A.A
Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2012 17:49
Londra City Bölge Yöneticisi Lord Mayor David Wootton, Türkiye'nin İstanbul'u finans merkezi haline getirme projesinin kendileri için bir tehdit oluşturmadığını ve Türkiye'nin başarısının kendileri için zarar anlamına gelmediğini belirterek, bu konudaki çalışmalarında Türkiye'ye destek olmaya hazır olduklarını kaydetti.
İngiltere Başkonsolosluğunda düzenlenen “İstanbul Finans Merkezi” başlıklı toplantıda konuşan Wootton, Türkiye'nin son dönemde ekonomik alandaki başarılarına değinerek, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde hem ekonomik hem politik alanda daha fazla geliştiğini görmeyi istediklerini söyledi.
Bir finans merkezi haline gelmesi için ülkedeki finansal hizmet sektörünün daha fazla gelişme kaydetmesi gerektiğine işaret eden Wootton, Türkiye gibi enerjik bir ekonomi için finansal merkez haline gelmenin büyük önem taşıdığının altını çizdi.
Londra'nın, dünyanın önde gelen finans merkezlerinden biri olma rolünü sürdürdüğünü belirten Wootton, “Türkiye'nin finans merkezi olma projesi bizim için bir tehdit değildir. Bu sıfır toplamlı (zero sum) bir oyun değil. Sizin başarınız, bizim için zarar anlamına gelmiyor. Siz başarılı olduğunuzda biz de başarılı oluyoruz. Biz başarılı olduğumuzda siz de başarılı oluyorsunuz” diye konuştu.
Wootton, UK Trade&Investment olarak, Türkiye'ye bu konuda destek verebilecekleri alanları belirlediklerini ifade ederek, “Şu anda küresel ekonomide zorlu zamanlardan geçiyoruz ancak bu aynı zamanda büyük fırsatlar da sunuyor. Türkiye'deki ortaklarımıza bu konuda uzmanlığımızı sunuyoruz. Türkiye'ye finans merkezi olma çalışmalarında destek olmaya hazırız” dedi.
Türkiye, expat'lar için bir cazibe merkezi olarak görülmüyor
HSBC Türkiye Üst Yöneticisi Martin Spurling ise, Türkiye ve İngiltere arasındaki güçlü tarihi ilişkilere bakıldığında, İstanbul Finans Merkezi projesi için birlikte çalışma konusunda büyük fırsatlar bulunduğunu söyledi.
Spurling, bir yerin finans merkezi olması için gerekli üç temel unsuru fiziksel ve kültürel yakınlık, yetenekli ve uluslararası bir zihinsel yapıya sahip yerel işgücü ile kaliteli iş yapma ortamı olarak sıraladı.
Fiziksel ve kültürel yakınlık açısından Türkiye'nin coğrafi ve kültürel anlamda oynadığı köprü rolüne işaret eden Spurling, Asya, Avrupa ve Ortadoğu perspektiflerinden bakıldığında İstanbul'un bir cazibesi bulunduğunu belirtti.
Uluslararası banka ve müşterilerin İstanbul'a geldiklerinde, uluslararası zihniyette insanlarla çalışmak isteyeceklerine dikkati çeken Spurling, yerel uzmanlıkla uluslararası zihniyetin birleşmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti.
Öte yandan Spurling, İstanbul'un expat'lar (şirketi için ülkesi dışında çalışanlar) için bir cazibe merkezi ve önemli bir destinasyon olarak görülmediğinin altını çizerek, ülkede İngilizce kullanımının diğer finans merkezlerine göre çok daha düşük olduğunu söyledi.
BDDK sistemini uluslararası hale getirmeli
Spurling, diğer finans merkezlerinde yabancı ülkelerde deneyim kazandıktan sonra ülkelerine geri dönen insan kaynağının önemli rol oynadığını belirterek, Türkiye'nin de yavaş yavaş yurt dışındaki yeteneklerini geri çekmeye başladığını dile getirdi.
İyi bir iş yapma ortamı için regülasyon, vergilendirme ve altyapının önemini vurgulayan Spurling, Türkiye'deki bankacılık sistemini düzenleyen BDDK'nın uluslararası finansal kuruluşlarla ilişkilerini nasıl düzenleyeceğinin önemine işaret etti. BDDK'nın sistemini daha uluslararası hale getirmesi gerektiğini, bankalardan istediği tüm belgeleri Türkçe istediğini, uluslararası kurumların bunu istemeyeceğini anlattı.
İFM'de kamu-özel sektör dengesi önemli
Clifford Chance Avukatlık Firması Yöneticisi Simon Williams da, İstanbul'u finans merkezi yapmak için çalışılırken, odaklanılacak konuların iyi seçilmesi gerektiğini belirtti.
Sürecin hukuki boyutlarına ilişkin bilgi veren Williams, finans merkezinin oluşumunda kamu ve özel sektör arasındaki dengenin de büyük önem taşıdığını, ideal olanın iki taraf arasında işbirliğinden geçtiğini kaydetti.