ANKA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2008 16:46
Yapı Kredi Kredi Kartları ve Tüketici Kredileri Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Nazan Somer “ Ekonomik büyümenin yavaşlaması ve satın alma gücündeki düşüşe bağlı olarak 2009’da sektör olarak kredi kartı harcamalarındaki büyümenin yüzde 20’ler civarında kalacağını belirterek “Kriz ortamında kredi kartları ve taksitle alışveriş uygulaması kurtarıcı olmaya devam edecek. Bankalar taksitli uygulamalar yoluyla ödeme riskini üstlenerek perakende sektörüne destek olmayı sürdürecek” dedi.
Yürekli Danışmanlık tarafından düzenlenen ve Yapı
Kredi Worldcard’ın ana sponsor olduğu Marka Konferansı’nın öncesinde yapılan panele Nazan Somer’in yanı sıra Yapı Kredi Baş ekonomisti Cevdet Akçay ve Adidas Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Müdürü Haluk Özmutlu katıldı.
“KREDİ KARTI KURTARICI OLACAK”Nazan Somer, konuşmasında kredi kartı harcamaları ile ilgili bilgi verirken, bankaların krize güçlü girdiklerini belirterek şunları söyledi:
“ 2001’de yıllık kredi kartı harcaması toplam 17 milyar YTL iken bu rakam şimdi 190 milyar YTL gibi çok büyük bir düzeye çıkmış durumda. Geçen yıllarda yüzde 40-50 büyüdüğümüz zamanlar oldu. 2008’de biz yüzde 30 civarında bir büyüme bekliyoruz. Kriz ortamı nedeniyle 2008’in ikinci yarısında bir azalma olmasaydı bu yıl için hedefimiz yüzde 37 gibi bir büyüme oranıydı. 2009 için yüzde 20 civarında bir büyüme bekliyoruz. Kredi kartı, harcamaları zamana yayması ve bütçeye uygunluk yaratması açısından kriz ortamında da önemini koruyacaktır. Kriz ortamında perakende sektörü ve bankalar olarak birbirimize daha çok ihtiyacımız var. Taksit uygulaması tek başına olmasa da hala çok önemli bir enstrüman. Talep azalması ve talep ertelemesinin oluşacağı bir dönemde de taksit kredi kartları için kurtarıcı olmaya devam edecek”
“GERİ ÖDEME SORUNLARI ÖNEMLİ MİKTARA ULAŞMAZ”Somer, kriz nedeniyle işşizliğin ortaya çıkması halinde kredi kartlarının bundan nasıl etkileneceği yönündeki bir soruya “ Kredi kartları yasal olarak ciddi bir düzenleme altında. Limit artırımı, taksit uygulamaları konusunda sıkı düzenlemeler var. Ayrıca kredi kartı kullanıcıları daha bilinçli durumdalar ve bütçelerini daha iyi yönetiyorlar. Belirli bir dönemde kredi kartları harcamalarına ilişkin bir geri ödeme riski olursa geçmişte olduğu gibi bankaların vadeleri yayarak kredi kartı kullanıcılarının ödemelerini kolaylaştırmaları söz konusu olabilir. Biz banka olarak toplam büyüklük içinde bu tür geri ödeme sorunlarının çok düşük miktarda kalacağına inanıyoruz” dedi.
EKONOMİST AKÇAY:" BANKACILIK KRİZİ BİTTİ, EKONOMİK KRİZ YENİ BAŞLADI"Panelde genel ekonomi ve küresel krizle ilgili değerlendirmeler yapan Yapı Kredi Başekonomisti Cevdet Akçay, bankacılık krizinin alınan önlemlerle bittiğini, finansal krizin kısmen devam ettiğini, ekonomik krizin ise yeni başladığını söyleyerek şunları kaydetti:
“ Her ülke kendi ölçeğinde paketler açıklıyor. Ekonomik krizin 9 ay ile 1 yıl arasında bir süre alacağını tahmin ediyoruz. Bence bu kriz liderlik için iyi bir fırsat yaratmış durumda. Obama bu anlamda doğru liderlik fırsatı yarattı ABD için. Ben ABD’den ümitliyim. Avrupa’nın performansı ise daha yorucu geliyor. Bu nedenle krizden ABD hızla uzaklaşırken, AB’nin biraz daha geç çıkacağını bekliyorum”
“KRİZ MUSON YAĞMURU GİBİ, HERKES ISLANACAK”Türkiye’nin küresel sisteme birçok açıdan bağlı hale geldiğini, bu bağlılığın iyi zamanlarda iyi, kötü zamanlarda ise kötü sonuçlar doğuracağını, dünyada olup biteni anlamadan Türkiye’de yaşananları anlamanın mümkün olmadığını savunan Akçay görüşlerini şöyle dile getirdi:
