Güncelleme Tarihi:
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, teşviklerin istihdam üzerinde genel olarak olumlu etki yaptığını belirterek, "Son yıllarda istihdam teşviklerinde çok önemli ilerlemeler kaydedildi. Bazı yeni teşvikler de gündemde." dedi.
"Ä°ÅŸgücü Piyasası Dinamikleri ve Ä°ÅŸsizlik Sorunu" konulu toplantının açılışında konuÅŸan Kaslowski, iÅŸ gücü piyasasının nasıl daha etkin ve verimli hale getirilebileceÄŸi ile birlikte iÅŸsizlik oranının kalıcı olarak düşürülmesi konularını ele aldı.Â
Kaslowski, iÅŸsizlik oranlarının, bazı tedbirler alınması gerektiÄŸine iÅŸaret ettiÄŸini aktararak, "Ä°ÅŸ gücü piyasamız kayıtlı ve kayıt dışı olmak üzere ikiye bölünmüş durumda. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele etkili ÅŸekilde sürmeli, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın önüne geçilmeli. Bunun yanında, kurallı çalışan kayıtlı kesimde iÅŸgücü üzerindeki ücret dışı yükler uluslararası ortalamaların hala üzerinde. Bu yüklerin azaltılması kayıtlı ekonomiye geçiÅŸi de hızlandıracak." diye konuÅŸtu.Â
Ãœlkede kadın istihdamının artırılması ve hem kadınların hem gençlerin dinamik iÅŸ gücü piyasasında ihtiyaç duydukları yetkinliklerin artırılması gerektiÄŸini vurgulayan Kaslowski, kadın iÅŸsizlik oranlarının erkek iÅŸsizlik oranlarının çok üzerinde, genç iÅŸsizliÄŸinin ise hepsinden yüksek olduÄŸunu söyledi.Â
Kaslowski, son yıllarda istihdam teÅŸviklerinde çok önemli ilerlemeler kaydedildiÄŸinin altını çizerek, "Bazı yeni teÅŸvikler de gündemde. TeÅŸvikler istihdam üzerinde genel olarak olumlu etki yapıyor. Ancak çeÅŸitli istihdam teÅŸviklerinin bir düzenleme altında birleÅŸtirilerek uygulamanın sadeleÅŸtirilmesinin kullanım etkinliÄŸini geliÅŸtirmek açısından faydalı olacağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.Â
"KÃœRESEL EKONOMÄ°DEKÄ° DURUM HALA KIRILGAN"Â
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaslowski, ekonomide biriken risklerin azaltılması, özellikle bazı sektörlerde yüksek artış gösteren kaldıraç oranlarının makul düzeylere inmesi gerektiğini belirterek, "Dış borcumuzun büyük kısmı özel sektörün üzerinde. Kamu- Özel İş birliği projeleri için sağlanan
finansman da dahil yaklaşık 306 milyar dolar. 2018 yılı başından itibaren bu borç azalmaya baÅŸladı. AÄŸustos ayında yaÅŸadığımız ÅŸoktan sonra hem kur hem de faizlerde görülen artış ile süreç hızlandı. Banka kredilerinde gördüğümüz yavaÅŸlama da bunun bir sonucu. Bu durum kullanılan kapasitede gerilemeye, yeni yatırımların ertelenmesine ve üretimde düşüşe neden oluyor. Dolayısıyla ekonomimiz küçülüyor." ÅŸeklinde konuÅŸtu. Â
Bu süreçten mümkün olduÄŸunca hızlı çıkabilmek ve büyümeye geri dönebilmek için temel iki koÅŸul bulunduÄŸunu vurgulayan Kaslowski, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:Â
"Ä°lk koÅŸul güveni ve istikrarı saÄŸlamak. Hem yurt dışından ülkemize finansman saÄŸlamaya devam etmek zorundayız hem de yurt içinde ekonomiye olan güveni pekiÅŸtirmemiz gerekiyor. Bunu ancak öngörülebilir politikalarla ve ÅŸeffaflıkla saÄŸlayabiliriz. Bu nedenle kurumların bağımsızlığını ve serbest piyasa ilkelerinden taviz verilmeden içinde bulunduÄŸumuz zorluklarla mücadeleyi önemsiyoruz. Ä°kinci koÅŸul banka bilançolarında artık geri ödenemeyeceÄŸi düşünülen kredilerin bilanço dışına çıkaracak mekanizmaların kurulması. Pek çok ülke bu tür mekanizmalara gerektiÄŸinde baÅŸvurdu. Kore ve Ä°sveç gibi baÅŸarılı birçok örnek var. Bu sayede reel kesimde saÄŸlıklı ve verimli alanlara taze kredi saÄŸlamasının önünü açabiliriz. Böyle mekanizmaların olmadığı bir ortamda büyümeye elbette yine dönebiliriz ancak çok daha uzun bir zaman beklememiz gerekir."Â
