Uzakdoğu’dan kanserojen ürün getiren şirketleri açıklayın

Güncelleme Tarihi:

Uzakdoğu’dan kanserojen ürün getiren şirketleri açıklayın
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 05, 2010 00:00

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın denetimleri sonunda kanserojen azo-boyar (renklendirici) maddeler kullanılmış 77 ürünün toplatılması kararı büyük tartışmalara neden oldu. Çoğu tekstil ve hazır giyim sektöründeki şirketleri temsil eden sivil toplum kuruluşları, “Çin ve Tayvan’dan kanserojen boya içeren ürün ithal eden şirketler açıklansın” çağrısı yaptı. Bu konuda daha önce İHKİB’e yetki verilmişti.

Haberin Devamı

SANAYİ ve Ticaret Bakanlığı’nın piyasa denetimleri sonucu kanserojen özellik taşıyan azo-boyar (renklendirici) maddeler kullanılmış 77 ürünün toplatılmasına karar vermesi bu konudaki tartışmaları alevlendirdi. Söz konusu ürünlerin daha çok giyim alanında bulunması ve ürünlerin hangi firmalara ait olduğunun açıklanmaması sivil toplum kuruluşlarının (STK) ve tüketici derneklerinin tepkisine neden oldu. STK’lar ithalatçı firmaların isminin açıklanmasını isterken, gözler bakanlığa çevrildi. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, “Bu ürünlerin neler olduğunu açıklamak, toplatmaktan daha etkili olabilir. Toplatma kararı çıkmadan önce satın alan vatandaşlar, ne satın aldıklarını bilsinler ki o malı kullanmayıp çöpe atsınlar. Ya da rafta görürlerse satın almasınlar. Tüketiciler ve satıcılar hangi malların zararlı olduğunu bize soruyor. Bunların mutlaka açıklanması lazım” dedi.
İTKİB’in ifşa yetkisi var
Uzakdoğu menşeli bazı tekstil, hazır giyim, konfeksiyon deri ürünlerinde yapılan testler sonucunda kanserojen etkili ‘azo boyar’ (renklendirici) maddesi tespit edilince, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) devreye girerek Sağlık Bakanlığı’ndan denetim yetkisi almıştı. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri’ne (İTKİB) verilen yetki, denetimi ithalat gerçekleşmeden numune alarak ya da ülkeye girmiş ürünü raftan alarak da yapılabiliyor. İTKİB’in sorunlu ürünleri toplatma, imha ettirme yetkisi olduğu gibi, ürünleri toplatıp imha etmeyen firmaları gazete ilanıyla ifşa etme yetkisi de var. İHKİB kuruluşu olan Ekoteks Tekstil Laboratuvarı test işini yaparken, bir daha İTKİB’den ithalat lisansı almadan ithalat yapamayacak. Şimdi STK’lar İTKİB’in söz konusu yetkilerini kullanarak, azo-boyarlı ürenleri toplatmasını, hatta ithalatçı firmaların isimlerinin açıklanmasını istiyor.
Açıklamakla tehdit edilsin
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Cem Negrin’in konuyla ilgili değerlendirmesi ise şöyle: “İthalatta her isteyen para kazanmak uğruna her türlü malı ithal ediyor. Bu mallar ülkeye girmeden uluslararası akredite güvenilirliği olan laboratuarlar tarafından denetlenerek, sağlığa zararlı azo boyar madde içerip içermediği ve bunun dışında nikel, ağır metal ve diğer zararlıların da kontrolleri mutlaka yapılmalı. Firmaların isimleri açıklanmamalı, bundan sonrakilerde açıklanacağı söylenerek sonraki ürünlerin daha dikkatli alınması sağlanmalı.”

Haberin Devamı

Sahte CE kullanan var kalitesizler temizlenir

Haberin Devamı

ÇOCUK Markaları Derneği (CBA) Başkanı Oktay Özdemir, piyasa denetim ve gözetim faaliyetleri sonucunda toplatılan 77 ürünün hangi markalara ait olduğunun açıklanması gerektiğini belirtti. Bakanlık tarafından yapılacak açıklama ile hem tüketicinin bilinçleneceğini hem de bunun üreticiler için caydırıcı bir yöntem olacağını söyleyen Özdemir şöyle konuştu: “Bu markaların açıklanması hem kaliteli üretim yapan firmaları etkilemeyecek hem de Çin malı tehlikesine karşı bir bilinçlendirme başlatacaktır. Tekstil ve oyuncak sektöründe birçok firman ürünlerini Çin’den ithal ederek sahte CE belgeleriyle piyasaya sunuyor. Bu tehlike gözardı edilmemeli.
Bakanlık tarafından yapılacak denetimlerle kontrol altına alınmalı.”

Haberin Devamı

Babaanne, anne ve tüketici olarak ürünlere güvenmiyorum

HEY Tekstil’in sahibi ve TGSD eski Başkanı Aynur Bektaş, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün açıklamaları karşısında dehşete düştüğünü belirterek, “Bir babaanne, bir anne ve bir tüketici olarak Türkiye’de bazı ithal ürünleri almaya korkuyorum. Ne kendime ne çocuklarıma ne de torunlarıma bu ürünleri giydiremem” dedi. Türkiye’nin hazır giyim alanında en büyük ihracatçı firmalarından biri olduklarının altını çizen Bektaş şöyle devam etti: “Biz ihracat yapabilmek için 40 bin tane teste, kritere tabii tutuluyoruz. Bundan şikayetçi değilim. Neden? Çünkü işin ucunda insan sağlığı var. Biz ihracat yapacağız diye anamızı ağlatıyorlar. Türkiye’ye gelen ürünlerde de aynı şekilde denetimler olmalı. Biz de bunu hak ediyoruz. Ben alışveriş yaparken korkuyorum. Bütün firmaların töhmet altında kalmaması için bu ürünlerin hangi firmalara ait olduğu açıklanmalı.”

Haberin Devamı

Global dev firmalar bile dikkat etmiyor

TGSD Başkanı Cem Negrin, devletin bu konuda caydırıcı bir sistem getirmesinin ve tespit edilen mallarin imha edilmesinin etkin sonuç alınmasını sağlayacağını belirterek “Maalesef bazı büyük dünya markaları bile buna çok dikkat etmiyor. Tüketicilerin ithal mamüllerde bu tür tehlikeleri gözle görerek anlaması mümkün değil. Bu tür caydırıcı önlemler alınıncaya kadar, kontrol altında bulunan ve ucuz boya kullanılmayan yerli malları almalarını öneriyorum” dedi.

691 ürün daha tehlike saçıyor

ATO, tehlike saçan ithal ürün sayısının 77 ile sınırlı olmadığını, bunların dışında 691 ürünün daha tehlike saçmaya devam ettiğini açıkladı. ATO Başkanı Sinan Aygün, 2005’de AB’ye uyum kapsamında 768 üründe TSE denetiminin kaldırıldığını belirterek, 1 Ocak 2006’dan buyana oyuncaktan şırıngaya, biberondan yemek tabağına kadar pek çok sağlıksız ürünün Türkiye’ye girdiğini ve vatandaşlar tarafından kullanıldığını vurguladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!