TÜSİAD, Başmüzakereci Babacan’a AB yolunda ’kadın ortak’ istedi

Güncelleme Tarihi:

TÜSİAD, Başmüzakereci Babacan’a AB yolunda ’kadın ortak’ istedi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2008 00:00

TÜSİAD ve KAGİDER tarafından hazırlanan Kadın Raporu’nda eğitimde, çalışma ve siyaset hayatındaki eşitsizliklere dikkat çekilirken, AB sürecinde de bu işin önemine vurgu yapılarak ’eş-başmüzakereci kadın’ seçilmesi önerildi.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, ’kadın meselesi’nin bir demokratik anlayış olduğunu söyleyerek, bunun için güçlü siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu söyledi.

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği’nin (KAGİDER) hazırladığı "Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri" raporundan ’eş-başmüzakareci’ önerisi çıktı. Mevcut eşitsizliklerin konu edildiği raporda, Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinde kadın sorunlarının da çözümü için eş-başmüzakereci bir kadın seçiminin düşünülmesi istendi. Hükümet, TÜSİAD’ın bu önerisini benimserse, Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’ın yanısıra, AB’nin karşısına bir de kadın başmüzakereci çıkmış olacak.

Seferberlik başlasın

Müzakere sürecinin kadın taleplerini birebir yansıtması için kadın sivil toplum örgütlerinin kadın uzmanlarının e akademisyenlerin katılımını sağlayacak mekanizmalar oluşturulması önerilen raporda, şöyle denildi: "Kadın politikalarının bir devlet politikası haline getirilmesi konusunda, AB’nin koşulluluk ilkesini dayanak oyarak kullanarak güçlü bir siyasi gündem oluşturulmalı ve bir seferberlik başlatılmalıdır."
/images/100/0x0/55ea2cabf018fbb8f86fa6f7

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, raporun tanıtım toplantısında "kadın meselesi"nin bir demokratik anlayış meselesi olduğuna dikkat çekerek, "Toplumun yarısını oluşturan kadınların potansiyellerini gerçekleştirmelerinin göz ardı edilmesi, sadece ülkenin ekonomik kalkınmasının önüne set çekmiyor. Böyle bir anlayışın demokrasilerde de yeri olamaz" dedi.

Kadın-erkek eşitliğinin, öncelikli bir gündem maddesi haline getirilmesini isteyen Arzuhan Doğan Yalçındağ, eğitim, istihdam ve siyasette kadınların konumunun geliştirilmesi için "güçlü bir siyasi iradeye" ihtiyaç bulunduğunu vurguladı. Arzuhan Doğan Yalçındağ, bu çabayı göstermeye niyetli siyasi iradenin bu yolda yalnız kalmayacağını da dile getirdi.

Alarm zilleri çalıyor

Raporun Türkiye’de kadın-erkek eşitliğinde alarm zillerinin çaldığını gösterdiğini belirten Arzuhan Doğan Yalçındağ, 2000 yılındaki TÜSİAD raporundan bu yana elde edilen bazı sonuçları şöyle aktardı: " Yetişkin kadınların 5’te 1’i okuma yazma bilmiyor. Toplumsal cinsiyet duyarlılığının öğretim programlarına ve ders kitaplarına yansıtılmasında eksiklerimiz var. Kadın öğretmen oranlarının yüksekliğine karşın tüm eğitim kademelerinin yönetici kadrolarındaki erkek ağırlığı devam ediyor. "

Kadın işsizlik oranıyla AB’nin çok uzağındayız

TÜSİAD’ın 2000 yılındaki raporu ile karşılaştırıldığında kadın-erkek eşitliğinde çok az ilerleme kaydedildiğini belirten Arzuhan Doğan Yalçındağ, u sonuçlara dikkat çekti:

Æ Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 25’leri aşmıyor. Kentlerde bu oran yüze 19’a düşüyor. Türkiye genelinde yüzde 10 ve kentlerde yüzde 17 kadın işsizlik oranı ile birlikte, üyesi olmayı hedeflediğimiz AB-27 ortalamalarının çok uzağındayız.

Æ Toplumda kadına biçilen roller ve bunun etrafında şekillenen aile ve sosyal ortam da, kadınların işgücü piyasasına katılımının önünde önemli bir engel teşkil ediyor. Özellikle kentlerde, kadınlar işgücü piyasasına girse bile, bir süre sonra ailevi sorumlulukları nedeniyle geri çekilmek zorunda kalıyor. O nedenle "ulusal kadın istihdamı politikası"na ihtiyaç olduğunu söylüyoruz.

