bir kuruluş değil. Belli kriterlere uyulmasını tavsiye ediyor. Rapordaki en önemli hususlardan biri, bağımsız bir denetleme kurulunun olmaması. Çok önemli birşey daha var tavsiyelerde: Diyelim yarın santral yapıldı, atık konusunun belirsiz olduğu burada da belirleniyor. Bizim de EMO olarak zaman zaman söylediğimiz gibi atıklarla ilgili çözülmüş bir durum yok. Yasada bu konu net değil. Raporu tam olarak incelemek lazım. UAEA kurallarına tüm nükleer santral yapan ülkelerin en azından tırnak içinde bir sorumluluğu var. Bu çalışma zaten bir nükleer santral yapılması için minimum yapılması gerekenlerdir. Hükümet de bu raporu istediğine göre onu da yerine getirecektir. Buna bütün ülkeler uyuyor. UAEA Nükleer lobinin en büyüğüdür, o bile ‘En az bunları yapın ondan sonra santrali yapın’ diyorsa buna uyulması gerekir.”