ANKA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2005 13:28
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD)’nin "Türkiye’de Ekonomik Büyüme ve Mali Yapı: Mali Gelişmişlik/Firma Mali Yapısı" raporu, Türkiye’nin mali yapısının firmaları ve ekonomideki büyümeyi destekleyici düzeyde olmadığını ortaya koydu
Merkez Bankası Yapısal Analiz Müdürlüğü Yöneticisi Dr. Cihan Yalçın ile Olcay Yücel Çulha ve Pınar Özbay Özlü tarafından hazırlanan TÜSİAD raporunda, mevcut mali yapının firmalara etkin bir kaynak tahsisi açısından yeterli olmadığı, uluslararası rekabeti artıracak ve istihdam sorununu hafifletecek uygulamalardan uzak olduğu kaydedildi. "Gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ekonomilerin aksine Türkiye’deki firmalar tahvil ve
hisse senedi çıkarma konusunda önemli bir ilerleme sağlayamamışlardır" denilen raporda, küçük ve orta ölçekli firmalara kaynak aktarabilecek risk sermayesi, faktöring, leasing gibi esnek finansman yöntemlerinin yaygınlık kazanmadığı anımsatıldı.
KAYITDIŞI MALİ İLİŞKİBankacılık sisteminin
kredi sağlamadaki yetersizliğinin, ticari ilişkiler ve ortaklardan sağlanan borçların firmaların mali yapısı içindeki önemini arttırdığı saptaması yapılan raporda, ticari borçlanmanın ise mali olarak zayıf firmalara ek maliyetler yüklediği, kayıtdışı mali ilişkileri yaygınlaştırdığı ve Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme amacına ulaşmasına engel oluşturduğu kaydedildi.
Türkiye’nin sık sık dışsal şoklara maruz kalmasının, bankacılık sisteminin yüksek risk primi ile çalışmasına neden olduğu, böyle bir ortamda bilgi ve teknoloji yoğun projelerin desteklenmesinde yetersiz kalındığı belirtildi. Bu tür projelere sahip firmaların borsaya yönelmelerinin de çok maliyetli olduğu ifade edildi.
Mali derinliğin büyümeyi olumlu yönde etkilediği anlatılan raporda, yüksek kamu borçlanmasıyla devlet iç borçlanma senetlerinin bir plasman aracı olarak kullanımının yaygınlaştığı anımsatıldı. Bu ortamın firmaların tahvil ve hisse senedi ihraç etmelerini engellediği, "kanuni altyapısı zayıf ve kayıtdışı faaliyetleri destekler potansiyele sahip ticari çek ve senetlerin sistem içindeki önemini artırdığı" kaydedildi. Raporda yer alan bazı saptamalar şöyle:
"-Firmaların toplam mali kaynakları içinde dış kaynaklar daha büyük paya sahip ve ağırlıklı olarak kısa vadeli banka kredileri ve ticari borçlardan oluşuyor.
-Tahmin sonuçları, Türk bankacılık sisteminin teknolojik yenilik ve yüksek katma değer üretme potansiyeli olan sektörlerdeki firmaların büyümelerini desteklemekten uzak olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
-Mali açıdan güçlü firmalar, ortaklarına ve küçük, genç, bilim ve teknoloji yoğun ve iç piyasaya yönelik çalışan firmalara açtıkları ticari borçlarla mali sisteme işlerlik kazandırmışlardır. Bu yapının kayıt dışı ekonomiyi teşvik etme ve piyasa kültürünü gelişmesini engelleme türünden olumsuzlukları barındırmaktadır. Ticari borç sağlayan firmalar, kredi sağladıkları firmalar hakkında bankalara oranla daha fazla ve doğru bilgiye sahip olmaları sistemin bu yönde gelişmesinin ardındaki temel unsurdur. 2001 krizinde geri ödenmeyen ticari borç payının banka kredilerine göre düşük olması bu düşünceyi desteklemektedir.
-Mali derinleşmenin hizmetlerdeki firmaların büyümelerine etkisinin önemli olmadığı görülmüştür.
-Mevcut sistem küçük, genç, bilim ve teknoloji yoğun firmaların büyümelerini desteklemekten uzaktır. Banka kaynaklarına ulaşamayan küçük, genç firma grupları büyüme potansiyellerini değerlendirmek üzere yüksek maliyet içermesine rağmen ticari borçlanma yolunu tercih etmişlerdir.
-2001 krizinden sonra firmaların daha çok öz sermaye daha az banka kredisi kullanma eğilimine girmişlerdir.
-İmalat sanayi firma satışları toplam talepteki gelişmelerden olumlu yönde etkilenirken, hizmetler sektöründe yer alan firmalar, küçük ve orta ölçekli firmalar ile bilim ve teknoloji yoğun firmalar talep gelişmelerine daha az duyarlıdır.
-Ekonominin daraldığı dönemlerde, firmalar daha fazla ticari borç kullanma eğiliminde olmuşlardır. Makroekonomik istikrarsızlığın büyük, borsada işlem gören, yüksek teknolojiye sahip firmaların ticari borç kullanımını artırırken, küçük firma gruplarının ticari borç kullanımını sınırlandırıcı etki yaptığı gözlenmektedir.
Raporda, firmaların mevcut mali yapısında değişime olanak sağlayacak reformlara ihtiyaç olduğu vurgulanırken, mali işlemlerin daha etkin bir düzeyde kayıt altına alınması, ticari borçların tahvil ihraçlarıyla ikame edilmesi gerektiği belirtildi. Risk sermayesinin finansman yöntemi olarak yaygınlık kazanması için hukuki altyapının geliştirilmesi önerilirken, küçük ve orta ölçekli firmaların risk ağırlığının yüzde 75 düzeyinde sabitlenmesi ve sermaye yapılarını güçlendirecek finansman yöntemlerinin geliştirilmesinin gerekliliğine dikkat çekildi.