ANKA
Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2007 14:31
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) “Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri Bağlamında Uluslararası Göç Tartışmaları” raporuna göre, önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye’den AB ülkelerine göç etmesi beklenen Türk vatandaşlarının sayısı 400 bine ulaşıyor.
TÜSİAD’ın hazırladığı “Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri Bağlamında Uluslararası Göç Tartışmaları” konulu rapor, Ceylan Intercontinental Hotel’de düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.
“AB’YE GÖÇÜN MİKTARI VE NİTELİĞİ CİDDİ TARTIŞMALARA YOL AÇAR”TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB üyesi olamaması halinde Türkiye’den AB’ye akacak göç düzeyinin, Türkiye’nin AB üyesi olması halinde gerçekleşecek göçten çok daha yüksek çıktığını söyledi. Emeğin serbest dolaşımının sağlanması halinde, Türkiye’den AB ülkelerine yönelecek göçün miktarı ve niteliğinin ciddi tartışmalara neden olacağına dikkat çeken Yalçındağ, “Türkiye’nin AB üyeliği gerçekleşmese bile, halen AB ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin uyum sorunları, bu ülkelerin Türkiye’den olası göç dalgalarının gelecekte nasıl seyredeceği tartışmalarını da devam ettirecek” dedi.
“AB’NİN GÖÇMEN POLİTİKASI IRKÇILIĞI BESLİYOR”Bugün 227 milyon kişilik AB iş gücü piyasasının hiç göç almaması durumunda 2025’e kadar 26 milyon, 2050’ye kadar 67 milyon daralacağını kaydeden Yalçındağ, bu iş gücü kaybının telafisi için tek başına iş gücüne katılım oranlarının artırılmasının veya emeklilik yaşının yükseltilmesinin yeterli olmayacağının görüldüğünü vurguladı. Yalçındağ, AB ülkelerinin göçmen politikaları oluşturmak konusundaki zafiyetinin AB içinde ırkçı veya aşırı sağ akımları beslediğine dikkat çekti.
“TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ GÖÇÜ AZALTIR”
Yalçındağ, diğer taraftan Türkiye’de 2000 yılında 42 milyon olan çalışma yaşındaki nüfusun 2030’da 60 milyona çıkacağının öngörüldüğünü hatırlatarak, “Çalışmada yorumlanan senaryolara bakıldığında serbest dolaşım halinde 2030’a kadar Türkiye’den AB’ye muhtemel göç, misafir işçi statüsü ile göçten daha düşük düzeyde çıkmaktadır. Misafir işçi statüsünde dahi muhtemel göçmen sayısının 2 milyonunu altında öngörülmektedir. AB üyeliğinin gerçekleşmemesi halinde ise öngörülen göç düzeyi AB üyeliği ve serbest dolaşım alternatifine göre çok daha yüksek çıkmaktadır” diye konuştu.
“NÜFUSUN YÜZDE 0.3’Ü 5 YIL İÇİNDE AB’YE GÖÇ ETMEYE NİYETLİ”Raporu hazırlayan
Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Programı Direktörü Prof. Dr. Ahmet İçduygu da, Türkiye’nin toplam nüfusunun yüzde 6.2’sinin, önümüzdeki 5 yıl içinde AB’ye göç etmek konusunda “genel olarak” niyetli olduğunu söyledi. Bu oranın, AB’ye yeni aday olmuş ülkeler içindeki en büyük oran olduğuna dikkat çeken İçduygu, buna karşın Türkiye’nin dil, iş imkanı ve kalacak yer gibi sorunlar hesaba katıldığında “özgül göç etme niyeti”ne sahip insanların, yüzde 0.3 ile en az olduğu ülke konumunda bulunduğunu kaydetti. İçduygu, “Göç etmek isteği üzerine daha temel niyetlere bakıldığında, ileriki 5 yıl içerisinde, AB-15 ülkelerinin alacağı olası Türk göçünün en az 400 bin kişi olacağı hesaplanmaktadır” dedi.
