Türkiye'de sahteciliğin yıllık faturası 4 milyar dolar

Güncelleme Tarihi:

Türkiyede sahteciliğin yıllık faturası 4 milyar dolar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2005 17:05

Procter & Gamble (P&G) Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Karpat, bu yıl devletin sahte ürünlerden dolayı uğradığı vergi kaybının 4 milyar doları bulacağının tahmin edildiğini belirterek, “Bu parayla Türkiye IMF'ye bir yıllık borç taksidini ödeyebilirdi” dedi.

Haberin Devamı

Türkiye'de faaliyet gösteren British American Tobacco, Eczacıbaşı-Beiersdorf, Johnson & Johnson, JT International, Henkel, L'oreal, Mey İçki, Nestle, Pfizer, Philip Morris, Procter & Gamble, Reckitt Benckiser ile Unilever'den oluşan ulusal ve uluslararası 13 firmayı biraraya getiren Marka Koruma Grubu'nun düzenlediği ve üye firmaların üst düzey yöneticilerinin katıldığı bir toplantıda sahteciliğin Türkiye ve dünyada ulaştığı boyutlar anlatıldı.

Saffet Karpat, konuşmasında, Türkiye'deki kayıt dışı ekonominin boyutunun gelişmiş ülkelerin çok üzerinde olduğuna işaret ederek, bu oranın gelişmiş ülkelerde ortalama yüzde 15, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 30 iken Türkiye'de ise bunların üzerinde bulunduğuna dikkat çekti.

YILLIK VERGİ KAYBI 11 MİLYAR DOLAR

Haberin Devamı

Türkiye ekonomisinde bundan kaynaklanan yıllık vergi kaybının 9-11 milyar dolar arasında olduğunu belirten Karpat, 2002 verilerine göre firmaların yıllık kaybının 90-145 milyon dolar düzeyinde bulunduğu, toplam taklitçiliğin yarattığı kayıt dışı ekonominin gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 1.4'üne ulaştığını, bunun da 2.6 milyar dolara tekabül ettiğini söyledi.

Karpat, tarım dışı sektörlerdeki kayıt dışılığın yüzde 34, tarım sektöründe ise yüzde 90 düzeyinde olduğunu belirtti.
Saffet Karpat, sahteciliğin artarak devam ettiği Türkiye'de 2005 yılında devletin sahte ürünlerden dolayı uğradığı vergi kaybının 4 milyar doları bulacağının tahmin edildiğini kaydederek, şöyle devam etti:

“Bu 4 milyar dolar ile ne yapılabilirdi? Bu parayla Türkiye IMF'ye bir yıllık borç taksidini ödeyebilirdi. Tüpraş büyüklüğünde yeni bir rafineri daha kurulurdu. 100 tane hastane, bin öğrenci kapasiteli 4 bin okul yapılabilirdi. İstanbul, olası depreme hazırlanabilirdi. İstanbul'da deniz altına yapılan tüp geçit projesi için başka kaynağa gerek kalmazdı.”

“360 DAVA AÇILDI, SONUÇ ALINAMADI”

Karpat, TBMM'de bekleyen “Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Taslağı”nda yer alan ve sahte ürün üretiminden dolayı ceza verilebilmesini, sahtesi yapılan ürünün orijinalinin Türkiye'de üretilmesi koşuluna bağlayan hükmün çok sakıncalı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

Saffet Karpat, sahtecilikle mücadelede ilerleme kaydedilebilmesi için yasal mevzuatın ve sürecin iyileştirilmesinin şart olduğunu vurgulayarak, şikayet edilmemesi halinde bir kamu davası açılamadığını da kaydetti.

2004-2005 yıllarında Marka Koruma Grubu üyesi firmaların sahte ürün üreticisi ve satıcılarına karşı 360'a yakın dava açtığını, ancak bu davalardan henüz bir sonuç alınamadığını anlattı.

Karpat, sahtecilik konusunun 2005 yılı AB İlerleme Raporu'nda da yer aldığını, burada tescilli marka ve sanayi tasarımların taklidinin halen yüksek olduğunun vurgulandığını hatırlatarak, bunun AB nezdinde de olumsuz bir imaj yarattığını vurguladı. Saffet Karpat, ülkeye gelecek yabancı yatırımcıların ilk baktığı konulardan birinin sahtecilik ve kayıtdışılık olduğuna dikkat çekti.

Haberin Devamı

Büyük zincir marketlerde sahte ürünlere rastlanmadığına işaret eden Karpat, baskınlarda ele geçirilen ürünlerin muhafazasında düzensizlikler yaşandığını da sözlerine ekledi.

KARACA:SAHTE ÜRÜN TİCARETİNİN DÜNYADAKİ BOYUTU 512 MİLYAR DOLAR

Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Karaca, sahte ürün ticaretinin geçen yıl dünyada ulaştığı boyutun 512 milyar dolar olduğunu, bunun toplam dünya ticaretinin yüzde 7'sini oluşturduğunu bildirdi.
  
Karaca, sahteciliğin 21. yüzyılın suçu olarak adlandırıldığını, firmaların da buna karşı mücadele etmek için güçlerini birleştirerek Marka Koruma Grubu'nu kurduğunu aktardı.
  
