Türkiye'de yönetici avlıyor

Güncelleme Tarihi:

Türkiyede yönetici avlıyor
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 18, 2010 13:31

Uluslararası finansal araştırma ve denetim şirketi olan Pricewaterhouse Coppers’da denetim biriminde çalıştıktan sonra Türkiye’de yönetici araştırma ve danışmanlık (Head-hunter) şirketi kuran Çağrı Alkaya, 3 yıldır Türkiye'deki genel müdür adayı olan yöneticileri araştırıyor.

Haberin Devamı

Uluslararası üst düzey yönetici araÅŸtırma ÅŸirketi Stanton Chase’in Türkiye yönetici ortağı olan Alkaya, onlarca üst düzey yöneticiyi Türkiye’nin önemli ÅŸirketlerinde genel müdür ve genel müdüre baÄŸlı pozisyonlara yerleÅŸtirmiÅŸ. 3 yıldır Türkiye'de yönetici araÅŸtırıp ÅŸirketlere öneren Alkaya ile Türkiye'deki ÅŸirketleri ve Türk yöneticilerini konuÅŸtuk.  Â
 
- Yaptığınız iş tam olarak nedir? Sadece genel müdür mü araştırıyor sunuz?

Bizim işimiz yönetici araştırma ve liderlik hizmetleri diye geçiyor. Şirketlere kısa ve uzun vadeli ihtiyaçlarına en uygun olacak ve onlara yön verecek yöneticiler araştırıyoruz, değerlendiriyoruz ve şirketlerle tanıştırıyoruz. Sadece genel müdür ve genel müdüre direkt bağlı olan yönetici pozisyonları için araştırmalar yapıyoruz.

Haberin Devamı

-Yönetici adaylarından oluşan bir portföyünüz mü var?

Önceden oluşturduğumuz bir yönetici portföyümüz yok ama takip ettiğimiz başarılı yöneticiler var. Şirketlerle birlikte çalışıp, onlardan gelen talep üzerine harekete geçiyoruz. Örneğin hızlı tüketim maddeleri şirketinin genel müdür pozisyonu için talep geldiğinde, projenin başında iş yapacağımız alanı ve kişileri belirliyoruz. Bu noktada hedeflerimizi ilgili şirket ile birlikte belirliyoruz. Bunların dışında araştırmak ve o alandaki en iyileri bulmak bizim işimiz. Yöneticiler de bizi bilir ve gerektiğinde bize ulaşırlar da projeye göre biz de yöneticilere ulaşabiliyoruz.

En iyileri nasıl buluyorsunuz?

Çok uzun birikimlerle oluşturduğumuz bir ağ üzerinden hareket ediyoruz. Bu ağ, isimleri tespit etmek için değil de kişilerin özgeçmişlerine dair bilgilere ulaşmak konusunda bize yardımcı oluyor.

Hüseyin KOYUNCUOĞLU'nun röportajı
hurriyet.com.tr

HEDEFLERİN UYUŞMASI ÇOK ÖNEMLİ

Mesela, üst düzey bir gıda şirketine genel müdür arıyorsanız, gideceğiniz yerler belirlidir. Diğer gıda şirketleri, diğer tüketici ürünleri şirketleri, bu alanda olmuş fakat daha sonra başka sektörlere geçmiş yöneticilere bakarız ve oradan seçim yapacağımız bir grup oluşturuyoruz. Önemli olan o grup içindeki adayların geçmişlerini iş hayatındaki başarılarını, başarısızlıklarını, güçlü ve zayıf yönlerini bulmak ve bunları çeşitli yöntemlerle doğruluğunu sorgulamaktır.

Haberin Devamı

Daha sonra bu adayların yöneticinin o şirketin kültürüne, tarzına, hedeflerine uygun olup olmadığına yönelik mülakatlarımızı yaparız. Daha sonra ise detaylı raporlar ile birlikte şirketlerle tanıştırırız.

Yaptığınız yönetici araştırmalarında yeni mezunlar arasından da seçim yaptığınız oluyor mu?

Sadece genel müdür ve genel müdüre direkt bağlı pozisyonlar için adaylar araştırdığımız için bize göre tecrübe önemli bir kriter. O yüzden deneyimli yöneticiler aslında bir adım daha önde. Üniversitelerde işle ilgili çok da önemli pratikler yapamıyorsunuz. Sonuçta iş başka bir dünya, eğitim başka bir dünya…

Türkiye’de üniversiteleri yöneticilik eğitimi açısından yeterli buluyor musunuz?

Haberin Devamı

Öğrenme ve gelişim insanın kendisinde başlar. Dışarıdan ne verdiğiniz kadar kişinin ne almak istediği de çok önemlidir. Türkiye’de aynı okuldan aynı bölümlerden benzer başarılarla mezun olmuş profiller dahi birbirinden çok farklı olabiliyor. Artık ‘falanca üniversitenin falanca bölümünde mezun olan öğrencinin İngilizcesi genellikle iyi olabilir’ şeklinde bir varsayımda bulunamıyorsunuz. Yoksa üniversitelerimiz içerik ve metot olarak dünya üniversiteleriyle aynı seviyede, benzer eğitimleri alıyoruz.

Deneyim dışında başka hangi kriterleri önemsiyorsunuz?

Aslında deneyimi diğer özelliklerle kıyaslarsak birinci sıraya koymayız. IQ ve EQ(Duygusal zeka) da çok önemli. Bir yerlerde 5 yıl deneyimli bir yönetici bu özellikleri ile 10 yıl deneyimli bir aday bu özelliklerinden dolayı ön plana çıkabilir.

