Güncelleme Tarihi:
TÜSİAD'dan yapılan yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesi tarafından, ”gerekçesi açıklanmamış olmakla birlikte”, bazı maddeleri iptal edilen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile görüşlere yer verildi.
Sosyal güvenlik sisteminin, derin finansman sorunlarıyla ve dağınık kurumsal yapısıyla Türkiye'nin öncelikli reform alanlarından biri olduğu aktarılan açıklamada, sistemdeki finansman sorununun, 1999 yılında yapılan düzenlemelerle çözülmeye çalışılmasına rağmen, sosyal güvenlik kurumlarına Hazineden yapılması gereken transferlerin hem miktarı hem de milli gelire oranının artış eğilimini sürdürdüğü kaydedildi.
Açıklamada, şöyle denildi: “Nitekim, kamu bütçesinden sosyal güvenlik kurumlarının gelir-gider farklarının kapatılması için yapılan transferlerin milli gelir içindeki payı, yüzde 4,8 gibi sürdürülemez bir boyuta ulaşmıştır. Makul ölçülerde yapılması halinde sosyal devlet olmanın gereği olarak görülebilecek bu transferler, ne yazık ki üyelik yolunda ilerlediğimiz AB'nin Maastricht kriterlerine göre toplam bütçe açığının milli gelire oranı için öngörülen yüzde 3 seviyesini bile tek başına geçen boyutlara varmıştır.
DPT tarafından yayımlanan 2007 yılı programında, 2006 yılında sosyal güvenlik kuruluşlarına 4.779 milyon YTL'si Bağ-Kur'a, 8.190 milyon YTL'si SSK'ya, faturalı ödemeler ve ek karşılıklarla beraber 10.035 milyon YTL'si Emekli Sandığına olmak üzere toplam 23.004 milyon YTL transfer yapılacağı tahmin edilmektedir. Bu transferler içinde Emekli Sandığının başı çektiği görülmektedir.
Emeklilik ve sağlık alanlarında kapsamlı düzenlemeler içeren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, farklı sosyal sigorta kurumlarına tabi sigortalıları tek bir yasa kapsamına alması, genel sağlık sigortasını getirmesi ve sosyal güvenlik sisteminde açıkları kapatmayı amaçlayan hükümleri bakımından büyük önem taşımaktadır. Kanun ile Emekli Sandığı mensuplarının da diğer sigortalılara uygulanan hükümlere tabi kılınması, hem norm ve standart birliği sağlanması hem de açıkların bir ölçüde kontrol altına alınması açısından önemli ve olumlu bir adım olarak görülmelidir.”
Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesinin, kanunun emeklilik yaşı, prim gün sayısı gibi temel düzenlemelerini kamu görevlileri yönünden iptal etmesinin, tüm çalışanları ilgilendiren sosyal güvenlik reformunda, kamu görevlileri lehine ayrıcalık ve ayrımcılık yaratan bir karar olduğu ifade edildi. Açıklamada, sosyal güvenlik reformunun, sürdürülebilir bir sisteme kavuşmak için elzem olduğu, bu kapsamda, reformun temel esaslarından geri adım atılmadan, kanunun 1 Ocak 2007 olan yürürlük tarihinin, kesinlikle seçim sonrasına bırakılmadan, belirli bir süre ertelenerek TBMM'de yeniden ele alınmasının sağlanması gerektiğine yer verildi.
Açıklamada, “Sistemin gelir-gider dengesini bozacak müdahalelerin, zaten derin finansal sorunları olan sistemi iyice çıkmaza sokacağı ve sürdürülebilir olmayan bir sistemin ise devletin sosyal yükümlülüklerini yerine getirmesine imkan vermeyeceği unutulmamalıdır” görüşüne yer verildi.