Güncelleme Tarihi:
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Uluslararası Satınalma ve Tedarik Yönetimi Federasyonu (IFPSM) Üst Yöneticisi (CEO) Markku Ilmari Ossian Henttinen, dünya ekonomisinin hızla değiştiği şu dönemde tedarik zinciri liderleri ve çalışanlarının kilit bir rol oynadığını söyledi.
Düşük maliyetli kaynak ve imkana sahip ülkelerin neredeyse kalmadığını anlatan Henttinen, insan veya doğal afetler kaynaklı işleri etkileyebilecek birçok risk türünün olduğunu ifade etti.
Henttinen, bu tür risklerden dolayı satın alma ve tedarik zinciri liderlerinin dünyada neler yaşandığının farkında olması gerektiğini vurgulayarak, "Birçok ülkede tedarik zinciri alanında eğitim ve öğretim sistemiyle yapılacak çok şey var. İnsanlara, siyasetçilere ve kamu sektöründe çalışanlara tedarikin öneminin anlatılması gerek." diye konuştu.
Türkiye nüfusunun 82 milyonu aştığına işaret eden Henttinen, şunları kaydetti:
"Türkiye, Batı Avrupa ve Asya arasında, ulaşım akışlarının ortasında iyi bir konumda, coğrafi olarak özgün bir konuma sahip. Bu konum, Türkiye'deki tedarikçilerin tedarik zinciri alanına önderlik edebilmesi için doğal, devasa bir potansiyel sunuyor. Türkiye, fiziksel dağıtım lojistiğinde büyük bir ülke. Türkiye'yi her zaman Avrupa'nın bir parçası olarak görüyorum. Küresel ekonomik ve siyasal düzlemde çok fazla değişim var. Bu değişen küresel düzen içerisinde Türkiye'yi Avrupa'ya ve Batı'ya daha da yaklaştırmanın iyi olacağını düşünüyorum."
"TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM, ŞİRKETLERİ KUTUPLAŞTIRIYOR"
Markku Ilmari Ossian Henttinen, yeni teknolojilerin, sadece büyük ve yapay zekaya yatırım yapabilecek milyar dolarlık kaynağa sahip şirketlerin elinde olduğuna dikkati çekti. Küçük ve orta ölçekli işletmeler için endişe duyduğundan bahseden Henttinen, "Kendi ülkemde bu alanda, tedarik süreçlerini, satın alma süreçlerini ve toplam tedarikin nasıl değerlendirileceğine, öz değerlendirme araçlarına yönelik ürünler geliştirdik. Özellikle bu ürünler küçük ve orta ölçekli şirketlere yönelik oluyor, çünkü genellikle daha küçük şirketler profesyonelliğe sahip olmayabiliyor. Çok uluslu şirketler miyar dolarlarca kaynağa sahip." ifadelerini kullandı. Henttinen, daha küçük şirketlerin, modern teknolojiye yatırım yapma imkanlarının yanı sıra insan gücünden de yoksun olabildiğini söyledi.
Bu durumun şirketlerin kutuplaşmasına neden olabildiğine işaret eden Henttinen, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Küçük ve orta ölçekli işletmeler için zor zamanlar olabiliyor. Teknolojik inovasyon kapsamında başarılı işler yapan küçük ve orta ölçekli işletmeler de var tabi ki. Kesinlikle bu teknolojik dönüşüm ve değişim, tedarik zinciri yönetiminde gerçekten kilit bir rol oynuyor. Tedarik zinciri yönetiminde profesyonellerin yeni konulara adapte olması ve değişikliklere hazır olması gerek. Dünyada yatırım yapma, sürdürülebilirlik, küresel ısınma ve iklim değişikliği alanlarında birçok tartışma var. Bu tür küresel riskler dünyada tedarik zinciri yönetimini etkileyen faktörler. Bu tür riskleri gıda ürünleri, tüketici ürünleri ve son dönem enerjiye yönelik gelişmelerde de göreceğiz. Bu gelişmelerden birinin karbon ayak izi olacağını söyleyebilirim."
"TİCARET SAVAŞLARI TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR"
Henttinen, tedarik zincirinde sürdürülebilirliğe dair potansiyel risklerden bahsederek, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının da küresel tedarik zinciri yönetimini ve ihtiyaç olunan ürünün bir ülkeden veya bölgeden tedarik edilmesini olumsuz etkilediğini vurguladı. Tedarik zinciri yönetiminde dünyada hızla değişen pek çok şeyin olduğunu belirten Henttinen, "Tedarik profesyonellerinin de bu gelişmelerin farkında olmaları ve eğitilmeleri gerekiyor. Bu nedenle dernek çalışmaları, dernek faaliyetlerine katılmaları, kapsamlarını genişletmeleri diğer kişilerin ne düşündüklerini anlamak için iyi bir yoldur. Bugünlerde uluslararası olarak da gerçekten iyi bir şekilde ağ bağlantısı kurmanın daha da önemli olduğunu düşünüyorum." şeklinde konuşmasını tamamladı.