Kaslowski, küresel ekonomideki durumun hala kırılgan olduÄŸunu ve Türkiye'nin coÄŸrafyasındaki jeopolitik risklerin yüksekliÄŸine deÄŸinerek, "Bu süreci ne kadar hızlı bir biçimde aÅŸar, kırılganlıklarımızı ne kadar çabuk azaltabilirsek dışarıdan gelebilecek ÅŸoklara karşı o kadar dayanıklı oluruz. Ayrıca istihdam üzerindeki olumsuz etkileri de en aza indiririz." ifadelerini kullandı.Â
TÃœSÄ°AD'ın her zaman ve hiç ara vermeksizin ülkenin ihtiyaç duyduÄŸu yapısal reformlar üzerine çalıştığını dile getiren Kaslowski, "Vergi reformu ile daha öngörülebilir, basit ve adil bir vergi sistemi; eÄŸitim reformu ile dijital çağın gerektirdiÄŸi vasıflara sahip, yenilikçi, özgür düşünceye sahip bir nesil, iÅŸ gücü reformu ile daha üretken, rekabetçi iÅŸ gücü en büyük hedeflerimiz. Sanayide dijital dönüşüm, giriÅŸimcilik, sermaye piyasaları da çalışma baÅŸlıklarımız arasında." yorumunu yaptı.Â
"KÃœRESELLEÅžME VE TEKNOLOJÄ°K DÖNÜŞÜM GERÄ° ÇEVRÄ°LEMEZ"Â
Simone Kaslowski, küresel iliÅŸkilerin en az ekonomi politikaları kadar önemli olduÄŸunu belirterek, "Küresel ekonomik sistemin daha iyi çalışması için yapılan eleÅŸtirileri anlamak ve bunlara çözümler üretmek hepimizin görevi. Ancak bu söylemlerin gerçekçi eleÅŸtiri düzeyinden çıkarak, ideolojik çıkarlara alet edilmesine de karşı çıkmalıyız." dedi.Â
Serbest ticaret yerine ekonomik korumacılık, özgürlükçü demokrasi yerine siyasal popülizm, kültürel çoÄŸulculuk yerine kültür savaÅŸları, kimseye yaramayacağını ve uzun vadede durumu sadece kötüleÅŸtireceÄŸini dile getiren Kaslowski, ÅŸu bilgileri verdi:Â
"KüreselleÅŸme ve teknolojik dönüşüm geri çevrilemez. Yapılması gereken bunları kapsayıcı reformlarla ilerletmektir. ÇaÄŸa uygun eÄŸitim, gümrük birliÄŸi modernizasyonu, dijital tek pazara hazırlanmak, korumacı politikalara sığınmadan rekabetçiliÄŸimizi ilerletmek yapmamız gerekenlerdir. Bugün Avrupa BirliÄŸinde pek çok sorun tartışılıyor. Brexit ile beraber ortaya çıkan en önemli gerçek mevcut sistemin sorunlarının yanında ne kadar çok fayda da ürettiÄŸidir. Ä°ngiltere’de çıkış sürecinin düşünülenden çok daha zor ve sancılı olması, elde edilen bu önemli kazanımlardan vazgeçmenin ne kadar zor olduÄŸunu da göstermektedir."Â
Kaslowski, bugüne kadar gerek dünyada gerekse AB’de yaÅŸanan kriz dönemlerini hep entegrasyonun arttığı, Birlik'in daha da güçlendiÄŸi dönemlerin izlediÄŸini kaydederek, "Biz de politikalarımızı günübirlik geliÅŸmelere göre deÄŸil kalıcı trendler ve deÄŸerler üzerine inÅŸa etmeliyiz. Batı ve AB ile olan iliÅŸkilerimiz iniÅŸ çıkışlı bir seyre sahip. Bu iliÅŸkilerin toparlanarak ortak çıkar ve deÄŸerler anlayışıyla yürütülmesi ülkemizin geleceÄŸi açısından son derece önemlidir. Demokrasi ve hukuk devletinin korunması, ekonomik ve sosyal kalkınma hedeflerinin baÅŸarılabilmesi için her zamankinden fazla çaba ve hassasiyet göstermemiz gerekiyor." diyerek sözlerini tamamladı.Â