Güncelleme Tarihi:
Sık seyahat ettim, türbülanslar yaşadım ve pek korkmadım ama… Bir yıl önce New York’tan havalanan uçağım daha 2-3 dakika geçmeden hızla irtifa kaybetti. Hepimiz uçağın düştüğünü sandık. İşte her şey onunla başladı. Kalkışlarda feci korkmaya başladım. Korkum, yolcuların kemerlerini çözebileceğini gösteren işarete kadar sürüyor. Sonra korkum ilerledi. Uçağa binmeden bir gün önce, uçağın kalkışını düşünüp ciddi anksiyete yaşamaya başladım. Karada yaşayan canlılar olarak, doğamıza aykırı ‘uçma’ eyleminden korkmamız çok normal.
Mayıs ayında Venedik’e giderken, uçakta havacılığın duayeni DHA’nın Genel Müdürü Uğur Cebeci ile karşılaştım. Uçak korkusu başladığını söylediğimde bana bir fırça kaydı ve korkum hemen geçti. Şaka bir yana, rahatlamamı sağlayan şeyler söyledi.
Anlatayım da korkusu olanlar faydalansın.
Uğur Cebeci hemen “Ne oldu parayı mı buldun, evlendin mi” diye sordu. Çünkü sonradan uçak korkusu başlayanların çok büyük kısmı, ya kariyerinde önemli bir ilerleme yaşamış veya bir anda büyük paraya kavuşmuş kişiler ya da evlenen, âşık olan ve çocuk sahibi olanlar. Bence mutluluk da uçak korkusunu artıran bir unsur. Yaşama ve kendine değer vermeyle fazlasıyla orantılı olduğunu düşünüyorum. Bir de kontrol manyaklarında uçak korkusu sık görülürmüş.
Cebeci, türbülans anında yolcuların çok korktuğunu ama bunun yersiz olduğunu söylüyor. “Uçakların bütün parçaları hareketlidir. Örneğin Airbus 340’ın kanatları 1.5 metre aşağıya, 5 metre yukarıya hareket edebilir. Türbülansta uçağın bir parçası kırılmaz. Bu yüzden uçak düşmez” diyor.
Dünyada 18 bin uçağın havada olduğunu öğreniyorum Cebeci’den. 2013 yılında 2 milyar yıl (koltuk) yolculuk yapılmış. Ve 2013’te sadece 10 uçak kazası meydana gelmiş. Bunların 5’i ölümlü ve sadece 3’ünde yolcuların tamamı hayatını yitirmiş.
Cebeci uçakların evlerden ve karayollarından daha güvenli olduğuna dikkat çekerek, “Ev kazalarının sayısı uçak kazalarının 8 bin katı. Trafik kazaları ise uçak kazalarının 10 bin katı” diyor.
Uçaklar neden düşer?
UÇUŞLARIN bu kadar güvenli olmasının nedeni ise hiçbir ülkenin veya havayolu şirketinin inisiyatifine bırakılmaması. 30-40 ayrı kuruluş uçakları denetliyor. Uluslararası denetim ve çapraz denetimler vardır. Uğur Cebeci, “Örneğin bir pilot inişte başka bir uçağa yakın geçti diyelim. Hemen anında bütün dünya bunu öğrenir” diyor.
Pilotların uzun, zorlu ve pahalı eğitimine, 6 ayda bir tekrarlanan eğitimlere, sağlık kontrollerine değiniyor. Uçaklarda hep 2 pilot olduğunu ve bunların asla aynı yemeği yemediğini anlatıyor. Okyanusötesi uçuşlarda ise 3 pilot bulunuyor kokpitte.
Ya uçak çok eski ise?
Uğur Cebeci, uçağın yaşlısı olmadığını, parçalarının belli uçuş süreleri olduğunu ve sürekli değiştiğini, her 3000 saat uçuştan sonra C Check denen ayrıntılı kontrollerden geçtiğini anlatıyor. Yani uçakların parçaları sürekli yenileniyor ve dolayısıyla hiç yaşlanmıyor. Eğer metal yorgunluğu varsa bu da C Check’lerde tespit ediliyor. Yaşlısı olmayan uçaklar çok nadiren hurdaya çıkıyormuş. 30 yıllık uçaklar olduğunu da öğreniyorum.
Peki bunca kontrole rağmen uçaklar neden düşüyor?
Uğur Cebeci son 15 yılda meydana gelen uçak kazalarının yüzde 99 pilotaj hatasından kaynaklandığını söylüyor. Cebeci’den öğrendiklerim şöyle:
- Pilotun aşırı özgüveni rahatlığa neden olabiliyor.
- Maceracı pilot veya kokpit yönetimini iyi beceremeyen pilot kazaya yol açabiliyor.
- Uçakları kompütürler yönetiyor. Rota bilgisayara girilir. Her hava sahasında kontrol noktaları vardır ve mutlaka pilot kule ile konuşarak geçer buralardan. Eğer konuşmazsa bir problem vardır.
- Her sistemin yedeği vardır. 3 otopilot bulunur. İrtifayı ölçen altimetre de yedeklidir.
Düşen Amsterdam uçağını soruyorum, şu cevabı veriyor: “Oradaki pilotaj hatası. Altimetre arızalanıyor ama pilotlar kendi aralarında konuşmaya dalmış. Dikkat hatası var. Yoksa, yedek altimetreden yüksekliği kontrol etme imkanı var. Bu kazadan sonra THY disiplinini daha da artırdı. Korkmasın insanlar uçaklardan!”
Kadın pilotları duyunca endişelenen yolcuları hatırlatıyorum Cebeci “Bunun kadını erkeği yoktur. Kadınlar genel olarak pilot olmaya çok ilgi duymuyor. Ama bir kadın, pilot olmuşsa erkek meslektaşlarıyla aynı özelliklere ve yeteneğe sahiptir. Cinsiyetçi yaklaşmanın manası yok” diyor.
Malezya uçağına ne oldu?
SON olarak hakkında yüzlerce komplo teorisi olan kayıp Malezya uçağını soruyorum. Cebeci’nin tezi şu: “Malezya uçağı muhtemelen denizin dibinde. Ben o uçağın kargo bölümünde yangın çıktığını ve gazın kokpite sızdığını ve pilotların gaz maskesi takamadan bilincini kaybettiğini düşünüyorum. Yakıtı bitene kadar da otomatik pilotta uçtuğunu sanıyorum.”