Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2022 07:00
Türkiye’de liman yatırımlarının sadece kıyı kenar çizgisinin deniz tarafı düşünülerek planlanmaması gerektiğini ifade eden Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Başkanı Aydın Erdemir, “Çoğu limanımızın geri alanlarının sınırlı olması nedeni ile kapasite kullanımından optimum şekilde yararlanılamamaktadır. Türkiye’nin geleceği için liman geri sahalarında limancılık dışındaki faaliyetlere izin verilmemeli ve rezerv alanlar gerektiği şekilde tespit edilerek korunmalı. Bu sayede limanların gelecekte gelişebilme ve genişleyebilme imkânları ortaya çıkacaktır” dedi.
Türkiye’de limanların büyük bir kısmının kentsel yerleşim alanları içinde kaldığını ifade eden Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Başkanı Aydın Erdemir, özellikle kentlerin ve yerleşim yerlerinin limanlar üzerindeki baskılarının bu limanlara gelecekte gerekli ve zaruri olan genişleme imkanlarını tanımadığını söyledi.
Hürriyet’in Mersin’de düzenlediği Deniz Taşımacılığı Zirvesi’nde konuşan Erdemir, “Çoğu limanımızın geri alanlarının sınırlı olması nedeni ile kapasite kullanımından optimum şekilde yararlanılamamaktadır. Limanların toplu ve yoğun olarak bulunduğu İskenderun Körfezi, Aliağa Körfezi, İzmit Körfezi, Gemlik Körfezi gibi bölgelerde hızlı bir şekilde artan yüklere karşın limanlara ulaşım imkanları giderek kısıtlanmakta, önlem alınamaması halinde gelecekte beklenen yük artışlarıyla birlikte bu bölge limanlarının tamamımda çok büyük darboğazların yaşanacağı beklenmektedir. Bu nedenle limancılık sektöründe hedeflenen yük artışlarına uygun şekilde limancılık ve diğer lojistik faaliyetler için başta yukarıda belirttiğimiz şekilde limanların toplu olarak bulunduğu körfez bölgeleri başta olmak üzere yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından liman geri sahaları ilgili yeterli ölçüdeki sahaların bugünden planlanması, gereğinde kamulaştırma yapılması, böylelikle kombine taşımacılığa hizmet edecek şekilde limanların geri alanları sektörün geleceği için bugünden rezerv edilerek projelendirilmelidir” dedi.
‘BÜTÜNLEŞİK KIYI PLANLARI’“Yine limanların geri sahalarında projelendirilecek lojistik merkezlere, limanların hızlı ve efektif ulaşımını sağlayacak bağlantı odlarının, karayollarının ve demiryollarının yapılması veya var olanların gelecek ihtiyaçlar çerçevesinde güçlendirilmesi ve geliştirilmesi sağlanmalıdır” diyen Erdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Liman yakınlarındaki bölgelerin ivedilikle imar düzenlemelerinin yapılarak depolama ve sanayi alanlarının kurulması da geciktirilemeyecek bir görevdir. Liman yatırımları sadece kıyı kenar çizgisinin deniz tarafı düşünülerek planlanmaktadır. Oysa ki limanların geri sahalarında başta yerel yönetimler ya da farklı kurum ve kuruluşların da limanlardan bağımsız şekilde hayata geçirdikleri projeler ve yapılaşmalar mevcuttur. Bütüncül bir planlama eksikliğinin sonucu olan bu yapılaşmalar ülke limanlarımızın gelecekteki büyümelerine ve gelişmelerine engel olduğu gibi yeni liman yatırımları için kıyı kullanımına da engel teşkil etmektedir. Liman geri sahasındaki proje ve planlara ‘Bütünleşik Kıyı Planları ve Limanlar Master Planları’ çerçevesinde bakılarak başka kurum ve kuruluşların bu geri sahaları limancılığın geleceğini kısıtlayacak şekilde kullanımı sınırlandırılmalı ve liman yatırımları liman geri sahaları ile birlikte planlanarak korunmalıdır.”