Æ Siyasi hayatta da, yani bu tabloyu değiştirmek için en etkili karar mekanizmalarında da kadın varlığı çok yetersiz. Son genel seçimlerde parlamentoda kadın milletvekili oranının yüzde 9’a çıkmasına karşın, bu gelişmenin sürekliliği, ancak önümüzdeki dönemde uygulanacak politikalara bağlı olacak. Günlük yaşama en yakın siyaset alanı olan yerel yönetimlerde de, kadınların neredeyse "yokluğu", hep ihmal edilen bir sorun alanı olarak önümüzde duruyor.

Kadının işgücüne katılımında Cumhuriyet tarihinin dibindeyiz

PROF. Dr Mine Tan, Prof. Dr. Yıldız Ecevit, Prof. Dr. Serpil Sancar Üşür ve Dr. Selma Acuner tarafından hazırlanan raporda, eğitim, işgücüne ve siyasete katılım ve AB politikiları açısından mevcut durum irdelenirken, ilginç sonuçlar da gözler önüne serildi. Kadınların işgücüne katılım oranının ’Cumhuriyet tarihinin en düşük düzeyinde’ olduğu belirtilen raporda, yaşanan düşüş, şu verilerle anlatıldı:

 15 yaş üzerindeki kadınların işgücüne katılım oranı 1988’de yüzde 34.3 iken, 2006’da bu oran yüzde 24.9’a düştü.

 1988’de yüzde 31 olan kadınların istihdamı, 2006’da yüzde 22’ye düştü. Bu dönemde 15 yaş üzeri kadın nüfus yüzde 35 artarken, istihdam potansiyeli ancak yüzde 10 oldu.

 Kadınların işgücü içindeki payı 1988’de yüzde 30.2 iken, 1988 yılında yüzde 26.2’ye geriledi. Erkeklerin payı ise yüzde 70’ten yüzde 74’e yükseldi. 

Kadın istihdamının erkekle eşite yakın olduğu tek sektör tarım. Orada 200 yılında yüzde 60.5 olan istihdam oranı, 2006’da yüzde 48.5’e düştü.

’Eşitlik ombudsmanı’ sistemi oluşturulsun

KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç, kadın-erkek eşitsizliğinin giderilmesi için ev, iş ve siyeseten birlikte dönüştürülmesi gerektiğini vurgularken, raporda yer alan bazı önerileri şöyle sıraladı: "Kadın-erkek eşitliğitüm kamu kurumlarının politikalarında yer almalı. Kadırır Statüsü Genel Müdürlüğü içinde kadınların ulusal ve yerel siyasete katılım çabaları desteklenmeli. Cinsiyet Eşitliği Ombusdmanı oluşturulmalı. Kamu kurumlarında Cinsiyet Eşitliği İzleme Komiteleri kurulmalı. Türkiye kadın politikaları programı hazırlanma. Özerk kurum yönetiklerinin en az 3’te 1’i kadır olmalı ve zorunlu üyeliğe dayalı meslek örgütlerinin yönetimlerinde kadın kotası uygulanmalı. Siyasi partiler ve seçim yasalarında gerekli değişikliklerin yapılmalı, kota (fermuar yöntemiyle) yasal zorunluluk haline getirilmeli. Partiler, ödeneklerinin en az yüzde 20’sini kadır-erkek eşitliğine ayırmalı. Meclis’te Kadın-erkek eşitliğini sağlama daimi komisyonu’ kurulmalı. TBMM Başkan vekillerinden en az 3’te 1’i kadın olmalı. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, AB kadın politikaları konusunda daha etkin sorumluluk üstlenmeli. Müzakere sürecinde, kadın taleplerini birebir yansıtacak mekanizmalar oluşturulmalı."

Sancak: Kota bize özgü bir düzenleme olmayacak

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Ethem Sancak, kadınların siyasete daha fazla katılmalarının, bir demokrasi ve toplumsal gelişme konusu olarak görülmesi gerektiğini vurgularkan, "Mevcut durum yasalarla verilen hakların uygulamaya da yansıması için özel önlemler gerektiriyor. Bu anlamda kota sistemi bize özgü bir düzenleme olmayacaktır" dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!