“Bu yaşadığımız kriz muson yağmuru gibi, herkes bir şekilde ıslanacak. Kimisi baştan ayağa sırılsıklam olurken, kimisi daha az ıslanarak kurtaracak. Türkiye’nin bu krizden az hasarlı çıkması yönünde bir muhabbet var. Bence bunun yolu büyük ekonomi olmaktan geçiyor. Bizim bu krizdeki tek şansımız finans sisteminin çok büyük olmaması. Bizde de şimdi Obama benzeri bir liderlik gerekiyor. Kapitalizm bu krizle daha sıhhatli bir gelişim gösterecek. Önemli olan bu geçiş dönemini daha az sıkıntılı geçirmek”
"BANKALARIN GÖREVİ KREDİ VERMEK DEĞİLDİR”Cevdet Akçay, reel sektör ile finans sektörü arasındaki ilişkileri değerlendirirken şunları söyledi:
“ Finans sektörü kötü, reel sektör iyi, ya da reel sektör kötü finans sektörü iyi gibi bir durum olamaz. Bankalar iyiyse reel sektör de iyidir. Bankalar 2001 krizi sonrasında portföylerinde bonodan çıkarak reel sektöre kredi açtılar ve bu şekilde büyüyerek büyük bir başarı hikayesi yarattılar. Bankaların portföylerinde bonodan krediye geçişleri de gönüllü oldu. Bankaların görevi kredi vermek değildir. Kredi vermek bankaların amacıdır. Görevleri ise hissedarlarını korumaktır“
Krizle mücadelede geçici önlemlerin işe yaramayacağını vergi indirimi gibi adımların geçici değil kalıcı olması gerektiğine değinen Akçay “ Tüketici harcama kalıbı oluştururken mevcut gelirine değil gelecekte almayı planladığı gelire göre harcama yapar. O yüzden öngörülebilir gelir önemlidir. Bu nedenle teknik önlemler işe yaramaz,kişilere geleceğe ilişkin gelir hesabı yapabilecek kalıcı önlemler sunmak gerekir ” görüşünü ifade etti.
“2009 DA FİNANSMAN İHTİYACI 15-45 MİLYAR DOLAR ARASI”Cari açıkla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Akçay şunları dile getirdi:
“ 2008’de 47 milyar
dolar civarında olacağı hesaplanan cari açığın 2009 yılında 30 milyar dolar düzeyine ineceğini tahmin ediyoruz. Çünkü Türkiye’nin enerji faturası ciddi oranda azalacaktır. Petrol fiyatı eğer 60 dolar civarında kalırsa cari açık 30 milyar dolar olur, petrolün fiyatı 60 doların altına inerse cari açık da 20 milyar dolarlı rakamlara düşer.Türkiye’nin 2009’da finansman ihtiyacı 15 ile 45 milyar dolar arasındadır. Eğer IMF anlaşma olursa zaten 20 milyar dolar civarında bir rakam buradan gelir. IMF’nin olumlu sinyali çok önemli. Bu durumda Türkiye’nin finansman ihtiyacı hem kolaylaşır, hem de ihtiyaç azalır. IMF’yi öcü gibi göstermek bugünkü siyasi iktidarın bence en önemli yanlışı olmuştur”
ADİDAS GENEL MÜDÜRÜ: -"HERKES BÜYÜMENİN BÜYÜSÜNE KAPILDI"Panelde görüşlerini açıklayan Adidas Genel Müdürü Haluk Özmutlu da, alışveriş merkezlerinin (AVM) geçen yıllarda büyük artış gösterdiğini ve sayılarının altıya, yediye katlandığını belirterek şunları belirtti:
“ AVM’lerde çok hesapsız bir büyüme oldu ve biz de bu büyümenin içinde yer aldık. Bir anlamda yamyamlaşma olgusu yaşadık hep birlikte. Bu olağanüstü büyümenin büyüsüne kapıldık. Ancak yaşanan bu büyümenin olumlu yanı da yatırımların çoğalması ve perakende sektörüne yeni markalar kazandırmış olmasıdır.Yerli marka süreci hızlandı. Tüm bunlar perakende sektörünün de büyümesini sağladı”
“KRİZE BAĞIŞIKLIK KAZANMAK OLMAZ”Özmutlu, Türkiye’nin de krizle yüzleşmesi gerektiğini vurgulayarak görüşlerini şöyle özetledi:
“Kriz krizdir. Krize bağışıklık kazanmak olmaz. Kriz kızamık hastalığı gibi değil ki bağışıklık kazanalım. Grip gibi düşünsek bile gribin de binbir çeşidi var. Eskiden kurda bir yükselme olduğunda biz de bu artışı fiyatlara yansıtabiliyorduk. Şimdiki krizde fiyatlara dokunamıyoruz bile. 2001 kriziyle bu krizin mukayese edilmemesi gerekir. Çünkü Türkiye ekonomisi ve şirketler 2001 dönemine göre çok büyümüş durumda. Dolayısıyla krizden çıkış hem daha sıkıntılı hem de daha maliyetli olacak. Krizin sonsuza kadar sürmeyeceğini biliyoruz. Ben kendi iş yaşamımda 6 kriz yaşadım. Bu anlamda kendi kuşağımızı bahtsız bir kuşak olarak niteliyorum”