Dünyada ilaç, otomotiv ve makine yedek parçaları, giyim, yazılım, oyuncak, mücevherat, kredi kartı, kimlik, kozmetik, bebek mamaları gibi pekçok sektörde sahte ürün üretildiğini kaydeden Karaca, “Artık (sahteciliğin yapılamayacağı şey yoktur) denilen bir trende doğru gidiliyor. (Siz yapabiliyorsanız, biz de kopyalarız) trendi...” dedi.
  
Sahteciliğin dünyada ulaştığı rakamsal boyutları anlatan Karaca, şunları kaydetti:
  
“Sahte ürün ticaretinin dünyadaki boyutu 512 milyar dolar. Bu, 2004 dünya ticaretinin yüzde 7'si. Rakamlar, bunun 2005 yılında 550 milyar dolara doğru gittiğini gösteriyor. Dünyada otomotiv sektöründeki toplam sahtecilik 12 milyar dolar, sadece AB ülkelerinde spor giyimde 8 milyar dolar, ilaçta 5 milyar dolar düzeyinde. Hızlı tüketim ürünlerinde 2 büyük firmanın toplam zararı 500 milyon doları buluyor. İçkide sahteciliğin ulaştığı nokta 400 milyon dolar seviyesindeyken, sadece ABD firmalarının yazılımdaki sahtecilikten kaynaklanan zararı 1.6 milyar dolar.”
  
“İLAÇLARIN YÜZDE 10 İLA 20'Sİ STANDARTLARA UYMUYOR”
  
İzzet Karaca, ilaç sektöründe de 2003 yılı verilerine göre gelişmekte olan ülkelerde kullanılan ilaçların yüzde 10 ila 20'sinin standartlara uymadığının tespit edildiğini söyledi.
  
Otomotiv sektöründeki 12 milyar dolarlık zararın 750 binlik işgücü kaybına neden olduğuna işaret eden Karaca, Fransa'da sahte yedek parça üreten 57 firma belirlendiğini ve bunların 44 uluslararası distribütörle çalıştığını kaydetti.
  
Türkiye'de vergi oranlarının çok yüksek olması nedeniyle sahteciler için cazip olan sigarada, 2005 yılında dünyada toplam tüketimin yüzde 7.6'sını oluşturan 390 milyar adet sahte ürünün söz konusu olduğunun tahmin edildiğini belirten Karaca, hükümetlerin bundan kaynaklanan vergi kaybının 16 milyar dolar, Türkiye'de ise 750 milyon dolar olduğunu ifade etti.
  
Karaca, geçmiş yıllarda Polonya, Estonya, Ekvator ve Türkiye'de sahte içkiden dolayı ölümlerin yaşandığını hatırlatarak, İngiltere'de her 25 pub'dan birinin sahte içki sattığına dikkat çekti.
  
“SAHTECİLİĞİN TERÖRİZMLE İLİŞKİSİ VAR”
  
İzzet Karaca, sahteciliğin çok karlı olduğunu ve bunda vergi yükünün olmaması ile ÖTV oranlarının yüksekliğinin etkisi bulunduğunu vurgulayarak, “Kurumlar Vergi oranında yüzde 10'luk düşüş sonrasında bunun tabana yayılarak kayıtdışılığın azaltılması gerekir. Bu konuda hükümetle işbirliğine hazırız” dedi.
  
Sahteciliğin terörizmle de ilgisi olduğunu, buradan gelen paranın silah ve organizasyon giderlerine gittiğini ifade eden Karaca, 2001'de Dubai'den İngiltere'ye 8 ton sahte kozmetik ürün gönderen kişinin El Kaide üyesi olduğunun belirlendiğini söyledi.
  
Karaca, Türkiye'deki sahteciliğin boyutlarına işaret ederek, “Biz bu sahteciliğin önüne geçmek ve alnımızdaki kara lekenin çıkarılması için elimizden geleni hep beraber yapacağız” diye konuştu.  
  
YORGANCIOĞLU: SAHTECİLİK MARKALARIN DEĞİRİNİ DÜŞÜRÜYOR

Haberin Devamı

Mey İçki Üst Yöneticisi (CEO) Galip Yorgancıoğlu da, sahteciliğin markaların değerini düşürdüğünü belirtti.
  
Yorgancıoğlu, bu konudaki cezaların caydırıcı olmadığını ve sadece kendilerinin açtığı 110 davadan hiçbir sonuç alamadıklarını kaydederek, “Sahtecilikten yakalanan insanlar 2 saatte serbest bırakılıyor. Aksaklıkların yeterince Ankara'ya iletildiğini sanmıyorum. Dolayısıyla bürokratların tablonun büyüklüğünden haberder olduklarını düşünmüyorum” dedi.
  
Sahtecilik konusunda ihtisas mahkemelerinin artırılması gerektiğine dikkat çeken Yorgancıoğlu, kolluk kuvvetleri içinde de bununla ilgili ayrı bir birimin kurulmasının faydalı olacağını söyledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!