Güncelleme Tarihi:
Derginin yeniden yayınlanmaya başlanması dolayısıyla TÜSİAD Yönetim Kurulu üyeleri, eski başkanları ve üyelerinin katılımıyla bir kokteyl düzenlendi.
TÜSİAD'ın kokteylinden fotoğraflar
Boyner, burada yaptığı konuşmada, derginin neredeyse TÜSİAD'ın tarihiyle özdeş bir yayın organı olduğunu, 1973'de ceket cebine sığacak boyutta yayına başlayan derginin, 1992'de büyük boy olarak yayınlanmaya devam ettiğini hatırlattı.
1992'de Görüş Dergisi'nin büyük formatta yayınlanmaya başlandığında dönemin yönetim kurulu başkanı olarak Bülent Eczacıbaşı'nın, TÜSİAD'ın ve derginin rotasını, “Ülkenin sorunlarına, ülke çıkarları perspektifinden yaklaşmak” olarak özetlenebilecek bir yaklaşımla çizdiğini anlatan Boyner, şöyle devam etti:
20 YIL ÖNCE ÇİZİLMİŞ ROTAYI KORUYACAĞIZ
Boyner, “Ama ne yazık ki demokratik standartlarımızda ve siyaset kültürümüzde köklü bir dönüşüm gerçekleştirmek üzere başlattığımız tartışmalarda aynı sonucu alamadık. Bazı mevzi ilerlemeler kaydedebildik ama siyasetin bütününü çağdaş, demokratik bir yapıya kavuşturacak değişimi sağlayamadık. Hatta kimi konularda tartışa tartışa başlangıç noktamızın gerilerine düştük, kavramların içine boşalttık” diye konuştu.
“PARLAMENTER SİSTEMİN İKİ TEMEL UNSURUNDA ZAFİYET”
Anayasa tartışmalarına da değinen Boyner, 1980 Anayasası'nın bu ülkeye dar geldiğini kabul etmeyenin bulunmadığını ifade etti. Ümit Boyner, şunları dile getirdi:
“Özellikle AB'ye uyum sürecinin etkisiyle bir çok maddesini değiştirdik de...Ancak bu Anayasa'nın antidemokratik ruhu olduğu gibi yerinde duruyor. Ne zaman Anayasa'da köklü bir değişiklik gerektiğini ortaya atsak, parlamento içi uzlaşmanın sağlanamadığından dem vuruluyor. Bize göre bu uzlaşmazlığın temelinde parlamenter sistemin iki temel unsurundaki zafiyet yatıyor. Demokratik standardı son derece tartışmalı bir siyasi partiler yasası, seçmen iradesinin Meclis'e yansımasını tesadüfe bırakan bir seçim yasası...
Görüş Dergisi bu sayısında demokratikleşme önerileri içinde sürekli yer almasına rağmen bir türlü Türkiye'nin, siyasetinin ve aslında liderlerin gündemine giremeyen bir konuyu detayları ile işliyor: Siyasi partiler ve seçim yasalarında reform...Çok basit ifade etmek istiyorum. Bugünkü siyasi partiler düzenlememiz lider odaklıdır. Lider ne derse onu yaparsanız, lider kimi seçerse onu komisyonlara koyarsınız, lider kimi seçerse onu aday gösterirsiniz. Lider sizi beğenmezse partiden uzaklaştırılırsınız. Liderin klanı vardır, liderin polit bürosu vardır. Böyle bir yapıyı savunursunuz. 'Bu seçmen kendi haline bırakılınca kimi seçeceği belli olmaz' dersiniz ve polit büroda uygun adayları tespit edersiniz. Parti içi demokrasi gerçekleşmez. Doğal olarak parlamento içi demokrasi tesadüfe kalır. Böyle bir yapıdan bir de hükümet çıkarırsınız ve lider ile arkadaşları, yürütme ve yasama erklerini birbirinin içine geçmiş bir şekilde bizim adımıza kullanır.”
