Güncelleme Tarihi:
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 21 Ocak’ta gerçekleşecek genel kurulunda başkanlığı devretmeye hazırlanan Arzuhan Doğan Yalçındağ, “Gerginlik yaratmayı, provokatif üslup kullanmayı, içerik yerine otoriter tavır sergilemeyi doğru bulmuyorum. TÜSİAD’daki başkanlık görevim sırasında tavırdan çok içeriğe, kavgadan çok uzlaşmaya önem
verdim” dedi.
Destek memnun etti
TÜSİAD’ın “ilk kadın başkanı” olan Arzuhan Doğan Yalçındağ, 3 yıl önce göreve geldikten sonraki günleriyle ilgili izlenimini şöyle aktardı: “Hem dernek üyeleri ve Başkanlar Konseyi’nden hem de kamuoyundan çok destek gördüm. 3 yıllık dönemde iki ayrı yönetim kuruluyla çalıştım. İki dönemde de yönetimdeki arkadaşlarım ve YİK başkanı Mustafa Koç ile kader birliği yaptık. Askerlik arkadaşlığı dedikleri böyle bir şey olmalı. Tabii ki Genel Sekreter ve tüm TÜSİAD çalışanlarının büyük özveri ve emeklerini de hiç unutamam.”
Özeni sessizlik sandılar
Doğan Holding’e yönelen vergi cezasını da hatırlatan Arzuhan Doğan Yalçıldağ, şunları söyledi: “Son dönemde mensubu olduğum grup ailem ve şahsımın büyük bir haksızlıkla karşı karşıya kaldığına inanıyorum. Türk yargısına inancım sonsuz, şüphem yok ki hak yerini bulacaktır. Bu konuda TÜSİAD Başkanı olarak tepkimi ortaya koyarken hep belirli sınırları gözettim. Derneğe zarar verebilecek bir beyanda bulunmadım. Mevkimi bu konu için kullanmadım, iki şapkamı birbirine karıştırmadım. Bunun karşılığında hem camiamızdan, hem de kamuoyundan büyük bir teveccüh gördüm. Ancak gösterdiğim özeni TÜSİAD’ın sessizliği olarak yorumlayanlar oldu. Özellikle de bir arkadaşımın bu özenli tutumumu yanlış yansıtması beni şaşırttı ve üzdü. Doğrusu çok yadırgadım. Cesareti olanlar keşke daha önce konuşsaydı. İlkeli demokratlık bunu gerektirirdi.”
3 seçim 2 kapatma davası gördü
TÜRKİYE gibi gündemi sürekli yoğun olan, sık sık değişen bir ülkede sivil toplum örgütlerinde yönetici olmak zor ve yorucu bir iş. Ancak bazı dönemler vardır ki, bir ayı bir yıla bedel olabilir. Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın TÜSİAD’da başkanlık yaptığı 3 yıllık dönem için de böyle denilebilir. Küresel krizi bir kenara bırakıp kendi içimizdeki olaylara bakılsa bile, sadece 3 seçim, 2 parti kapatma davası ve Ergenekon süreci bu dönemin yoğunluğunu anlatmaya yetiyor.
‘Olağanüstü’ başlangıç
Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ocak 2007’de “13’üncü başkan” olarak TÜSİAD’da yönetimi devraldı, Nisan 2001’den sonra dernek tarihinde ikinci kez Mart 2007’de olağanüstü Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı yaptı. Yalçındağ, TÜSİAD’da başkanlığı üstlenirken ülkenin ekonomisi ve kalkınmasını ilgilendiren kapsamlı bir gündem oluşturmuştu. ‘Sarı rapor’ diye anılan “Güçlü Demokrasi, Güçlü Sosyal Yapı, Güçlü Ekonomi” adlı raporu açıklandı. İlk YİK’te yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin endişelerini dile getirirken, kimileri bunu erken telaş olarak yorumladı. Ancak zaman Yalçındağ’ı haklı çıkardı.
Gül’ün uzlaşmacı kişiliği
Yalçındağ, yapılması gereken reformlar ve AB meselesine şöyle bir değinip geçmek zorunda kalırken, cumhurbaşkanlığı konusunda liderlere ‘gerginliği artırmayın’ mesajı verdi. Yalçındağ, “Cumhurbaşkanlığı makamı, sosyal ve tarihsel kökleri itibarıyla da, bugünkü işlevleri itibarıyla da uzlaşma ve uzlaştırma makamıdır” sözleriyle uyarısını yaparken, Haziran 2007’deki YİK toplantısında kullandığı, “Arabayı düz yolda şaşırtmak” deyimiyle o günlerin siyasi atmosferini en yalın şekilde özetledi. Abdullah Gül’ün adının resmen açıklanması ancak Ağustos 2007’de mümkün olurken, tartışmalar sonlanmadı. Yalçındağ, “Parlamentomuzun seçimine saygılı olmak demokrasi gereğidir” vurgusu yaparken, Gül’ün uzlaşmacı kişiliğine dikkat çekti.
