Güncelleme Tarihi:
Bu yıl Kırmızı Uygulamada Ustalık yarışması büyük ödülü olan Kıpkırmızı, Garanti Bankası için Autonomy Film’in hazırladığı projenin oldu. Autonomy Film Kurucu Ortağı Berent Baytekin çalışmanın hikayesini şöyle anlattı: “Prodüksiyon şirketi olarak Kırmızı ile biz bu sene tanıştık. Elimize doğan ve 4 yıl boyunca büyüttüğümüz, geçmiş yıllarda hem Komputer’in hem de Garanti Bankası’nın sayısız ödül aldığı ‘Deneysel Bankacılık’ projesinin final bölümüyle belki bir ödül de biz alabiliriz diyerek katılmak istedik. Ne mutlu bize ki, bu kategorinin (En İyi Dijital Film Prodüksiyonu) birinci yılında ofisimize hem Kırmızı hem de Kıpkırmızı ödülleriyle döndük.”
Kırmızı ile sizin prodüksiyon şirketi olarak ilk tanışmanız nasıl ne zaman oldu? Böylesi bir yarışmanın sektöre katkısı konusunda ne düşünüyorsunuz? Kırmızı gibi bir yarışma neden olmalı?
Prodüksiyon şirketi olarak Kırmızı ile biz bu sene tanıştık. Bu yıl dijital film kategorisinde “uygulamada ustalık” ödülü verileceği, dolayısıyla prodüksiyon şirketlerinin de katılım gösterebileceği bilgisini aldık.
Biz de elimize doğan ve 4 yıl boyunca büyüttüğümüz, geçmiş yıllarda hem Komputer’in hem de Garanti Bankası’nın sayısız ödül aldığı “ Deneysel Bankacılık “ projesinin final bölümüyle belki bir ödül de biz alabiliriz diyerek katılmak istedik. Ne mutlu bize ki, bu kategorinin birinci yılında ofisimize hem Kırmızı hem de Kıpkırmızı ödülleriyle döndük.
Yaratıcı insanlar alkışı, ödülü sever, bununla beslenir. Bu tip yarışmalar emeklerin, yeteneğin, zekanın, yaratıcılığın kısacası bu işte başarının ölçülebilmesini sağlar. Her yarışma, kazanılsın ya da kaybedilsin, yarışanların tamamına çok önemli deneyimler kazandırır. Kırmızı 15 yıldır sürüyorsa ve bu denli büyük katılım sağlanıyorsa bu deneyim hakkını veriyor demektir.
Kırmızı Uygulamada Ustalık yarışmasına bu sene prodüksiyon şirketlerinin de başvurabileceği yeni kategoriler eklendi, siz bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Prodüksiyon şirketlerinin de bu yarışmaya katılması, bir katkı sağlayıcı olarak ödüllendirilmesi çok değerli ancak bu konuda sektör olarak yolun biraz başındayız. Prodüksiyon şirketleri ödül almaya pek alışık değildir. Bunun temel nedeni çeşitli yarışmalarda “uygulamada ustalık” kategorisinin ne anlama geldiğinin halen belirlenememiş olmasıdır.
Tüm yarışmalarda “en iyi fotoğraf”, “en iyi reklam müziği”, “en iyi prodüksiyon”, “en iyi görüntü yönetmenliği”, “en iyi cast” gibi kategorilere reklam ajanslarından katılım oluyor. Bu sene de bunun örneklerini bolca gördük.
En iyi film prodüksiyon ödülünün prodüksiyon şirketine, en iyi müziğin müzisyene, en iyi reklam fotoğrafının da fotoğraf prodüksiyon şirketine verilmesi hem katılımı daha da arttıracak ve hem de reklam prodüksiyonu kalitesinin yükselmesine katkı sağlayacaktır. Tüm katkı verenlerin ödüllendirilmesi sektörün motivasyonu ve güçlenmesi açısından çok önemli.
Türk reklamcılığındaki değişimler nelerdir? Sektörün geleceğine ilişkin görüş ve beklentilerinizi paylaşabilir misiniz?
Bir reklam filmi yapımcısı olarak sektörün geleceğiyle ilgili yorum yapmam doğru olmaz ancak son dönemde Türk reklamcılığındaki değişimler ve beklentilerim hakkında bir yapımcı bakış açısından gözlemlerimi paylaşabilirim.
Reklamın sosyal değişim açısından güçlü bir araç olduğu tartışılmaz. Sosyal sorumluluk konusu iş dünyasının merkezine yerleşmiş durumda. Tüketicinin bir markadan beklentisi artık ürünle sınırlı değil.
Markaların son dönemde sosyal sorumluluk projelerine, hem tarihimiz açısından önemli olan günleri , hem de uluslararası özel günleri hatırlatacak projelere herhangi bir ürün pazarlamaya çalışır bir görüntü vermeden destek vermeleri çok önemli. Bizler de bu tip projelerde yer almaktan büyük haz duyuyoruz.
Bu tip kampanyalar bir çok markanın sosyal medya aracılığıyla marka iletişimi açısından çok hızlı karşılık bulmasını, reklam ajanslarının da en çok ses getirecek projeyi üretmekle ilgili kreatif bir yarışa girmelerini sağlıyor. Dolayısıyla her yıl bu yönde daha fazla ve daha yaratıcı filmler üretiliyor. Bunun yansımalarını Kırmızı Ödülleri yarışma sürecinde de gördük. Uluslararası yarışmalarda da bu tip kampanyaların ne kadar önem kazandığını biliyoruz.
Ne yazık ki halen bu tip projelere ayrılan bütçe ve zaman, ürün odaklı projelere kıyasla oldukça düşük. Önümüzdeki dönemde bu tip projeler daha da artacaktır, yarış daha da kızışacaktır.
Reklamverenlerin söz konusu işlere daha fazla zaman ve bütçe ayırmaları gerektiğine inanıyorum. En azından benim beklentim böyle.