Güncelleme Tarihi:
Çin'in başkenti Pekin ve Sincan-Uygur Özerk Bölgesi'ndeki temaslarını değerlendiren Tüzmen, Türkiye'nin Çin'e olan ihracatının 2002 yılında 256 milyon dolar iken ilk kez geçen yıl 1 milyar doları geçtiğini belirterek, bu yıl için ise 1,7 milyar doları aşmasını beklediklerini söyledi.
Çin'e Türkiye'nin, krom cevheri, mermer ve traverten, bakır cevheri ve konsantreleri gibi yarı mamul ithalatının yanı sıra otomobil parçaları, hatta tekstil ürünleri dahi sattığını anlatan Tüzmen, Çin'den de özellikle bilgi işlem makineleri, hücresel ağlar için veya diğer kablosuz ağlar için telefonlar ithal edildiğini kaydetti.
Bütün dünyanın Çin ile dış ticaret açığı olduğunu belirten Tüzmen, Çin'in geçen yıl 1,3 trilyon dolar ihracatı olduğunu, 1 trilyon dolar ithalat yaptığını, 1,5 trilyon dolar ise rezervi olduğunu anlattı. Bu sayede para birimleri yuanın değerini düşük tutmayı başardıklarını ifade eden Tüzmen, “Bütün dünyanın eleştirisini alıyorlar, para birimlerinin değerini düşük tutarak dünya pazarlarında paylarını artırıyorlar” dedi.
“ZAMAN BİZİ HAKLI ÇIKARDI”
Tüzmen, bir soru üzerine, geçmişte komşu ve çevre ülkelerle ticaretimizi artıralım önerisi getirdiklerinde “onlar düşük gelirli ülkeler” diye eleştiri aldıklarını, zamanın kendilerini haklı çıkardığını, bugüne kadar da hep böyle olduğunu, ancak bugün komşu ve çevre ülkelerle ticaretin hükümet programı içinde yer aldığını söyledi.
Bu coğrafyada çok sayıda ticaret anlaşması yaptıklarını, becerilerini geliştirdiklerini anlatan Tüzmen, “Bazı ülkelerle sorunları sizler duymadan çözüyoruz. Aynı bilgi eşiğinde olmayanlar olabilir. Biz çalışmalarımızı kesintisiz devam ettireceğiz” dedi.
Bakan Tüzmen, bir gazetecinin, “Reel sektörün, girdi maliyetlerinin yüksekliği, istihdam yükü ve TL'nin aşırı değerliliği sorunlarına teşvik paketiyle yanıt verebildiniz mi?” sorusuna karşılık, faizle ve kurla ilgili görüşlerinin kamuoyunca bilindiğini söyledi.
Kurun ciddi bir dış ticaret politikası aracı olduğunu ifade eden Tüzmen, “Görüşümüzde değişiklik yok, zaman hep haklı çıkarıyor. Bazı konularda haklı çıkmak bizi mutlu ediyor diyemem” diye konuştu.
Hiçbir ihracatçının, zorlanmadıkça ithalatçı olmayı istemeyeceğini belirten Tüzmen, kurulduğu günden bu yana Türkiye'nin ithalatçı sayısının ihracatçısından fazla olduğunu, ithalata dayalı büyüyen bir ülke olduğunu söyledi.
“GÜNEŞ ENERJİSİ ALANINDA YATIRIM YAPMAK İSTİYORLAR”
Tüzmen, Çin'deki temasları sırasında, Türkiye'de özellikle güneş enerjisi konusunda yatırım yapmak isteyen, alanında Çin'in en büyük, dünyanın ise 2. büyük firması TBEA yetkilileriyle bir araya geldiklerini belirtti.
Şirket yetkililerini, inceleme yapmaları için Türkiye'ye davet ettiğini kaydeden Tüzmen, şirketin sadece güneş enerjisi değil, diğer yenilenebilir enerji kaynakları yatırımı için de Türkiye ile işbirliği yapmak istediğini söyledi. Tüzmen, ayrıca 365 günün 300'ünde havanın güneşli olduğu Mersin'in güneş enerjisi için oldukça elverişli olduğuna dikkati çekti.
TBEA Genel Müdürü Li Jianhua da görüşmede, şirketin güneş enerjisi, trafo ve elektrik iletim hatları üretimi yaptığını, cirosunun 2,5 milyar dolar olduğunu belirterek, Çin'de 7-8 fabrikaları bulunduğunu anlattı. Li Jianhua, şirketin çevreye duyarlı, bütün enerjiyi doğadan kullanan bir teknolojiyi esas aldığını belirtti.
Tüzmen, Li Jianhua ile görüşmesinin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Çin Halk Cumhuriyeti'nin İngilizce kısaltması olan PRC (People's Republic of China) ile şirket sloganının baş harflerinin aynı olduğuna işaret ederek, “Şirketin sloganı Proven 3. Generation, Reliable, Relevant and Cost Competitive (Kanıtlanmış 3.Jenerasyon, Güvenilir, Uygun ve Düşük Maliyetli). Ben de şirkete, kısaltması yine PRC olan 'Public Relations of China (Çin'in halkla ilişkileri)' sloganını önerdim. Türk yatırımcıların Çin'i, burayı daha fazla tanımaya ihtiyacı var” dedi.