Güncelleme Tarihi:
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) yılın ilk Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına, Başkan Ümit Boyner’in demokrasi ve kürtaj konusundaki sert mesajları damga vurdu. Boyner, konuşmasının içeriğinde, her zaman gündemin en ön sıralarına koydukları ekonomi yerine sadece demokrasi konusuna odaklandığını belirterek, “Kadın konusu geleceğimizle ilgili temel meselelerden biridir” dedi.
Kadına karşı ürkütücü üslup
Son zamanlarda kadının konumu, toplumsal hayatta layık görüldüğü yer ve kadın söz konusu olduğunda kullanılan dil ve üslubun en hafifinden ürkütücü olduğunu dile getiren Boyner şunları söyledi: “Anlaşılması zor bir duyarsızlıkla gündemde tartışılan kürtaj konusu, tecavüzün neredeyse doğal karşılandığını ihsas eden aşağılayıcı beyanlar yalnızca kadınları değil toplumun vicdan sahibi tüm kesimlerini rencide etmiştir, kırmıştır. Tüm araştırmalar kadınların iyi eğitimli olmadığı, iş gücüne katılmadığı ülkelerin küresel rekabette nal toplayacağına işaret ediyor. O zaman bu konuya değinmek de iş insanları olarak bizim görevimiz. Kadının ekonomik, sosyal ve siyasal alanlardaki yeri henüz arzu ettiğimiz noktada değil. Kadının toplum içindeki rolünü erkek ile aynı seviyeye taşıyamazsak, toplumumuzun gelişimi, refahımız, huzurumuz ve gelecek nesillerin mutluluğu tehlikeye girecektir. Ne toplumumuzu ne de herhangi başka bir toplumu tek kanatla uçurmak mümkün değildir. Mesele bu denli basittir.”
Eleştirmemiz gerekiyor
TÜSİAD’ın bu toplumsal sorumluluk bilinciyle demokratikleşme alanında önemli çalışmalar yaptığını belirten Ümit Boyner, 28 Şubat’tan hemen önce 20 Ocak 1997’deki çoğu tespitlerinin sonraki çalışmalarına temel oluşturduğunu belirtti. Boyner şunları anlattı: “Türkiye’de Demokrasi Perspektifleri adlı raporumuzu yayınladık. 28 Şubat döneminde de hem bu rapor üzerindeki tartışmaları sürdürdük, hem de AB bağlantılı olarak, dolayısıyla özgürlükler ve haklar konusunda, anayasa üzerinden eleştiriler, vurgular yaptık. O zaman da TÜSİAD yönetimine “sırası mı, size mi kaldı?” diye yüklenenler olurdu. O zamanki başkanımız da tüm bunlara şu sözlerle yanıt vermişti: ‘Biz değilsek kim? Şimdi değilse ne zaman?’ demişti. Aynen katılıyorum. Bizim misyonumuz budur. Varlık sebebimiz budur. Ülkeye yapacağımız hizmetin ölçüsü de budur. Sadece kendi adıma görüş dile getirmiyoruz. Vergi veren tüm iş dünyası adına, çalışanlar adına, düşünenler adına, protesto etmenin bedelini çok ağır ödeyen öğrencilerimiz ya da kıyafeti nedeniyle üniversiteye sokulmayan gençler adına, sansürlenen medya mensupları adına, ezilen ve şiddete maruz bırakılan kadınlar adına, iş güvenliği standartlarında geride kaldığımız için canını kaybeden işçilerimiz adına bunları yapmak zorundayız.”
Şeffaf bir ülke ekonomisi
Türkiye’nin önde gelen iş insanlarının örgütü olarak bazen ekonomi dışı konularda fazla görüş bildirdiklerinin düşünülebileceğini belirten Ümit Boyner şunları söyledi: “Böyle düşünenler var biliyoruz. Ama Türkiye konumundaki bir ülke öngörülebilir olduğu ölçüde, idari sistemi açık, adalet mekanizması güvenilir, karar alma süreçleri şeffaf, hukukun üstünlüğüne bağlı bir yönetim anlayışına sahip oldukça ve ancak o şartla dünya ekonomisinde mümtaz bir konuma gelebilir. Reform heyecanının egemen olduğu dönemde Türkiye’ye gelen doğrudan dış yatırım miktarındaki patlama bunun açık bir göstergesiydi.”
Bağış: İlanla hükümet yıkma dönemi sona erdi
BOYNER’in konuşmasının ardından kürsüye çıkan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise, Türkiye’nin son dönemde ekonomik performansıyla giderek daha da güçlenen bir ülke olduğunu belirterek, “Hiçbir zaman diklenmedik ama dik durduk. Güçlü bir ülke olarak geleceğe sağlam adımlarla ilerliyoruz” dedi. Böyle bir ülkenin, başkalarının kapısında el pençe divan duran siyasilere ihtiyacı olmadığını anlatan Bağış şunları söyledi: “Böyle bir Türkiye’nin kendi haklı olduğu konularda gündemini ortaya koyabilen ve müzakeresini en başarılı şekilde ortaya koyan siyasilere ihtiyacı var. Artık Türkiye darbelerle, muhtıralarla, gazete ilanlarıyla hükümetlerin yıkıldığı bir ülke değil. Haklı olmak yetmiyor, güçlü olmak gerekiyor. AB ile ilişkilerimizde kişi başı gelirimiz 3 bin dolar iken, kimse vize sorununu dinlemek istemiyordu. Ama şimdi kişi başı gelir 11 bin dolara yaklaşınca, hepsi birden vize kolaylaştırmadan sözü açıyor. Biz vize muafiyeti istiyoruz.”
NOTLAR
Genç üyeler dinlemeyi seçti en kısa YİK oldu
TÜSİAD’ın yılda iki kez düzenlediği YİK toplantısının basına kapalı olan bülümünün bu kez sadece 15 dakika sürmesi şaşırtıcı bulundu. Genelde ülke meselerine ilişkin TÜSİAD’ın tutumunun tartışıldığı toplantının basına kapalı bölümü 1 saatten fazla sürer ve çok sayıda üye söz alırdı.
Ancak bu kez sadece 3 üyenin, Sedat Aloğlu, Mehmet Şuhubi ve Cansen Başaran Symes’ın söz aldığı ve konuşmalarının da oldukça kısa sürdüğü belirtildi. Cansen Başaran Symes’in Türk Ticaret Kanunu ile ilgili son değişiklikleri anlattığı, Sedat Aloğlu’nun ise, Kürt meselesi konusunda Başkan Boyner’e katıldığını ancak özellikle Euro krizi konusunda dikkatli olunması gerektiği yönünde uyarıda bulunduğu kaydedildi.
Toplantının bu kadar kısa sürmesi, genç üyelerin sayısının giderek artmasına bağlandı. Genç üyelerin, konuşmaktan çok dinlemeyi tercih ettikleri ve ‘Başkan Boyner’in konuşması gerekli tüm mesajları kapsıyordu’ görüşüyle söz almadıkları kaydedildi.
TÜSİAD bu toplantıyı da geçen yıldan bu yana başlattığı ‘sıfır karbon izi’ yaklaşımıyla gerçekleştirdi. Üyelerin yaka kartları, toprağa gömülebilen, içinde tohum barındıran geri dönüşümlü kağıtlardan oluştu.