Tüzmen: Verilmeyecek hesabım yoktur

Tüzmen, CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un gümrüklerdeki yolsuzluk olayları ile ilgili iddiaları üzerine yaptığı yazılı açıklamada, “dosyaları kapattığı” yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti.

Göreve geldiği günden beri gümrüklerde yolsuzluğun önüne geçmek için hem AKP hem de muhalefet partisi milletvekillerinden destek istediğini kaydeden Tüzmen, açıklamasında “Ancak ne yazık ki bu noktaya geldik. Benim verilmeyecek hesabım yoktur. Bütün olumsuz koşullara rağmen gümrüklerde yolsuzluğa karşı mücadele vermeye devam edeceğim” ifadesine yer verdi.

Soruşturma sırasında, olayları bütün boyutlarıyla incelemesi için kendi onayıyla müfettişlerin yurt dışında araştırma yapmalarının sağlandığına işaret eden Tüzmen, bitirilen soruşturma raporlarının adli mercilere intikal ettirildiğini kaydetti.

Kemal Anadol'un da soruşturma sonuçlarının Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına gönderildiğini belirttiğini hatırlatan Bakan Tüzmen, “buna rağmen kendisini dosyaları kapatmakla suçlamasının anlaşılır bir durum olmadığına” işaret etti.
Gümrüklerin “yol geçen hanına” dönmemesi için çaba gösterdiğini, gümrüklerde insan faktörünün en aza indirilmesi, gümrük sahasında para kullanımını ortadan kaldırmak için elektronik gümrük projesi yürüttüklerini, kapılardan kaçak mal girişini önleyecek elektronik sistemler kurduklarını anlatan Tüzmen, bu çalışmalar sonucunda Cumhuriyet tarihinin en fazla kaçak malının yakalandığını hatırlattı.

“SAHTE İHBAR MEKTUBU YAZMAYI İŞ EDİNENLER VAR”

Soruşturmayı yürüten müfettişler Yücel Karadiş ve Yakup Sefer'in görevlerinin başında olduğunu ve haklarında herhangi bir soruşturma açılmadığını da belirten Tüzmen, açıklamasında şöyle devam etti:

“Bir kurumda üst düzey yöneticilerle ilgili olarak sahte imzalarla yapılan maddi temeli olmayan her ihbarı değerlendirecek olursak, o kurumların yönetilmesi mümkün değildir. Kurumlardaki bazı iç çatışmalar nedeniyle bazı kişiler kurum yöneticileriyle ilgili sahte ihbar mektubu yazmayı ne yazık ki kendilerine iş edinmişlerdir. Benzeri olaylar her kurumda görülebilir. Sahte mektuplarla yapılan ihbarlar üzerine üst düzey yöneticiler hakkında soruşturma açtırma çabası içine giren kişiler, daha sonra soruşturma sürerken görevde tutulur mu kampanyasını yürütmektedir. Bu yolla kurumlar işlemez hale getirilmekte ve yasa dışı işlem yapan kişilerin ekmeğini yağ sürülmektedir.

Sayın Anadol, sahte bir ihbar mektubu ile şahsıma yöneltilen iftiraları gerekçe göstererek istifa etmemi istemektedir. Bu iş bu kadar basit midir? bu yöntemle ülke yönetmek mümkün müdür? Eğer iktidarda olsalardı, Sayın Anadol da bakan olsay dı, böyle basit bir düzmece ihbar mektubu karşısında ne yapardı acaba?”