Herkesin içine sinen Anayasa
Cumhurbaşkanlığı sürecinde 367 tartışması, referanduma gidilmesi gibi pek çok konuya kitlenen Türkiye, hemen o günlerde bir de Anayasa değişikliği meselesi ile karşı karşıya kaldı. 1982 Anayasa’nın değişikliğine sıcak bakmakla beraber, olmayan bir taslak üzerinden yürütülen tartışılmaların doğru olmayacağını söyleyen Yalçındağ, bunun yöntemi konusunda da uyarılarda bulundu. “Ancak toplumun tüm kesimleri tarafından yeterince tartışılıp içine sindirilmiş, toplumun tüm kesimlerinden onay almış bir anayasa metni ülkemizi gelecek yüzyıla taşıyabilir” diyen Yalçındağ, daha sonra da siyasetin ve toplumun tüm kesimlerini bir araya getiren Anayasa Konvansiyonu kurulması önerisini gündeme getirdi.
Bir yıl arayla Ak Parti ve DTP davaları yaşandı
ARZUHAN Doğan Yalçındağ, 3 yıllık başkanlık sürecinde iki parti kapatma davasına şahit oldu. Bunlardan ilki Ak Parti hakkında Mart 2008’de açılan kapatma davasıydı. Bu konuda TÜSİAD demokrasi vurgusu yaparken, geçmişteki tecrübelerin parti kapatılmasının sorunların çözümüne katkıda bulunmadığına dikkat çekti. Yalçındağ, demokrasilerde bu tür davaların beklenen bir şey olmadığını söylemekle birlikte, hukukun üstünlüğüne, Türkiye’nin de hukuk devleti olduğuna inancını dile getirdi. Aralık 2009 bu kez DTP’nin kapatılmasıyla sonuçlanan dava da ise TÜSİAD, toplumsal kutuplaşma sıkıntısına işaret etti.
‘Düşük faizi gördü, IMF’yle anlaşma istedi
TEMMUZ 2007 seçimlerinde sandıktan bir kez daha AK Parti’ninçıkınca Arzuhan Doğan Yalçındağ, “Zaman geçirmeden Merkez Bankası’nın faizleri indirimine ortam hazırlanmasını ve ilk altı ay içinde mikro önlemleri de içeren Türkiye’nin yeni büyüme stratejisininde ortaya konulmasını” talep etti. Yalçındağ, bu süreçte faiz beklentisinin gerçekleştiğini gördü. 2008 Mayıs’ında IMF’le stand-by bitmeden önce, ilişkilere nasıl devam edileceğinin açıklığa kavuşturulmasını isteyen Arzuhan Doğan Yalçındağ, yaklaşık 20 aydır beklediği bu sonucu ise göremedi. Yalçındağ, IMF’yle yeni ve güçlü bir işbirliğinin makro istikrarın sürdürülebilmesi açısından önemli bir destek ve ‘ek güvence’ olacağını vurguladı.
Kriz kapıya gelmeden uyardı
ARZUHAN Doğan Yalçındağ, Amerika’da başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan küresel krize konuşmalarında sık sık değinirken, Türkiye’nin bunu gerçek anlamda hissetmesi Eylül 2008’i buldu. Yılın başından itibaren yaklaşan krize dikkat çeken Yalçındağ, Ekim 2008’de, “Devir önerilere kulak verme devridir, sırtında yumurta küfesi taşıyan özel sektörü suçlama değil” dedi ve “Türkiye’de yangın yok ama ekonomik kriz tehdidi altındayız” uyarısı da yaptı. Mart 2009’da yerel seçimlerin ardından ise şu mesajı verdi: “Yerel seçim süreci, siyasi tarihimizde pek rastlanmayan biçimde genel seçim havasında sürdürüldü. Türkiye bir an önce gerçek gündemine odaklanmalı. Küresel ekonomik kriz bütün unsurları ile ülkemizi de derinden etkiliyor.”
