TÜSİAD’ın en acı toplantısı

“Abdullah Lokantası’nda kurucularla birlikte son bir toplantı yaptık. Ayrılırken Vehbi Bey koluma girdi ve bana ‘Desene bugün fikir üreten bir fabrika kurmaya karar verdik, dedi...”

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 1971 yılındaki kuruluş öyküsünü bu şekilde anlatan Feyyaz Berker’in söz ettiği bu son toplantıdaki kurucular Nejat Eczacıbaşı, Sakıp Sabancı, Selçuk Yaşar, İbrahim Bodur, Osman Boyner ve Vehbi Koç’tu.

Ekonomik olaylara ilişkin önerilerde bulunmak amacıyla kurulan ve adı uzun yıllar “Patronlar Kulubü” olarak anılan TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı’nı, kurulduğu 1971 yılından 1979’a kadar Vehbi Koç yaptı... Ardından Rahmi Koç, 1986’dan sonra, önce İstişare Konseyi’nin başkan yardımcılığını, ardından da başkanlığını üstlendi. TÜSİAD’ın 2005 ile 2010 yılları arasındaki Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç’tu...
Ali Koç ise TÜSİAD’da halen başkan yardımcısı...
Yani Koç Ailesi, TÜSİAD için özel bir anlam taşıyor.
İşte bu nedenle ilk kez genel kurulunu şubat ayına alan TÜSİAD’ın 11’inde yapılacak toplantısı en zor toplantılardan biri olacak.
Hayata çok erken veda eden ve bugün toprağa verilecek olan Mustafa Koç ilk kez toplantıda yer alamayacak. 

GENEL KURUL ŞUBATTA

Bu arada TÜSİAD’ın genel kurulu, kurulduğu tarihten beri her yıl ocak ayında gerçekleşirdi. Bu yıl şubat ayına ertelendi. Merak ettim, sordum... Bundan sonra genel kurul artık hep şubat ayında olacak. Bu yılki tarih 11 Şubat.
Konuk katılımcı ise Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek. TÜSİAD üyelerinden gelen talep üzerine genel kurulun bu tarihe sarkmasının nedeni, hem sömestr tatili, hem de Davos’taki toplantılar.
TÜSİAD üyeleri, yıllardır Davos’un sıkı takipçileri arasında yer alır. Geçen yıl yapılan genel kurulda bu sıkıntı net yaşanmıştı. Birçok üye, hatta başkan yardımcılarından bazı isimler Davos’u seçtiği için, genel kurul toplantısında hazır bulunamamıştı.
Bu düzenleme ile artık birçok işadamı Davos’un ardından aileleriyle Avrupa’da sömestr tatiline devam edecek. Rahmetli Mustafa Koç’un planı da buydu.
Allah ailesine sabır versin!

Biden’ın gizli yemeği!

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Türkiye’ye geldi ve ilginç açıklamalarıyla bir anda gündem yarattı. Bir işadamından Biden’ın cumartesi günü o kadar koşuşturma arasında bir ara gözlerden yok olduğunu ve genç bir kadınla küçük bir akşam yemeği kaçamağı yaptığını öğrendim.
Mekanın Ulus’taki Sunset olduğu bilgisini alınca yeme-içme sektörünün en eski ve tecrübeli yatırımcılarından Barış Tansever’i aradım. Aldığım istihbarat doğruymuş. Joe Biden gerçekten genç bir kadınla baş başa yemek yemiş. Ancak bu kadın, torunu Naomi’den başkası değilmiş!
Gizli servis bir hafta önceden yapmış yemek rezervasyonunu. Biden’ın özel ekibi bir hafta boyunca adeta restoranda yaşamış.  Tansever, “İlk araştırmaya geldiklerinde gizli servis kızımın Amerika’da Brown Üniversitesi’nde okumakta olduğunu, küçük kızımın da Brown’u bu sen kazandığını, gelecek sene gideceğini biliyordu. Hayli şaşırtıcıydı” dedi.

