Güncelleme Tarihi:
UNILEVER Türkiye CEO’su, Asya, Afrika, Orta ve Doğu Avrupa Başkan Yardımcısı İzzet Karaca, Unilever’in yıllık yatırım miktarlarının 100 milyon Euro olduğunu belirterek, yeni yatırımların da sinyallerini verdi. Yatırım konusunda 5 yıllık master planlar yaptıklarını ve bu planlar çerçevesinde daha büyük çaplı yatırımlara gidebileceklerinin altını çizen İzzet Karaca, Anadolu’daki şehirleri araştırdıklarını açıkladı. Karaca, “Fabrikalarımızın daha büyütülmesi veya yeni fabrikaların kurulması gibi olabilir. Yeni fabrikalarımızı büyüteceğiz veya başka şehirlerde yeni yatırımlara gideceğiz. Yer konusunda muhtelif opsiyonlar var. 4-5 şehre bakıyoruz. ‘Gidelim Anadolu’nun göbeğine, burada ne olur’ diye de düşünüyoruz. Bu çerçevede Anadolu’ya da bakıyoruz” diye konuştu.
Büyüme mıknatıs gibi çekiyor
Krizin bir miktar uluslararası şirketlerin kendi stratejilerini gözden geçirmesine neden olduğuna dikkati çeken İzzet Karaca, artık uluslararası şirketlerin Avrupa ve Amerika’da eskisi kadar büyüyemediklerini, dolayısıyla gözlerini daha çok gelişmekte olan ülkelere doğru çevirdiklerini belirtti. 2010 yılı ele alındığında ilk 6 ayda en çok büyüyen ülkenin Çin ile beraber Türkiye olduğuna değinen Karaca, şunları söyledi: “Bu, mıknatıs gibi birçok uluslararası şirketin ilgisini çekmeye başladı. Bizim içinde bulunduğumuz kategorilerde rakipler mevcut kategorilerde daha agresif oldular. Girmedikleri kategorilere de girmeye başladılar. Bu, rekabeti bir miktar artırdı ve fiyatları etkiledi. Çok daha rekabetçi fiyatlar var. Biz toplam portföyümüzü yönetip hedeflerimizi tutma yolunda ilerliyoruz.”
Her yıl iki küçük şirketi destekleme kararı aldıklarını ifade eden Karaca, bu şekilde dış ticaret açığının kapatılmasına katkılarının olduğunu belirtti. Karaca, bu konuda şunları anlattı: “Algida dolaplarını ithal ediyorduk. Şimdi biz burada bir sanayiciyi geliştirdik ve Unilever’in global tedariğine sunduk. Bu sene kimya sektörüne girdik. Akkim ile çalışıyoruz. Onlarla birlikte ana hammaddelerimizden birini başarıyla yerleştirdik. Daha önce gıdayı zaten büyük ölçüde bitirdik. Kimya yatırımlarında Akkim ile güzel bir başlangıç yaptık. Bunu petrol kökenli hammaddelerle yaymak istiyoruz. Her sene iki şirketi bu şekilde Unilever dünyasına açmak istiyoruz.”
İran’da ambargoya dikkat ediyoruz
İZZET Karaca, kendilerine bağlanan İran’ın Türkiye’ye çok benzediğini, 20 yıl öncesi Türkiye’nin marketleşmesinin İran’da başladığını, pazar dinamiklerinde tüketici eğilimlerinin Türklere benzediğini söyledi. Karaca, İran pazarı hakkında şöyle konuştu: “İran’da Türkiye’ye göre kozmetik daha büyük. Kişisel bakım, Türkiye’de çok daha küçük. Çok potansiyel pazarlar. Tüketim rakamları tonaj olarak çok daha fazla olabiliyor. Fiyatlar çok aşağıda. Türkiye’den İran’a ihracat yapıyoruz. Gebze fabrikasından temizlik malzemeleri gönderiyoruz. Çayırova’daki çorba fabrikasında İran halkının damak tadına uygun çorba ürettiyoruz. Bunları ambargolara ve politik durumlara çok büyük hassasiyet göstererek yapıyoruz. Bazı kurallar var. Birleşmiş Milletler’in bazı kararları var. Ama o ortamda da çalışabiliyoruz. Bizim sektörümüz netice itibarıyla çorba, sabun gibi halkın günlük ihtiyaçları için yapılan şeyler. Dolayısıyla çok hassas olan sektörlerde değiliz. Bütün kurallara da uyuyoruz.”
Krizde dibe vurmadık, tempoya devam ettik
İZZET Karaca, Türk halkının krizde kaliteden vazgeçmediğini, krizin alt tabakaya yansımasının 2001 kadar olmadığını ve satın almanın devam edebildiğini kaydetti. Unilever’de kriz nedeniyle çok büyük değişiklik olmadığının da altını çizen Karaca, “Dibe vurmadık. Normal tempomuza devam ettik. Marka yatırımlarımızı artırdık. Türkiye’nin en büyük reklam vereniyiz. Artık durağan planlar da yapmıyoruz” diye konuştu.
Merdivenaltı ürünlere ilgi olmadı
YENİ ürünlerde fiyat noktaları olmasına özen gösterdiklerini, ortada ve daha alt seviyelerde ürünler geliştirerek “her keseye” yaklaşımıyla krizi atlattıklarını dile getiren
İzzet Karaca, “Önceki krizlerde merdiven altı üretim, açık pazarlar çok büyümüştü. Tüketicilerimiz bu noktada ders aldı. O tür mallara 2009 yılında hiçbir şekilde ilgi gösterilmedi. Bizim de biraz uygun fiyat politikamızla büyümeyi devam ettirdik” dedi.