TESPİT EDİLEREK KORUNMALI Liman geri sahalarında limancılık dışındaki faaliyetlere izin verilmemesi ve rezerv alanların gerektiği şekilde Türkiye’nin geleceği için bugünden tespit edilerek korunması gerektiğini dile getiren Erdemir, “Bu sayede limanların gelecekte gelişebilme ve genişleyebilme imkânları ortaya çıkacaktır. Açık ve kapalı depolama alanları sınırlı olan limanların denizden alan kazanmalarının önü açılması için mevzuatlarda gerekli düzenleme yapılmalı, liman içinde alan kazanamayan limanların geri sahalarını geliştirmelerine imkân yaratılmalıdır. Ülkemizde multimodal taşımacılığın yapılabilmesi için gerekli altyapılar yetersizdir. Ulusal ulaşım ağına katılımda zorluklar vardır ve demiryolu taşımacılığından faydalanma imkânları arttırılmalıdır. Özel sektör limanlarının neredeyse tamamının demiryolu bağlantısının olmaması, limanlara hizmet veren iç ulaşım ağının geliştirilmemiş olması, kamu hizmeti üreten limanların karayolu, demiryolu ve benzeri altyapı ihtiyaçları devletin genel bütçesi içerisinde yeterince yer almaması, limanların yapısal özelliklerinin multimodal taşımacılık sistemlerine uyum sağlayamaması nedeniyle Türkiye, dünya ile rekabet edememektedir” diye konuştu.
TEKNİK VE KREDİ DESTEĞİ Limanların, hizmet verdiği hinterlanttaki sanayi kuruluşları ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Erdemir, “Liman Tesisi + Demiryolu Ara Bağlantısı + Organize Sanayi Bölgeleri + Endüstri Bölgeleri + Serbest Bölgeler şeklinde yapılacak bir planlama ülke dış ticaretimiz için gerekli olan multimodal lojistik altyapının kurulmasını sağlayacak, ortaya çıkan lojistik ve ekonomik güç ülkemize çok büyük ölçüde bir rekabet avantajı yaratacaktır. Limanlar ve sanayi bölgeleri planlanırken mutlaka demiryolu bağlantısı göz önünde bulundurulmalıdır. Devlet, özel limanlara demiryolu kılçıklarının liman bağlantıları için proje, teknik destek ve
kredi desteği vermelidir. Devlet, demiryolunun bulunmadığı bölgelere demiryolu getirilmesi konusunda öncülük etmelidir. Limanlar birer lojistik merkezdir, bu nedenle uygun altyapı sağlanmalı, kara ve demiryolu ulaşımlarına uygun hale getirilerek pazardaki müşterilerin ürünlerini liman bölgelerine kolay ve ucuz ulaştırmaları sağlanmalıdır. Limanlar dış ticaretin kapısı olduğundan; bölgedeki ürün çeşitlerine uygun yeni oluşumlara açık, gelişmeye müsait yatırımlara izin verilmelidir” ifadelerini kullandı.
‘REFERANS ALINAN BİR SEKTÖR KURULUŞUYUZ’
Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) hakkında da bilgiler veren Aydın Erdemir, “Türkiye iç ve dış ticaretinin ve deniz turizminin temel yapı taşını oluşturan limanları temsil eden, saygın, yetkin, çözüm odaklı ve referans alınan bir sektör kuruluşuyuz.“1980’li yıllardan itibaren özel iskelelere kendi yükleri dışında üçüncü şahıslara ait yüklerin de elleçlenmesine müsaade edilmesi ile günümüze kadar gelen süreç içinde sayıları ve kapasiteleri gittikçe artan özel sektör Liman ve iskele işletmecilerinin sektörel sorunlarına ortak bir platformda çözüm aramak ve dayanışmayı sağlamak amacıyla, 1996 yılında Marmara Liman İşletmecileri Derneği (MARLİM) kuruldu. İlk kurulduğunda, İzmit Körfezi’nde bulunan iskele ve terminallerin çoğunlukta olduğu derneğimizin üye yapısı sonradan Gemlik ve Ambarlı’daki limanların katılımı ile tüm Marmara Denizi’ne yayıldı. MARLİM, 2002 yılında faaliyet alanını Türkiye bütününe yayarak, merkezini İstanbul’a taşıdı. MARLİM’in temsil ettiği kuruluşların ülke ekonomisindeki yeri ve Türkiye çapında faaliyet göstermesi nedeniyle 07.02.2006 yılında İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile unvanını Türkiye Liman İşletmecileri Derneği ‘TÜRKLİM’ olarak değişti. TÜRKLİM, International Association of Ports and Harbors (IAPH) ve Sektörel Dernekler Federasyonu’nun (SEDEFED) aktif üyesidir. Ayrıca başta Avrupa Birliği içinde faaliyet gösteren FEEPORT ve ESPO olmak üzere birçok uluslararası kuruluş ile yakın ilişkiler içerisindedir” dedi.