Güncelleme Tarihi:
İşte Avrupa Komisyonu Ulaştırmadan Sorumlu Komiseri Violeta Bulc'un o yazısı...
Hepimizin zihninde Türkiye, Avrupa’nın Asya’yla buluşma noktası, Doğu ve Batı arasındaki köprüdür. Köprü olmak bir ayrıcalıktır: Her iki medeniyete de ait olma ve her iki medeniyeti buluşturma potansiyeline sahip olma anlamına gelmektedir. Ancak, bunun tam anlamıyla gerçekleşebilmesi için, tüm düzeylerde somut işbirliğine ihtiyaç vardır.
Bir yıldan az bir süre içinde ikincisini gerçekleştirdiğim Türkiye ziyaretim, AB’nin stratejik ortağımızla çalışmalarımızı yeniden teyit eder niteliktedir. AB ve Türkiye’nin geleceğe dönük ortak çıkarları, beklentileri ve yüzleştikleri ortak zorlukları vardır. Varna’daki AB-Türkiye Zirvesi’nin ardından AB liderleri Türkiye ile diyaloğu yoğunlaştırma yönünde güçlü bir karar almış ve AB Zirvesi’nde Başkan Donald Tusk, “ilişkimiz zor zamanlardan geçiyor olsa da, bir çok alanda iyi işbirliği gösteriyoruz” demiştir.
Bu durum, özellikle de ulaştırma politikası alanı için geçerlidir. Türkiye ve AB uzun yıllardır ulaştırma ve hareketlilik alanında yoğun şekilde çalışmaktadır. İki ortak olarak, güven ve karşılıklı anlayışı tesis etmiş bulunuyoruz. Gelecekteki işbirliğimizin yol güvenliği, kentsel hareketlilik ve ulaşımın karbonsuzlaştırılması gibi bir dizi alanda büyük bir potansiyeli söz konusudur.
Benim için yol güvenliği son derece önemli bir konudur. Türkiye’de her sene trafik kazaları sebebiyle yaklaşık 7.500 kişi hayatını kaybetmektedir. Yeterli tedbir alınmaması, tehlikeli araç kullanımı, yetersiz araç ve altyapı güvenliği sebebiyle yaşanan can kayıplarını önemli ölçüde azaltmak elimizdedir. Türkiye’nin, ‘Vizyon-Sıfır’ stratejisini benimseyerek AB yol güvenliği politikalarına uyum çabalarını desteklemekteyiz. Günümüzün seri katili olan trafik kazalarına bağlı ölüm ve yaralanmalara karşı Türkiye ile birlikte mücadele etmeye, ayrıca vatandaşlarımızın güvenliği çocuklarımızın da geleceği için gerekli tedbirlerin alınmasında Türkiye’ye yardım edecek ortak gündemi benimsemeye hazırız.
Son on yıl içerisinde Türkiye ekonomisini güçlendirmek için etkileyici adımlar atmıştır. Türkiye’nin şehirleri, canlı yaşam ve iş merkezleri haline gelmiştir. Ancak, kalkınmayla birlikte kentlerde trafik yoğunluğu artmış, hava kalitesi kötüleşmiş ve ekonomik erişilebilirlik azalmıştır. Önemli bir bağlantı merkezi haline gelen İstanbul, daha hızlı, güvenli ve temiz bir kent olabilmek için yenilikçi ve karbonsuz ulaşım sistemlerine ihtiyaç duymaktadır. Türkiye ile kentsel hareketlilik alanında işbirliği yapmakta olan AB, kentsel hareketlilik kültürünü geliştirmek amacıyla ülkenin tüm kentlerini Eylül ayında gerçekleşecek Avrupa Hareketlilik Haftası’na davet etmektedir (#mobilityweek, #MixAndMove).
Aynı zamanda Türkiye, hızla ilerleyen yapım süreciyle özellikle dikkat çeken İstanbul üçüncü havalimanı ile birlikte, küresel anlamda havacılık sektörünün önde gelen ülkelerinden biri haline gelmektedir. Dolayısıyla AB'ye düşen, Türkiye’nin bu alandaki hedeflerini desteklemek ve daha büyük hedeflere ulaşabilmesi için mevcut havacılık ilişkimizi geliştirmektir. AB Havacılık Anlaşması, Türkiye’nin daha geniş bir ortak Avrupa havacılık alanına katılmasını sağlayacaktır. Bundan, başta bağlantısallık ve güvenliğin artması sebebiyle vatandaşlarımız olmak üzere, hepimiz fayda sağlayacağız. Bu anlaşma yıllık 5 milyar Avro'ya ulaşan bir gelir sağlayabilir, bilet fiyatlarında %50 indirime yol açabilir ve yaklaşık 48.000 yeni iş yaratabilir.
Başka bir önemli işbirliği alanı ise demiryolu bağlantılarıdır. Amiral gemisi niteliğinde bir proje olan İstanbul’dan Bulgaristan sınırına uzanan demiryolu hattı, AB ve Türkiye arasındaki stratejik işbirliğinin en somut örneklerindendir. AB, 275 milyon avro ile, Halkalı-Kapıkule demiryolu projesinin inşaatını finanse edecektir ve bunu AB ve Türkiye arasındaki ticaret bağlamında önemli bir yük taşıma koridoru olarak görmektedir. AB’den Kapıkule-Halkalı-Kars demiryolu ekseni vasıtasıyla Asya’ya uzanan temel bağlantı niteliğindeki bu proje, Doğu – Batı demiryolu koridorunun gelişimine katkıda bulunacaktır.
AB, daha sürdürülebilir bir ulaştırma politikasına yönelik tüm çalışmalarında Türkiye’ye destek vermeye, ve Türkiye’nin Doğu ile Batı arasında, halklarımızı buluşturan gerçek bir köprü olma potansiyelini gerçekleştirmesine yardıma hazırdır.