“AB VATANDAŞI OLAN 1 MİLYON TÜRK VAR”
Şu anda Avrupa ülkelerinde 1 milyonu AB vatandaşı olmak üzere 3.5 milyon Türk yaşadığını ifade eden İçduygu, Türkiye ve AB arasındaki tarihi ilişkilerin iyi anlaşılması gerektiğini dile getirdi. Şu anki İsveç Eğitim Bakanı’nın Mardin’li bir Süryani olduğunu ve İstanbul’daki İsveç Konsolosluğu binasının da İsveç’in yurtdışında edindiği ilk mülk olarak tarihe geçtiğini hatırlatan İçduygu, “Bunlar AB ve Türkiye ilişkileri açısından dersler çıkarmamız gereken hikayeler” dedi.
“15-64 YAŞ GRUBU TÜRKİYE’DE MUCİZE YARATABİLİR”İçduygu, AB nüfusunun hızla küçüldüğüne ve yaşlı nüfus oranının arttığına dikkat çekerek, buna karşın Türkiye’de özellikle 15-64 yaş arası nüfusun artış eğiliminde olduğunun altını çizdi. Bu yaş grubunun iyi eğitilmesi ve nitelikli işlere yerleştirilmesinin Türkiye’yi bir mucizeye taşıyacağının altını çizen İçduygu, “Bu kuşak doğru yönlendirilirse, Asya Kaplanları adı verilen ülkelerin gerçekleştirdiği başarıyı yakalayabilir. Bu da, AB üzerindeki göç baskısını azaltır” diye konuştu.
“AB’YE GİRMEMİZ HALİNDE AB’YE GÖÇ EDENLERİN SAYISI DÜŞER” Ekonomik gelişmenin yavaşlaması ve serbest dolaşımın olmaması halinde, Türkiye’den AB’ye göç edecek insan sayısının 2.7 milyon olarak hesaplandığını dile getiren İçduygu, ekonomik gelişmenin sürmesi, AB üyeliğine geçiş ve serbest dolaşım hakkı kazanılması halinde ise bu rakamın 2.1 milyonda kalacağını kaydetti.
“GÖÇ OLGUSUNU YÖNETECEK POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR”İçduygu, raporun sonuç bölümünde, göç olgusu konusunda oluşturulacak bazı temel politika önerilerinde bulunduklarını da sözlerine ekledi. Öncelikle, AB-Türkiye ilişkilerinin gündeminde her zaman bir “göç gerçeği”nin olacağının kabul edilmesi gerektiğine işaret eden İçduygu, göç konusunun “yönetişim gerektiren bir politika olgusu” olarak ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’nin AB üyelik perspektifinin kaybolması durumunda, göç konusundaki sorunlu alanların artacağı uyarısında bulunan İçduygu, “Her iki aktörün de üyeliğin (önümüzdeki 10 yıl) ve üyelikten sonra serbest dolaşımın başlamasına kadar (üyeliği izleyerek 7 yıl) olan dönemde geliştirilip, uygulayabilecekleri göçle ilgili programları oluşturmaları gerekiyor” diye konuştu.
“EĞİTİME, İSTİHDAMA VE KADINA ÖNEM VERİLMELİ”
Özellikle Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusundan kaynaklanan “Demografik fırsat”ı iyi kullanması gerektiğine vurgu yapan İçduygu, şunları söyledi:
“Türkiye’de eğitime, özellikle kaliteli işgücü yaratılması bağlamında önem verilmesi, istihdamın artırılması, kadınların işgücüne katılım oranlarının iyileştirilmesi ve kır-kent ve bölgesel farklılıkların giderilmesi gerekiyor. Bunun yanında, Türkiye’nin bir ‘göç alan’ ve ‘göçe geçiş sağlayan’ ülke olması konumuyla ilgili idari ve yasal düzenlemeler yaparak, yabancıların Türkiye7de oturma ve çalışma koşullarının uluslar arası standartlara göre düzenlenmesi gerekiyor.”