Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Ä°brahim KavrakoÄŸlu'nun yönetiminde Dr. Melike Balkır ve Dr. Süleyman Gedik tarafından hazırlanan rapor, uluslararası rekabet olgusuna makro açıdan yaklaÅŸarak rekabet stratejilerinin Türk sanayisine etkilerini içeriyor.Â
Raporun kamuoyuna sunumu nedeniyle düzenlenen toplantıda konuÅŸan KavrakoÄŸlu, sanayi üretimi ile milli gelir arasında önemli bir iliÅŸki olduÄŸuna dikkat çekerek, ''Türkiye'nin sanayiden vazgeçerek refah toplumunu yaratması henüz mümkün deÄŸil'' dedi.Â
KavrakoÄŸlu, Türkiye'nin gelecekte, 30-40 yıl içinde, sanayiden vazgeçerek kalkınmasının mümkün olmadığını kaydederek, ''Sanayi kar etmeyen bir sanayi. O yüzden Türkiye, bir sıçrama yapacaksa ürünlerinin mahiyetini deÄŸiÅŸtirmek zorunda. Türkiye'nin ucuz ürünlere dayalı olarak kalkınması mümkün deÄŸil'' diye konuÅŸtu.Â
Türkiye'de araÅŸtırma-geliÅŸtirme (ar-ge) yapılması gerektiÄŸini belirten KavrakoÄŸlu, bu konuda kamu yönetimine büyük sorumluluklar düştüğünü söyledi. KavrakoÄŸlu, Türkiye'nin bilinçli bir ÅŸekilde bilgi içerikli ürünleri üretmesi ve bilgi toplumuna geçmesi gerektiÄŸini ifade etti.Â
Kavrakoğlu, dış yatırımcıların Türkiye'ye gelmesiyle ihtiyaç duyulan sermaye girişinin sağlanmış olacağını belirterek, ''Bugün yaşadığımız krizler, sanayiyi, rekabeti 2. plana atmamız ve katma değerli ürünler yaratamamızdan kaynaklanıyor'' dedi.
Dr. Melike Balkır da, Türkiye'nin sanayi rekabetindeki sıralamasının her geçen yıl aÅŸağılara düştüğünü bildirdi.Â
RAPOR
Â
TÃœSÄ°AD'ın hazırladığı ''Yeni Rekabet Stratejileri ve Türk Sanayisi'' baÅŸlıklı raporda, geride bırakılan 10 yılın ekonomik performansının, beklentileri karşılamamanın da ötesinde, derin krizlerin yaÅŸandığı bir dönem olarak hatırlanacağı vurgulandı.Â
Türkiye'nin son dönemde içte ve dışta pek çok siyasi ve ekonomik sorun ile baÅŸ etmek zorunda kaldığı ifade edilen raporda, Türkiye'nin tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiÅŸi tamamlayamadan, dünya genelinde yaÅŸanan teknoloji devrimi ve küreselleÅŸme akımına da hazırlıksız yakalandığı belirtildi.Â
Raporda, ''Türkiye, bilgisayarlaÅŸma, iletiÅŸim, araÅŸtırma-geliÅŸtirme, nitelikli insan gücü, bilgi yoÄŸun ürün ve hizmet üretimi, eÄŸitim kurumlarının nitelik ve niceliÄŸi, geleceÄŸi hazırlamakla yükümlü kurumları ile bir bütün olarak deÄŸerlendirildiÄŸinde, dünya ortalamalarının altında kalmış durumdadır. Oysa ülkeler ve kuruluÅŸlar arasındaki mevcut rekabetin önümüzdeki yıllarda daha da keskinleÅŸeceÄŸi görülüyor'' denildi.Â
SanayileÅŸmek ve teknoloji devrimi içinde yer alabilmenin geniÅŸ çaplı bir dönüşümü gerektirdiÄŸi belirtilen raporda, ÅŸu görüşlere yer verildi:Â
''Her ne kadar lokomotif görevini üstlenmiş olsa da sanayi kesiminin tek başına büyük dönüşümün bütününü üstlenmesi mümkün görünmüyor. Ancak köklü bir sanayileşme atılımı ile gerçekleşebilecek bir sıçrama, tüm kesimlerin ortak ve kararlı çabasını gerekli kılıyor.