Biden, özellikle misafirlerin arasında yemek istemiş. Yanlarında bir Türk olmadan torun-dede baş başa yenen yemekte Joe Biden doğal ve kibar davranmış. Gelmeden Biden’in en çok sevdiği yemeğin makarna olduğunu öğrenmeleri üzerine restoranın şefi kendisine Sunset’in menüsündeki
Domatesli Linguine hazırlamış.
Torunu Avakodalı Tuna Tartar ile Karidesli Risotto’yu tercih etmiş. Yemek çikolatalı sufle ile sona ermiş.
Biden, bu restoranı tercih etmesinin sebebinin torunu olduğunu, onu da bir arkadaşının ‘Mutlaka git’ diyerek yönlendirdiğini söylemiş. Barış Tansever, Biden’ın kendilerine bir mektup bırakıp “Bu güzel manzarayı geçen tek şey, yemek ve muhteşem ev sahipliğiniz” dediğini belirtti. Tansever de Biden’a dünyaca ünlü sanatçımız Burhan Doğançay’ın yaptığı Doğançay tabaklarından ‘Trojan Horse’ (Truva Atı) adlı eserini hediye etmiş. Biden, bunu Washington’daki ofisinde sergileyeceğini açıklamış.
Anlaşılan Türkiye’de politik gündemi hayli sert geçen Biden’in kendi özel gündemi bir o kadar sakinmiş.

Joe Biden, Sunset’in İtalyan Mutfak Direktörü Fabrice Canelle, Executive, Japon Şef Hiroki Takemura, Salon Müdürü Gazi Akyol ile hatıra fotoğrafı da çektirmiş.

Boyner Phoenix’le değişiyor

Boyner Grup, Türkiye’de mağazacılığın eskilerinden. Çarşı mağazalarıyla başladı, Beymen, Boyner, Yeni Karamürsel Mağazaları gibi markalarla, farklı konseptlerde ilerliyor. Boyner, 2015 yılında bir değişim süreci başlattı. Önce Boyner Mağazacılık’ın logosunu değiştirdi. Yeni logonun anlamını da “modern, dinamik, canlı, sıcak, samimi, güvenilir” olarak açıkladı.
Boyner şimdi yeni bir mağazacılık anlayışı için de düğmeye bastı. Yakın zamanda iddialı bir projenin gündemde olduğunu duydum.
Bu değişimi Ümit Boyner’e sordum. Verdiği bilgilere göre durum şöyle:
-Kod adı ‘Phoenix’ olan projenin ilk mağazası Eylül 2016’da Akmerkez’de açılacak. Marka henüz tescil edilmediği için, proje şimdilik kod adıyla yürüyor...
-Uzun zamandır üzerinde çalışılan ‘department store’ markasının tasarımı yurt dışı ve yurt içinden 3 farklı mimari grup tarafından yapılıyor. Yeni mağaza, 4 katta, yaklaşık 7 bin metrekarede hizmet verecek.
-Markalar, “ulaşılabilir moda anlayışıyla” aynı ortamda sunulacak. Bu yeni mağazanın markalarından bazıları şunlar:�
Free People, Tods, Reiss, Lands End, Stella McCartney, The Kooples, Etro, All Saints, Hugo by Hugo Boss, New Balance, Citizens of Humanity, Vince Camuto, Kurt Geiger, Tory Burch, Alexander Wang, Nike, Rebecca Minkoff, Coach, Mansur Gavriel, Lauren by Ralph Lauren, Carharrt.
-Türk markalara baktığımızda, Beymen, Network, Beymen Club dışında, kadın kategorisinde Türk tasarımcılara ayrılmış özel bir alanda, dönüşümlü olarak 5 genç Türk tasarımcının koleksiyonları da sunulacak. Mağazaların içinde akıllı bekleme alanları, emzirme odaları gibi ilginç detaylar olacakmış...