“SEÇMENİN TANIMADIĞI, LİDERİN TANIDIĞI MİLLETVEKİLLERİMİZ OLDU”
Bu yapının neredeyse hatırlanabilecek geçmişten bu yana hep böyle geldiğini savunan Boyner, “Seçmenin tanımadığı ancak liderin çok yakından tanıdığı milletvekillerimiz oldu. Bunun bir iyi yanı oldu. Seçmen milletvekilini tanımadığı için peşinden koşamadı, hesap soramadı. Milletvekillerimiz de rahat rahat çalışma fırsatı bulabildi. Böyle bir yapı doğal olarak parlamento içi uzlaşmayı sınırlayan en önemli unsurlardan biri” dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Boyner, son 10 yılda kanunlaşan düzenleme taslaklarının yüzde 95'inin Bakanlar Kurulu tasarısı olarak gerçekleştiğini belirterek, yasama sürecinin sahibi milletvekillerinin teklifi ile kanunlaşan kanun taslaklarının oranının sadece yüzde 5 olduğunu vurguladı.
Seçim barajına da değinen Boyner, çağdaş demokrasilerde özellikle AB bölgesinde böyle bir baraj düzeyinin olmadığını ifade ederek, “Bizde niye yüzde 10 barajı var? Üstelik yüksek baraj uygulaması bir askeri müdahale ürünü de değil. Sivil iktidar döneminde yükseltilmiş Türkiye barajı” şeklinde konuştu.
Ümit Boyner, liderlerin istikrar sözcüğünden bahsettiklerini de dile getirerek, şunları kaydetti:
“Herhalde kafalarında oluşturdukları bir ideal seçmen tercihi şablonu var. Yüzde 3'lük, 5'lik, 8'lik tercihlerin kayda değer olmadığı kanaatindeler. Üstelik parlamentoda bulunmaları durumunda çatlak ses çıkartacaklarını, iç içe geçmiş yasama yürütme sarmalını bozacaklarını düşünüyorlar. Çağdaş demokrasilerde son derece meşru zemin bulmuş koalisyonların askeri müdahaleyi tetikleyeceği düşüncesine kadar uzanan, sağlıklı olmaktan çok uzak bazı görüşleri bile duymak mümkün.”
Bütün bu konuların Görüş Dergisi'nin bu sayısında ele alındığının altını çizen Boyner, “Her zamanki gibi, sesimiz çıktığı kadar çoğulcu parlamenter rejimin bir sivil toplum örgütüne tanıdığı haklar ve çizdiği sınırlar içinde sesimizi yükselterek doğru bildiklerimizi anlatmaya devam edeceğiz. Görüş Dergisi'nin de bu yolda etkili bir araç olacağını düşünüyoruz” dedi.
“8 NİSANDAKİ EKK TOPLANTISINA KATILACAĞIZ”
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, kokteyl sırasında gazetecilerin yarın iş dünyası temsilcilerinin işsizlik konusuna ilişkin gerçekleştirecekleri toplantıyla ilgili soruları üzerine, işsizliğin çok derin ve önemli bir konu olduğunu söyledi.
Türkiye'nin yarattığı istihdamla, içeride artık yapılaşmaya gitmiş işsizlik sorununu çözemediğini, bu nedenle bir çok farklı yöne bakmak gerektiğini ifade eden Boyner, Türkiye'nin her sene yüzde 5-6 büyümesi durumunda bile yaratacağı iş gücünün şu andaki toplam işsizliğe çare olmadığını kaydetti.
Boyner, bu nedenle aktif iş gücü politikalarından sosyal politikalarına kadar hem iş dünyası hem hükümetlerin bu konuda tedbirler alması ve programlar hazırlaması gerektiğini vurguladı.
Bu konunun yarın ki toplantıda konuşulacağını hatırlatan Boyner, ayrıca 8 Nisanda gerçekleştirilecek Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısına da katılacaklarını, ekonomiden sorumlu bütün bakanların da bulunacağı bu toplantıya daha net bir paket götürmek istediklerini ve bunun üzerinde çalıştıklarını bildirdi.
Kokteyle Mustafa Koç, Güler Sabancı, Bülent Eczacıbaşı, Halis Komili, Tuncay Özilhan, Cem Boyner, Ömer Dinçkök, Suzan Sabancı Dinçer, Ali Kibar, Haluk Dinçer, Erkut Yüceoğlu, Rona Yırcalı, Tayfun Beyazıt, Hamdi Akın, Aynur Bektaş'ın aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.