21. yüzyıl büyük tehditler içerdiği kadar önemli fırsatları da beraberinde getiriyor. Günümüzün ve geleceğin teknolojileri girişimciliğe ve genç bir nüfusa prim sağlıyor. Bu özelliklere sahip olan Türkiye elindeki kaynakları doğru yönlendirir, genç nüfusunun ve stratejik konumunun avantajlarını değerlendirmeyi başarabilirse ekonomik kalkınması ivme kazanabilir.''
ULUSLARARASI REKABET İÇİN OLMAZSA OLMAZ KOŞUL
Â
Bu dönüşümü gerçekleştirmek için sanayi kesiminin atması gereken ciddi adımlar olduğu kadar, kamu kesiminin de gündeme getirmesi gereken idari ve mali reformlar bulunduğu dile getirilen raporda, ''Serbest rekabete dayalı, hakkaniyetli ve fırsat eşitliği sağlayan ekonomik ve sosyal ortam, çağdaş dünyanın temel şartı olduğu kadar uluslararası rekabet için de olmazsa olmuz koşuldur'' denildi.
Raporda, bu koÅŸulun yerine getirilmesinin sadece sanayiyi ya da ekonomiyi deÄŸil, toplumun tümünü kapsayan bir hukuk devletinin tesis edilmesi ile mümkün olabileceÄŸi ifade edilerek, ÅŸunlar kaydedildi:Â
''Bu toplumsal yapılanma projesi, sadece kurumların ve bireylerin dönüşümü ile sınırlı kalmamalıdır. Sanayi ÅŸirketlerinin büyük çoÄŸunluÄŸu küresel rekabete hazırlıksızdır. Mevcut sektörler muhafaza edilseler de, ürettikleri ürün ve hizmetlere çok daha fazla katma deÄŸer ilave etmeleri gereÄŸi açıktır. Katma deÄŸer ilavesi ise ancak bilginin ürüne dönüşmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu amaç doÄŸrultusunda da yapılması gerekenler uzun bir liste oluÅŸturmaktadır.Â
Türkiye, bir taraftan eksikliklerinin giderirken, diğer taraftan geleceği kazanmasını sağlayacak köklü bir yeniden yapılanma projesini de gerçekleştirmek zorundadır. Birini yaparken diğerini ertelemesi, içinde yer almayı hayal ettiği ileri toplulukla arasındaki farkın dahada büyümesine yol açacaktır.''
Raporun sonuç bölümünde de, Türkiye'nin sanayileşmek zorunda olduğu ifade edilerek, ''Bu temel tercih yapılmış gibi görünüyorsa da, gerçekler sanayileşme ivmesinin kaybolduğunu, hatta kimi alanlarda gerilediğini göstermektedir. Sanayi toplumuna geçiş sadece sanayinin iradesi ile başarılamaz.
Toplumun eÄŸitim seviyesinin geliÅŸtirilmesi, sanayinin rahatça rekabet edebileceÄŸi pazar ekonomisinin hukuk düzeninin oluÅŸturulması, kamu yönetiminin güven verici bir istikrar ortamı yaratması da son derece önemlidir'' denildi.Â
Türk sanayisinin düşük performansının bağlı olduğu nedenlerin de açıklandığı raporda, şöyle denildi:
''Bugün gelinen noktada hastalık sadece sanayi, finans hatta ekonominin bütünü ile sınırlı deÄŸildir, vücudun tümünü sarmıştır. Kamu kaynakları hileli ihaleler, yapılmamış ihracatlar, geri dönüşsüz krediler, popülist harcamalar, gereksiz kadrolar gibi ısız suistimalle israf edilirken, yaygın bir ÅŸekilde içi boÅŸaltılan bankalar da bir diÄŸer kambur oluÅŸturmuÅŸtur.Â
  Â
Bizim devletçi pazar ekonomisi olarak adlandırdığımız yapıda devletin, gerek yolsuzluk ekonomisini sürdürmesi, gerekse her türlü ekonomik müdahalelerden arındırılamayan, rant dağıtımını ve paylaşımını sürekli gündemde tulan bir yaklaşım izlemek suretiyle Türkiye'nin rekabetçiliğini azaltması ve gelir seviyesinin düşük kalmasına yol açması söz konusudur.''
Raporda, Dünya Rekabet Yıllığı'na göre rekabetçilik sıralamasında 1997 yılında 35. sırada olan Türkiye, geçen yıl 44. sıraya geriledi. Küresel Rekabet Raporu'na göre de, Türkiye büyüme açısından rekabetçilik sıralamasında önceki yıl 39 olan sırasını geçen yıl 54'e düşürdü, genel rekabetçilik sıralamasında da, 33'e geriledi.  Â