Haberin Devamı

Dil bilmek olmazsa olmaz. İstatistiklere göre belli başlı üniversitelerden mezun olan kişiler kariyerlerinde daha kolay ilerleyebiliyor. MBA programlarından mezun olanların da kariyerlerinde iyi yerlere geldiğini görüyoruz.

TÃœRKÄ°YE'DEKÄ° MBA OKULLARI YURTDIÅžINDAKÄ°LER Ä°LE AYNI

MBA eğitiminin önemi ne kadar?

İyi bir MBA okulunda eğitim almak tercihlerimiz konusunda önemli bir etken oluyor.  MBA konusunda en çok sorulan sorulardan birisi ‘nerelerde MBA yapalım’ şeklinde oluyor. Açık ve net bir cevabım var: İyi okullarda MBA yapın. Bunu söylerken de ABD ya da İngiltere’de yapılmasını kastetmiyorum Türkiye’deki birçok MBA programlarının dünya genelinde ilk 100'deki birçok üniversitelerden bile daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Ama üniversite mezunu olmak bir alanda iyi bir eğitim aldığınız anlamına gelmiyor.

Türkiyede yönetici avlıyor
Stanton Chase Kurucu ortağı Çağrı Alkaya


Türk yöneticileri ile yabancı yöneticiler arasında ne gibi farklılıklar var?

Yabancı yöneticiler ile Türk yöneticiler arasında hem olumlu hem de olumsuz farklar var. Türk yöneticilerinin      uyum becerileri, esneklikleri, farklı koşullara kolay adapte olabilmeleri, kriz yönetimi, farklılıkları daha kolay   anlayabilme özellikleri ile yabancı yöneticilerden bir adım daha önde

Haberin Devamı

Türk yöneticilerde geliştirilmesi gereken yönler neler?

Öte yandan temel konular ve özgüven batılı yöneticilerde daha standart olarak bulunabilen özellikler. Bizim yöneticilerimizde de var ama batılı yöneticiler bu konuda bir adım daha önde. Özgüvenin biraz eğitim sistemi ve kültürle de ilgisi var.

Bir de Türk yöneticiler belli bir statü ve finansal pozisyona ulaştıktan sonra kariyer arzularını kaybedebiliyorlar. Bu bence dikkat edilmesi gereken bir konu. Bir yöneticinin daha ilerilere gitmesini engelleyen bir durum. Aslında çabuk yıpranıyor ve doyuyorlar da denebilir

Dünya şirketlerindeki Türk yönetici sayısını yeterli buluyor musunuz?

Türkiye dünyanın ilk 20 ekonomisinden bir tanesi. Öyle bakılacak olursa ilk 20’deki ekonomilerin yönetici sayılarına göre geride olduğumuzu düşüyorum. Bence potansiyel bakımından yurtdışına daha fazla yönetici gönderebilmeliyiz.

Türkiye’ye gelen yabancı yöneticileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Türkiye’ye farklı sebeplerle çok sayıda yönetici geliyor. Batıdaki şirketlerdeki şirketler yöneticilerini gelişmekte olan ülkelere göndererek daha fazla tecrübe kazanmalarını sağlıyor. Bir diğer sebepte daralan pazarlarda yabancı şirketlerin yöneticilerine yeni pozisyonlar bulmak için diğer ülkelere gönderiyor.

OLAY FUTBOLDAN FARKLI DEĞİL

Aslında bu konu futboldan farklı değil. İyi yönetici gelecekse nereden geldiği fark etmez. Şirketler pozisyon için en iyi alternatif yabancı bir yönetici ise yabancı, Türk ise Türk yönetici tercih ediyorlar. Bu bir denge meselesi. Ama benim gördüğüm kadarıyla Türkiye’ye gerçekten faydası olan yabancı yöneticiler ciddi deneyimli, ülkemize bilgi ve deneyim transferi yapabilecek yöneticiler. Yoksa bir Türk yönetici ile eşit özelliklerdeki bir yabancı yöneticinin Türkiye’ye gelmesi o şirket içinde faydası olmayacaktır.

İyi bir yönetici olabilmek için yolun başındakilere neler tavsiyeleriniz neler?

Üniversitenin ardından mümkünse yurtdışında bir MBA yapmanın faydalı olabileceğini düşünüyorum. Ama hemen üniversite bittikten sonra değil! Öncesinde birkaç yıl çalışmalarını öneririm. İş hayatına dahil olabilmek için çalışkan olmak, doğal olabilmek çok önemli. Rahatlıkla söyleyebilrim ki başarılı olabilmek için asla kibirli olmamak gerekir. İnsan ilişkileri de olmazsa olmazlardan bir tanesi. Çevresindeki herkese bir müşterisiymiş gibi davranabilen yöneticilerin genelde daha başarılı olabildiğini gördüm.

ŞANS HER ZAMAN VARDIR! ÖNEMLİ OLAN ONU GÖRMEK

İş hayatı, IQ, EQ, disiplin çalışma ve şansın bir kombinasyonudur. Şans da bence insanların zaman zaman insanın karşısına zamanla çıkar. Önemli olan onu görmek. Önünüze konulan her işi o iş önünüze konulan en iyi işmiş gibi yapmak gerekiyor.  İş ve görev ayrımı yapmadan çalışma disiplinini geliştirebilen herkes çok başarılı olabiliyor.

Engeller her zaman çıkacaktır. O engellerin son engel olmayacağını ve sizi öldürmeyen herşeyin sizi güçlendirdiğini unutmamak lazım. Bunu bir yarış gibi düşünmeli. Yarış boyunca 180 km hızla gidemeyebilirsiniz. Yavaşlamanız gereken yerler olacaktır, engeller, virajlar, önünüzde kazalar olabilir. Yeri geldiğinde düzlükte hızlanabilmek için yavaşlamayı da bilmek lazım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!