A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ocak 15, 2009 12:27
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, hukuk devleti kavramının her şeyden önce hukuka saygı ve hukukun üstünlüğü olarak anlaşılması gerektiğini belirterek, “Bu ise hukuku yapanların ve onu uygulayanların yine hukukla bağlı olmalarını, vatandaşların ayrım gözetilmeksizin kanunlar önünde eşit olmasını ve yönetenlerin her zaman ve her durumda hesap verebilir olmalarını gerektiriyor” dedi.
Yalçındağ, TÜSİAD En İyi Genç Hukukçu Ödülü'nün sahibine verildiği törende yaptığı konuşmada, dernek olarak, uzun zamandır ekonomik, sosyal ve siyasi konularda araştırma raporu yayınlama, konferans düzenleme ve görüş açıklamanın yanı sıra teşvik edilmesinde yarar görülen alanlarda ödüller tesis ettiklerini dile getirdi.
Bu çerçevede, özel ve kamu sektörünü ödüllendirmeye yönelik 3 etkinliğin artık gelenekselleşmiş durumda olduğunu ifade eden Yalçındağ, Kalite Derneği ile “Kalite”, Türkiye Bilişim Vakfı ile “e-Türkiye”, TÜBİTAK ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ile “Teknoloji” konusunda ödüller verdiklerini, ayrıca, Türkiye ile AB arasındaki işbirliğinin gelişmesine katkıda bulunan AB fikir önderi ve siyasetçilerine yönelik olarak “TÜSİAD Bosphorus Prize for European Understanding” “TÜSİAD Dış Politika Ödülü”nün de bulunduğunu anımsattı.
Yalçındağ, “Son olarak geçen yıl, kamuoyunda hukuk devleti bilincinin güçlendirilmesine katkı sağlamak ve genç hukukçuları özgün çalışmalar yapmaya teşvik etmek amacıyla 'En İyi Genç Hukukçu Ödülü'nü oluşturduk.
Önümüzdeki yıl ise bu ödüllerimize, 'En İyi Genç İktisatçı Ödülü' ile devam etmek arzusundayız” diye konuştu.
Türkiye'de bu tür ödüllerin, uzmanlık alanlarında başarılı kişilerin ve kurumların toplumda daha çok tanınmasını sağladığını ve ödül verilen alanlarda çalışan araştırmacıları teşvik edici bir rol oynadığını vurgulayan Yalçındağ, şunları kaydetti:
“Ödül törenlerinin heyecan uyandıran atmosferi, kamuoyu ilgisi, ödül konusuyla ilgili ülkemizin sorunlarının bir kez daha gündeme gelmesi için de uygun bir ortam sunuyor. İzninizle ben de bu vesileyle hukuk devleti ve yargı konusuna değinmek istiyorum. Hepimizin bildiği gibi, istikrarlı kalkınma refah düzeyinin yükseltilebilmesinin ön koşuludur.
Nitekim biz de TÜSİAD olarak, rekabetçi piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarını, iş ve yatırım ortamının geliştirilmesini bu amaç çerçevesinde yıllardır savunuyoruz. Bu bağlamda tanımlanan istikrarlı kalkınma ancak demokratik standartları makul bir eşiğe ulaşmış, katılımcı demokrasinin benimsendiği, birey hak arama özgürlüğünün garanti altına alındığı bir hukuk devleti ortamında mümkündür. Demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri tam olarak yerleşmeden, ulaşılan refah düzeyinin kalıcılığının sağlanamayacağına inanıyoruz.”
HUKUK GÜVENLİĞİ
Arzuhan Doğan Yalçındağ, gelişmiş ekonomilerin, rekabet politikalarının temeline hukuk güvenliğini ve bu bağlamda iş ve yatırım ortamının öngörülebilirliğini oturttuğunu ifade ederek, istikrarlı kalkınma ve refah düzeyi ile hukuksal altyapının sağlamlığı ve öngörülebilirliği arasında doğrusal ve belirgin bir ilişkinin bulunduğunu vurguladı.
İstikrarlı toplumsal gelişimin ancak ve ancak işleyen bir hukuk devleti ortamında gerçekleştirilebileceğini dile getiren Yalçındağ, şöyle devam etti:
“Hukuk devleti kavramı, her şeyden önce, hukuka saygı ve hukukun üstünlüğü olarak anlaşılmalıdır. Bu ise hukuku yapanların ve onu uygulayanların yine hukukla bağlı olmalarını, vatandaşların ayrım gözetilmeksizin kanunlar önünde eşit olmasını ve yönetenlerin her zaman ve her durumda hesap verebilir olmalarını gerektiriyor. Her tür dokunulmazlık ve ayrıcalıkların kaldırılması, hukuk devletinin ve kanun önünde eşitliğin vazgeçilmez bir unsuru olarak ortaya çıkıyor. Hukuk devleti ilkesinin tam anlamıyla yerleşmesi için, hukuku uygulayacak organların bağımsızlığı ve hukuku uygulama kapasitesi de büyük önem taşıyor.
Bağımsız yargı ve özgür savunma makamının hayata geçmesinin yanı sıra adaletin gecikmemesi, çağdaş fiziki şartların sağlanması ve nitelikli yargı personelinin varlığının çağdaş bir adalet sistemine sahip olmamız için çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ HAYATA GEÇİRECEK YAPIYA ULAŞILAMADI”
Yalçındağ, tüm kesimlerin şikayetçi olduğu 1982 Anayasası'nın birçok değişikliğe uğradığı halde, yargı bağımsızlığını, denetim ve denge kavramını ve hukukun üstünlüğünü hayata tam anlamıyla geçirecek bir yapıya henüz ulaşamadığını kaydetti.
Yargı erkinin işlevinin ve sınırlarının halen yoğun olarak tartışılıyor olmasının, kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerinin tam arzulanan düzeye henüz ulaşmadığının bir göstergesi olarak yorumlanabileceğini ifade eden Yalçındağ, “Bununla birlikte, Türkiye'nin son 10 yılda demokratikleşme yönünde aldığı mesafeyi de azımsamamamız gerekiyor. Demokratikleşme paketleri adı altında peşi sıra gerçekleştirilen anayasal ve yasal düzenlemeler şüphesiz kamu yönetimi ve siyasal reformlar konusunda mesafe katetmemizi sağladı. Yargının işleyişinde etkinlik ve şeffaflığın tam olarak tesisi, bireyin en tabii insani duygusu ve insanlık hakkı olan 'adaletin haklı ve doğru tecelli ettiği' algılamasının sarsılmamasının hayati öneme sahip olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
Arzuhan Doğan Yalçındağ, takdim edilecek ödülün genç hukukçuları teşvik etmek kadar, gençlerin Türkiye'nin önemli hukuki sorunlarına ürettikleri çözümleri tartışmaya açmayı da hedeflediğini belirterek, “Ödüle hak kazanan değerli çalışmanın, alanında üretken tartışmalara ve yeni çalışmalara ilham vermesini diliyorum” dedi.