Güncelleme Tarihi:
Avrupa Jeotermal Enerji Konseyi Genel Sekreteri Philippe Dumas, Türkiye'de jeotermal enerji kurulu gücünde 10 yıldan kısa sürede bin megavatı aşan bir kapasiteye ulaşıldığını belirterek, çevre, artan elektrik talebi, kaynağa ilişkin bilgi birikimi gibi faktörlerin bu büyümede rol oynadığını vurguladı.
Dumas, Uluslararası Jeotermal Enerji Kongresi ve Fuarı'nda AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin hızlı büyüyen ekonomisi ve artan elektrik ihtiyacıyla diğer Avrupa ülkelerinden ayrıştığını söyledi.
Bu ihtiyacın karşılanması için enerji talebinin yerli ve temiz kaynaklardan sağlanması gerektiğini ifade eden Dumas, "Bu nedenle jeotermal enerji Türkiye'nin artan elektrik ihtiyacının karşılanması için faydalı bir kaynak. Jeotermal enerji, yenilenebilir kaynaklar arasında baz yük enerji üretimiyle en istikrarlı kaynaklardan biri." diye konuştu.
Dumas, Türkiye'nin jeoloji ve ticaret gibi konularda önemli bilgi birikimine sahip olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"Türkiye, jeotermalden önce petrol ve gaz aramacılığında tecrübeye sahipti. Garanti tarifeleri açıklandığında herkes Türkiye'nin jeotermaldeki gelişmesinde kilit faktörün bu tarifeler olduğunu düşünüyordu. Jeotermalde 10 yıldan kısa sürede bin megavatı aşan yüksek bir kapasiteye ulaşıldı. Elverişli bir çevre, artan elektrik talebi, kaynağa ilişkin bilgi birikimi ve projelerin oluşturulmasında yer alan aktörler Türkiye'deki jeotermal sektörünün hızlı büyümesinde etkili oldu. "
"JEOTERMALİN PAYI EN AZ YÜZDE 10 OLMALI"
Türkiye'deki jeotermal projeleri ve yatırımlarındaki risk unsurlarının diğer ülkelerden çok farklı olmadığını belirten Dumas, proje öncesinde risk unsurlarının iyi tespit edilmesi gerektiğine işaret etti.
Dumas, Türkiye jeotermal sektöründe yakalanan ivmenin daha üst seviyelere çıkarılabileceğine işaret ederek, "Jeotermalde artık daha büyük projeler yapılacak, dolayısıyla bu projelerin doğru projeler olduğundan emin olmalısınız. Gelecekte Türkiye'de artık 1600 megavatlık değil, bunun birkaç katı büyüklüğünde kurulumlardan bahsedeceğiz. Türkiye için mesele artık bu kurulumu artırmak değil. Potansiyel çok büyük ama jeotermalin elektrik üretimindeki payı küçük. Bu pay en az yüzde 10 seviyesinde olmalı." değerlendirmesinde bulundu.
"SÜREÇ YENİDEN HIZLANACAK"
Uluslararası Jeotermal Birliği Başkanı Aleksander Richter ise Türkiye'nin jeotermal enerjide üreticilerden servis şirketlerine ciddi bir büyüme yakaladığına dikkati çekerek, bugün Türkiye'de tecrübeli bir sektör ve uluslararası alanda kendini gösteren birçok şirket bulunduğunu dile getirdi.
Jeotermal enerji projelerindeki risklere değinen Richter, Türkiye'de tartışılan kaynak riski, santrallerin işletimi ve çevresel etki gibi konuların diğer ülkelerde de tartışıldığını aktardı.
Richter, bunun bazı belirsizliklere yol açtığını belirterek, "Çevresel etkinin azaltılması, santrale komşu toplulukların sürece dahil edilmesi önemli faktörler. Karbon salımı da önemli bir konu ancak farklı projeler kapsamında çalışılıyor." dedi.
Garanti tarifelerine ilişkin mevcut belirsizliğin de risk oluşturduğunu anlatan Richter, şunları kaydetti:
"Garanti tariflerinin devamına ilişkin açıklamaların gecikmesi sektördeki büyümeyi yavaşlattı. Geçen yıllarda yıllık yaklaşık 200 megavatlık kapasitenin eklendiğini gördük. Garanti tarifeleri açıklanır açıklanmaz, sürecin yeniden hızlanacağını düşünüyorum. Türkiye'nin jeotermalde 5-7 yılda 2 bin 500 megavat hedefine ulaşabileceğine inanıyorum."