Güncelleme Tarihi:
ALMANYA'nın Frankfurt kentinde yarın akşam sona erecek olan ev tekstili ürünleri Fuarı'na "Heimtextil" katılan Türk firmaları yoğun ilgi görüyor. Türk işadamları, pazarın en güçlüsü Türkiye olmasına rağmen, Çin ve Hindistan'ın küçümsenmemesi gerektiğine işaret ettiler.
Türkiye Ev Tekstil Ürünleri Derneği Başkanı Yılmaz Ulusoy, piyasa ve sektörde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen Türk tekstilcilerin ihracat paylarını koruduklarını belirterek, "Ancak birçok işadamımız bunu sıfır kar payı ile gerçekleştirebildi. Devlet ve işadamlarımız gerekli tedbirleri almadıkları taktirde Türkiye yıllar önce sektörün liderler safında aldığı yeri kaybedebilir" uyarısında bulundu.
Türkiye'de dört milyon üzerinde insanın tekstil sektöründen ekmek yediğini, tekstil alanında Türkiye'nin 30 milyar Euro'luk ihracat yaptığını hatırlatan Ulusoy, "Bu Türkiye'nin genel ihracatının yüzde 32'si. Tekstil sektörü Türkiye çok önemli bir sektör. Her şeyi devletten beklemek olmaz. Ancak devlet tarafından alınması gereken acil önlemler var. Geçmişte fuara katılanlara 50 bin dolar destek veren devlet, bu desteği 15 bin dolara düşürdü. Maliyetler üç kat artarken, destek üç kat azaldı. Türkiye'de sektör ciddi bir dönüm noktasındadır. Enerji pahalı, işçi maliyetleri yüksek. Bugün işçiye dört veriyorsanız, bunun işadamına maliyeti bu rakamın üç katı. Bundan hem işadamı hemde çalışan kaybediyor. Vergiler, sigortalar düşürülmeli. İşçi daha fazla gelir elde edebilmeli, yatırımcı işadamı daha fazla yatırım yapabilmeli. Eskiden Türkiye'den beyin göçü olurdu. Şimdi böyle giderse yakında sermaye göçü olacak" diye konuştu.
Yılmaz Ulusoy, Türkiye'de özelleştirme ile Türkiye'ye yabancı sermayenin geldiğini, ancak yabancı işadamlarının sadece kar yapan sektöre yöneldiğini hatırlatarak şunları söyledi:
"Türk işadamı memleketine yatırım yapmak istiyor. Ancak enerji çok pahalı, işçi maliyetleri yüksek. Bu yüzden Türk işadamı yurt dışına yönelmeye başladı. Birçok ülke arsa veriyor, ucuza enerji veriyor ve 10 yıl vergiden muaf tutuyor. Haliyle işadamı oralara yönelmek zorunda kalıyor. Kısacası hem sermaye gidiyor, hemde Türkiye'de açılacak istihdam yurt dışına kaçıyor, Türkiye'de işsizlik artıyor. Bunlar göz önüne alınarak tedbirler alınmalı. Türkiye'nin Güney Doğusu'na yatırım yapan işadamımıza verilen destek, batısına yatırım yapana da sağlanmalı. Bu memleket bizim memleketimiz. Böyle giderse kaybederiz. Çin bizi yutar. Derhal markalaşma yolunda da adımlar atmalıyız. Felaket tellaliği yapmıyorum, sadece gerekli uyarılarda bulunuyorum. Bakın geçen yıl fuara 234 Türk firması katıldı. Bu sayı bu yıl 213'e düştü. İşadamlarımız ve devlet yetkilileri bir araya gelerek tekstil mastır programı hazırlamalı" dedi.
İŞ ADAMINA ELEŞTİRİ
Ulusoy, işadamlarının da büyük hata yaptığını, kısa dönemde kar elde edebilmek için haksız rekabet yaratarak kendi kuyusunu kazdığını da hatırlattı. Ulusoy, "İhtiyaç 10 iken 20 üretiliyor. Dolayısıyla fiyatlar düşüyor. On tane üreterek piyasaya sürerek elde edeceğiniz karı 20 adet ürettiğinizden elde edemiyorsunuz. Bundan hem iş adamı, hemde çalışan kaybettiği gibi, memleketimiz de kaybediyor. İş adamlarımız birbirini yok eden çalışmalardan uzak durmalı. Ortak çıkarlar çevresinde uzun vadeli düşünmeyi öğrenmeli" dedi.
MARKALAŞMA ÇABASI
Türkiye'de tekstil ürünleri üreten çok sayıda firmanın markalaşma çabasında olduğu dikkat çekti.
Büyük holdingler başarılı markaları satın alarak pazardaki güçlerini artırma yolunu seçerken, Denizli şirketi olan Eke Şirketi de kendi içinde marka oluşturma çabası içinde. Eke şirketi sahibi Haluk Eke ihracatlarının büyük bir bölümünün fason üretimine dayalı olduğunu, ancak fason üretiminin ileriye dönük yeterli olmayacağının bilincinde çalıştıklarını belirterek şunları söyledi:
"Bünyemizde kendi tasarımımız olan ürünler yapmaya çalışıyoruz. Bu ürünlerimizi orta gelirin üzerinde kişilerin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak üretiyoruz. Beş yıl önce Hamam markasını çıkardık. Başarı grafiğimiz yükseliyor. Şimdi de Eke Home markası adı altında ürünlerimizi piyasaya çıkardık. Fuarda iki bölümde, iki markamızı sergiliyoruz. Bir yandan fason ile ayakta kalıyor, diğer yandan elde ettiğimiz kazanç ile marka yaratma çabasını sürdürüyoruz. İki rayda ilerlemeyi tercih ettik. Bunda başarılı da olduk" dedi.
AYDA ÜÇ MİLYON METRE
Boyteks firması satış müdürü Nebi Doğan altı yıllık bir firma olmalarına rağmen dünya çapında en büyük yatak kumaşı üreten firma durumuna geldiklerni söyledi. Nebi Doğan, “Kayseri'de 500 işçimiz ile ayda üç milyon metre yatak kumaşı üretiyoruz. Ürünlerimiz 30 ülkede alıcı buluyor. Üretimimizin yüzde 70'i ihraç oluyor. 2005 yılında 23 milyon dolar ihracat yaptık. Bu rakam 2006'da 25 milyon 380 bin dolara ulaştı. Talepten memnunuz” dedi. 30 çeşit kumaş ürettiklerini belirten Nebi Doğan, nem dengesin koruyan ve içerisinde sağlığa yararlı 18 çeşit amino asit barındıran kumaş geliştirdiklerini belirterek, “Bu kumaş sütten üretiliyor. Piyasaya 'Milky' markası ile sunduk, çok tuttu” dedi.
YÜZDE 95 İHRACAT
Uşak'ta polyester elyaf, iplik, battaniye, döşemelik kumaş ve peluş üreten Bozoğlu entegre şirketinin sorumlularından Mahmut Yamaner, özellikle 'Bozz' marka battaniyelerinin Avrupa pazarında çok tutulduğunu belirterek, üretimin yüzde 95'i ihraç oluyor. Geçen yılda ihracattan 28 milyon dolar gelir elde ettik. Uşak'taki fabrikamızda 350 çalışanımızla ayda 65 bin battaniye üretiyoruz. Battaniyemizin özelliği tamamen doğal eşyalardan üretilen iplikleden olması. Kalitemiz karşısında Çin dayanamıyor” dedi.
SORANI ÇOK
Boyteks standında çalışan Gönül Pınar, özellikle sütten üretilen kumaşın büyük ilgi topladığını söyledi.