Güncelleme Tarihi:
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın da katılımıyla Ankara'da yapılan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanlar Konseyi toplantısında konuşan TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, Başbakan Erdoğan’ın dün açıklamış olduğu yeni ekonomik pakete ve gündemin diğer maddelerine değindi.
Çeşitli tahminlerin, Türkiye’nin ekonomisinin, 2009 içerisinde yüzde 3 ila 5 arasında daralacağına işaret ettiğini söyleyen Yalçındağ, Türk bankacılığının, küresel ekonomik krizden fazla etkilenmemiş olmasına rağmen, kredi mekanizmalarının, krizin heybeti karşısında çok da sağlıklı çalıştığını söylemenin mümkün olamayacağını dile getirdi.
Cari açığın hızla düştüğünü ve sonbaharda sert yükseliş gösteren döviz kurlarının da genelde istikrarlı bir seyir izlemekte olduğunu söyleyen TÜSİAD Başkanı, buna karşın ihracat pazarlarındaki küçülmenin de çok belirgin olduğunu kaydetti.
KRİZE 2 AŞAMALI YAKLAŞIM ÖNERİSİ
Türkiye’nin, önündeki sorunları aşabilmesi için iki aşamalı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini savunan Yalçındağ bunları şöyle sıraladı:
“Birinci aşamada, krizle mücadelede şu ana kadar yapılanların yeterliliğini doğru analiz etmeliyiz. Ardından, maliye ve para politikalarındaki bu genişlemenin sürdürülüp sürdürülemeyeceğine ya da daha ne kadar sürdürülebileceğine karar vermemiz gerekiyor. Yani talep tetikleyici politika yaklaşımını nasıl ve ne zaman terk edeceğiz.”
SADECE PARA VE MALİYE POLİTİKALARI YETERLİ OLMAZ
Sadece para ve maliye politikaları enstrümanlarının kullanılarak uzun dönemli bir büyüme yakalamanın mümkün olamayacağını savunan Yalçındağ, yapılması gerekenin, Türkiye’nin uzun dönem büyümesini, refah ve istikrarını, piyasa ekonomisi ve rekabet politikaları ışığında sağlayacak bir stratejinin tespiti ve uygulanması olduğunu ifade etti.
HÜKÜMETİN YENİ İSTİHDAM PAKETİ
Başbakan Erdoğan’ın dün açıklamış olduğu Yeni Teşvik Sistemi paketine de değinen TÜSİAD Başkanı Yalçındağ şöyle dedi:
“Bu düzenleme, işsizliğin yaratacağı sosyal huzursuzluğu sınırlayacak ve gençlerin edinmiş oldukları tecrübeler ışığında iş bulma olanaklarını kolaylaştıracaktır. Paketin, aynı zamanda büyümenin önünde önemli yapısal bir engel oluşturan bölgesel kalkınma farklarının azaltılması yönünde de katkı sağlayacağını ümit edebiliriz.”
EN ÖNEMLİ SORUN BÜTÇE AÇIĞI YÖNETİMİ OLACAK
Yalçındağ, “bütçe açıklarının yönetimini”, Türkiye ekonomisinde gelecek dönemin en önemli sorunu olarak belirledi: “Bir yandan daralmyı kontrol etmek, öte yandan bütçenin finansmanını, ekonominin itibarını koruycak şekilde geliştirmek gerekecektir.”
90’LARA GERİ Mİ DÖNECEĞİZ?
TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, yeni teşvik paketiyle bağlantılı olarak, cevabı bulunması gereken pek çok soru olduğunu şu sözlerle dile getirdi:
“Bu teşvikler çok iyi, krizi atlatmak için maliye politikasının biraz genişlemesini, TÜSİAD olarak biz de, ‘Doğrudur, olağanüstü durumlar olağanüstü önlemler gerektirir’ dedik ancak; bu sürdürülebilir mi, nereye kadar varır, bankacılık sektörü kamu açıklarını finanse ederek 90’lara mı geri döneriz, eğer bankacılık sektörü hazinenin borçlanmasını finanse ederse reel sektöre nereden kaynak gelecek sorularına bir cevap bulmamız gerekir.
TÜSİAD’IN MİKRO REFORMLARI
Yalçındağ, yeni büyüme modelinin tam olarak bir bütünlük oluşturabilmesi için, daha önce de açıklamış olduklarını hatırlatarak, “mikro reformlar” diye sıraladığı önlemlerin gündeme getirilmesi ihtiyacı duyulduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
“Şirketlerimizin elverişli koşullarda finansmana erişimini kolaylaştırmayı hedefleyecek mali derinleşmeyle ilgili reformların yapılması, firma ölçeklerinin optimal düzeye ulaşması için şirket birleşme ve devralmalarının teşvik edilmesi, enerji piyasalarının liberalleştirilmesi, enerji arz güvenliğinin, hem arzın çeşitlendirilmesi, hem de yurtiçi arz kapasitesinin arttırılması suretiyle sağlanması, inovasyon kapasitesinin geliştirilmesi ve teknoloji üretimi ve seçiminin geliştirilmesi, eğitimin, işgücü talebine duyarlılığının geliştirilmesi, kalifiye işgücünü arttıracak ve vasıf uyumsuzluğunu en aza indirecek meslek eğitimi ve yüksek eğitim plan ve politikalarının geliştirilmesi, hem iç, hem dış rekabet koşullarını son derece olumsuz etkileyen kayıt dışı ekonomiyle samimi ve somut mücadele.”
REKABETLİLİK AÇISINDAN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE ÖNEM VERİLMELİ
Gelecekte, Türk sanayi rekabetçiliğini korumak için “iklim değişikliği” konusunun ekonomik önemine de değinen Yalçındağ, Çin’in bile bu konunun önemini kavradığına işaret etti ve bu yılsonunda Kopenhag’da yapılacak olan Çevre Zirvesi’nin dikkatle izlenmesi ve alınacak kararların iyi incelenmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Bütün amaçlanan çabaların yerine getirilebilmesi için ülke içinde istikrarlı, barışçı, geleceğe yönelik söylem ve plan üreten bir siyasi yapının olmasının gereğine dikkati çeken Yalçındağ, Türkiye’nin gerginleşme ve kutuplaşmayla kaybedecek zamanı olmadığını kaydetti. Yalçındağ, böylesi bir ortamın sürmesinin, dünya yarışında geride kalınmasına yol açacağını savundu ve şöyle devam etti:
ÖZLEDİĞİMİZ TABLO FARKLI FİKİRLERE SAYGI GÖSTERİLMESİ
“Özlediğimiz tablo, farklı fikirlere saygı gösterilmesi ve düşünceden düşünce üretilmesi yolunun kapanmamasıdır. Bunun için de ön şart, karşılıklı güven ortamı ve bunu yaratacak karşılıklı saygı, tahammül ve açıklıktır. 21’inci yüzyılda halen terörizmle uğraşmak zorunda kalmamız da bir diğer talihsizliktir. Toplumumuz, terörle ve şiddetle muhatap olmaktan bitap düşmüştür. Demokratik sistemin, her şeye rağmen derinleştiği bir ortamda şiddet yoluyla siyasi mücadele yapılmasının kabul edilmesi mümkün değildir ancak, bugüne kadar olduğu gibi, terör bitmeden Kürt meselesine yönelik ekonomik, sosyal ve kültürel çözüm arayışlarını tartışmamak da gerçekçi değildir.