DİSK ile yakınlaşma en üst düzeye çıktı
TARİHİNDE ilk kez YİK toplantısının kapılarını Arzuhan Doğan Yalçındağ döneminde işçi sendikalarına açan TÜSİAD, bu dönemde DİSK’le yakınlaşması ile dikkat çekti. Yalçındağ, TOBB ile birlikte iki koldan yürüttüğü ‘gerginlik yerine sağduyu’ çalışmaları sırasında DİSK Başkanı Süleyman Çelebi’yi ziyaret ederken, iki başkan iki ayrı çıkar grubunun ülke sorunlarına karşı ortak noktalarda bir araya gelerek, benzer yaklaşımı gösterdi.
Yurtiçinde 35 geziye katıldı
BAŞKANLIĞI süresince 70’den fazla geziye katılan Arzuhan Doğan Yalçındağ, bunların 35’ini yurtiçinde yaptı. Ankara’yı sık sık ziyaret ederek, çeşitli kesimlerle temas kuran Yalçındağ, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun da (TÜRKONFED) değişik pek çok ildeki toplantılarına katıldı.
Ermeni tasarısına kızdı, mektup yazdı
ERMENİSTAN’la ilişkilerin normalleşmesinin bölgesel barış ve entegrasyon açısından son derece önemli olduğunu savunan Arzuhan Doğan Yalçındağ, ABD’de gündeme gelen Ermeni Tasarısı’na en sert tepti verenlerden biri oldu. 17 Mart 2009’da Başkan Obama’ya bir mektup gönderen Yalçındağ, yürütülen kampanyayı “büyük talihsizlik” olarak nitelendirdi.
Türban siyaseti ilgilendirmez
ARZUHAN Doğan Yalçındağ, türban gerilimini de görmezden gelmedi. Türbanın siyasi malzeme yapılmasından rahatsız olan Yalçındağ, sorunun özünde üniversiteyi ve öğrencileri ilgilendiren bir konu olduğuna dikkat çekti. Yalçındağ, 2008 başlarında, “Küresel dalga yaşam biçimimize bakmaksınız hepimizi önüne katıp sürükleyebilir” uyarısı yaptı.
AB’ye yüklendi 23 ziyaret yaptı
TÜSİAD tarihi boyunca üzerinde en çok durulan konulardan biri Avrupa Birliği (AB) oldu. Bu konuda devraldığı misyonu devam ettiren Arzuhan Doğan Yalçındağ, lobi faaliyetleriyle dikkat çekti. AB başkentlerine yaptığı ziyaretlerle konuyu hep gündemde tutan Yalçındağ, sadece Avrupa ülkelerine 23 ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye’nin hem ekonomik hem de demokratik kalkınma sürecinin ‘AB üyeliğine ulaşacak yolda kararlı bir şekilde yürümekle’ ilerleyeceğini anlatan Yalçındağ, Türk siyasetçiler kadar AB’li bazı siyasetçileri de eleştirmekten geri durmadı.
Açılımı destekledi kutuplaşmadan endişe etti
BAŞKANLIĞININ son yılında iki tarihi açılıma tanıklık eden Arzuhan Doğan Yalçındağ, hükümetin demokratik açılım girişimi için “Başarıya ulaşırsa Türkiye’nin önemli bir meselesi çözülmüş olacak” dedi. Temmuz 2009’da kapatılan DTP’nin Başkanı Ahmet Türk’ü Tziyaret eden Yalçındağ, sonraki süreçte kültürel kimlikler ekseninde ortaya çıkan kutuplaşmalara ilişkin endişelerini dile getirdi. Yalçındağ, Aralık 2009’daki YİK’te şunları söyledi: “Sağlıklı bir demokrasi sadece siyasi istikrarımızın değil, büyüme ve kalkınmamızın da anahtarıdır.”
Ergenekon’da sonuna kadar gidin, üsluba dikkat edin
TÜSİAD, Ergenekon davası sürecinde hukuka sık sık vurgu yaptı, soruşturmanın yürütülüş tarzına ilişkin eleştirilere dikkat çekerek, ‘biraz daha özen’ istedi. Arzuhan Doğan Yalçındağ, aydınlatılmaya muhtaç şiddet ve faili meçhul olaylar ile muhtemel darbe ortamı oluşturma girişimlerini yargılayan davayı önemsediklerini belirtti. Davanın hukuka ve insan haklarına uygun şekilde yürütülmesini, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürmemesini istedi. TÜSİAD, ÇYDD Başkanı Türkan Saylan’ın gözaltına alınmasından sonra, “Bu durum eğitime katkıda bulunan TÜSİAD üyelerini rencide etti” açıklaması yaptı.