Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’nin asrın projeleri arasındaki deniz altından askılı boru sistemiyle KKTC’ye su götürülmesi projesi tamamlandı. Su geldi ancak işletmesini kimin yapacağı hâlâ belirsiz. Ortaya çıkan ‘işletme krizi’, KKTC’de koalisyon hükümeti ortaklarını da karşı karşıya getirdi. Hükümetin bir kanadı suyun yap-işlet-devret yöntemiyle özelleştirmesine karşı çıkarken, diğer ortak destek veriyor. Krizin temelinde ise, KKTC devletinin belediyelere suyu çok yüksek oranlarda zararına satması ve özelleşmesi halinde belediyelerin en büyük gelirlerini yitirecek olması yatıyor. Su işleri dairesinin verilerine göre 1 ton suyun devlete maliyeti 1 liranın üzerine çıkıyor. Belediye ise suyun tonu 10 kuruşa alıyor ve maliyetin çok altına aldığı suyu halka satarken, kademeli bir fiyat uyguluyor.
30 MİLYON METREKÜP
KKTC su işleri dairesi yetkililerinin verdiği bilgilere göre, 300 bin nüfuslu ülkede devlet yıllardır bilinçli bir şekilde zarara uğratılıyor. Su yönetiminde oluşturulan yapı, yılda 30 milyon metreküp içme suyu tüketen KKTC’de devletin milyonlarca lira zarara uğraması ve bütçe açığı olarak Türkiye’den mali yardım talep edilmesine neden oluyor. İktidardaki solcu Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) karşı çıktığı, küçük koalisyon ortağı Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) ise, desteklediği yap-işlet-devret modeli, ülke gündeminin birinci maddesi oldu. Ada’da yapılan tartışmalarda sol siyaset ve sendikalar özelleştirmenin olumsuz yanlarına odaklanırken, karşı çıkan kesim, devletin bilinçli bir şekilde zarara uğratılmasını ön plana çıkartıyor.
28 BELEDİYE YAPIYOR
Ada’daki su dağıtım ve tahsilat işini 28 belediye gerçekleştiriyor. Türkiye’nin önerdiği tahsilatın da dahil olduğu yap-işlet-devret modelinde belediyelere gelir payı verilecek. Ancak verilecek pay belediyelere yeterli gelmiyor. Belediyeler personel giderlerinin önemli bölümünü su satışından elde edilen gelirle karşılıyor. 28 belediye, su işletmesini yürütmek amacıyla BESKİ adlı özel bir şirket kurdu. Belediyeler özel şirket çatısı altında fatura tahsilatındaki tekellerini korumayı amaçlıyor. Türkiye ise, yıllık 75 milyon metreküp su kapasiteli 1.6 milyar dolarlık asrın projesinin de sübvansiyon sistemiyle işletilerek zarar etmesini istemiyor. Bu nedenle suyun belediyelerin gelir ortağı olacağı yap-işlet-devret modeliyle işletilmesini istiyor. Türkiye suyu KKTC’ye bedava veriyor. Ancak işletim maliyetinin karşılanmasını talep ediyor. Türkiye ile KKTC arasında suyla ilgili protokol 2012’de her iki ülkenin parlamentolarında onaylandı. Protokolde yap-işlet-devret yöntemiyle işletim de bulunuyor.
KKTC’de su işletim sistemi nasıl çalışıyor
-KKTC’de günümüzde su tüketimi açılan kuyularla yer altı sularından karşılanıyor.
-Su işleri dairesinin verilerine göre 1 ton suyun devlete maliyetİ 1 liranın üzerine çıktı.
- Su işleri dairesi, yüksek maliyetine rağmen belediyelere 3 ayrı tarifeden suyu zararına satıyor.
- Kuyuların işletmesini (elektrik maliyeti) belediye karşılıyorsa, suyun tonu 10 kuruş, tüm maliyetleri su işleri dairesi karşılıyorsa 25 kuruş, özel sektörden deniz arıtmasıyla satın alınıyorsa, 35 kuruş.
- Su işleri dairesi Gazimağusa kenti ve Bafra turizm bölgesinde özel sektörün işlettiği 2 deniz suyu arıtma tesisinden de su satın alıyor. Devlet arıtılmış suya 1.5 dolar ödüyor, ancak belediyelere 35 kuruşa satıyor.
-Belediyeler ise, maliyetin çok altına aldığı suyu halka satarken, kademeli bir fiyat uyguluyor. Su tüketimi artıkça fiyat artıyor. Bir hanenin aylık su tüketimi, yaz aylarında 40 ton, kış aylarında 30 ton. Ortalama ton satış fiyatı da 3 lira.
- Belediyeler su satışından önemli miktarda kâr ediyor. Ancak buna rağmen, belediyelerin neredeyse tümü farklı nedenlerle ekonomik sıkıntı içinde. * 28 belediyenin büyük çoğunluğu tahsilatın ancak yüzde 50’sini gerçekleştirebiliyor.
"HÜKÜMET KRİZ ÇIKARABİLİR"
Koalisyon hükümetinin küçük ortağı milliyetçi Ulusal Birlik Partisi’nin Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, su yönetiminin özelleştirilmesi gerektiğini savunarak, bu konuyu hükümet ortaklarıyla defalarca konuştuklarını açıkladı. Özgürgün, “Aslında hükümet iyi gidiyor ancak su konusu gerçekten hükümeti etkileyebilecek bir noktada duruyor” dedi. Türkiye’nin bir milyar doların üzerinde harcama yaparak asrın su projesini gerçekleştirdiğine dikkat çeken Özgürgün, “Bunu Türkiye yani anavatanımız yapmıştır. Buraya kadar ulaştırılmış büyük bir yatırım var. Bu konuda Türkiye’nin söyleyeceği çok önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. Yani, “Burada biz yaparız, şöyle yaparız’dan çok, anlayışla ve inatlaşma olmaksızın Türkiye ile işbirliği içerisinde en doğrusunu bulup ona göre bunun yapılması gerekmektedir. Kıbrıs’ta suyun dağıtımının özelleştirilmesine talip olanların ihaleye girmesi gerek. Özelleştirme olursa belediyelerin devre dışı kalma endişesi var ancak bunlar çözülmeyecek konular değil” diye konuştu. (AA)
Belediyeler: Gelirimiz gidecek
TÜRKİYE’nin önerdiği tahsilatın da dahil olduğu yap-işlet-devret modelinde belediyelere gelir payı verilecek. Ancak verilecek pay belediyelere yeterli olmuyor. Belediyeler personel giderlerinin önemli bölümü su satışından elde edilen gelirle karşılıyor. 26 belediye, su işletmesini yürütmek amacıyla BESKİ adlı özel bir şirket kurdu. Belediyeler özel şirket çatısı altında fatura tahsilatındaki tekellerini korumayı amaçlıyor.