Güncelleme Tarihi:
ETİD Yönetim Kurulu Başkanı Ekmekçi, sektördeki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, 2017 yılında yüzde 37 seviyesinde artış gösteren e-ticaretin, 42,2 milyar TL büyüklüğe ulaştığını belirtti.
E-ticaretin her yıl aynı oranlarda büyümeye devam ettiğini ifade eden Ekmekçi, "Türkiye’de ciddi bir büyüme potansiyeli taşıyan e-ticaretin, 2018 yılındaki büyüklüğünün 50 milyar TL’ye ulaşmasını hedefliyoruz." diye konuştu.
Ekmekçi, e-ticaret sitelerinde artık trafiğin yüzde 70’inden fazlasının mobil kanallar üzerinden geldiğini, hatta pek çoğunda satışın da yüzde 50’ye yakınının mobil üzerinden gerçekleştiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle tekstil ve hazır giyim kategorilerinde mobil kullanımı çok yüksek. Kullanıcılar ürün satın almanın yanında, mağazanın nerede olduğuna ve ürünün o mağazada bulunup bulunmadığına da cep telefonları üzerinden bakıyorlar. 2013 itibarıyla ülkemizde internet penetrasyonu hızla yükselirken, akıllı telefon penetrasyonunda dünya ortalamasının üzerine çıktık. Bu verilerden yola çıkarak dijitale çok hızlı adapte olabilen bir tüketici kitlemiz olduğunu söyleyebiliriz. Mobil ticaretin payının önümüzdeki 5 yıl içinde çok daha fazla artacağını düşünüyoruz. Sürekli yanımızda taşıdığımız akıllı telefonlarımız aracılığıyla her an her yerde tüm dünyayla iletişim kurabilirken, alışverişlerimizi de dilediğimiz mağazadan, dilediğimiz ülkeden istediğimiz an yapabiliyoruz."
"YILLIK 1 MİLYAR TL’YE YAKIN BİR VERGİ KAYBIMIZ VAR"
Ekmekçi, sınır ötesi korsan e-ticaretin, Türkiye’deki e-ticaret sektörünün yüzde 20’sini, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen satışların da yüzde 10’unu oluşturduğunu aktararak, "Toplamda yıllık 1 milyar TL’ye yakın bir vergi kaybımız var. Bununla birlikte cari dengedeki açık da artıyor." dedi.
Türkiye’de vergi yükümlülüğü olmayan bireyler tarafından gerçekleştirilen sosyal ticaretin son birkaç yılda hızla yaygınlaşırken, bu durumun hem sektör açısından hem de tüketiciler açısından önemli bir risk teşkil etmeye başladığını belirten Ekmekçi, "Bireylerin sosyal medya kanalları üzerinden, kapıda ödeme ya da havale yöntemiyle gerçekleştirdiği hiçbir denetime tabii olmayan satışlar dolayısıyla e-ticaret kavramıyla henüz tanışmakta olan tüketicilerin büyük bir bölümü için güvensizlik algısı oluşturdu. Diğer taraftan sağlık ve güvenlik açısından denetlenemeyen ürünler, tüketiciler için hayati riskler taşıyor. Bu yüzden tüketicilerin de sosyal medya üzerinden alışverişlerini gerçekleştirirken, marka bilinirliği yüksek, güvenilir firmaları tercih etmeleri gerekiyor." diye konuştu.
Ekmekçi, sosyal ticaretin, kullanılan mecralara ve platformlara göre değişiklik gösterse de markalar için tüketiciye günlük hayatında ulaşmanın en kolay yolu olduğunu ifade ederek, global olarak bu anlamda pazarın en büyük payını yüzde 64 ile Facebook'un aldığını, Instagram'ın markalar için henüz büyük satışlar getirmese de markaların tüketicilerle daha samimi iletişim kurabildiği pazarlama faaliyetlerini yürüttüğü önemli bir platform olduğunu söyledi.
Twitter'ın bu konuda biraz daha geride olduğunu, ancak yine de etkinlik ve konser biletleri için kullanıcıların bu platformdan yönlendirilebildiğini belirten Ekmekçi, "Türkiye, Facebook kullanımında dünyada 9, Instagram kullanımında 5. sırada yer alıyor. Aktif mobil sosyal medya kullanımında da dünya ortalamasının üzerindeyiz. Bu anlamda Türkiye’deki markalar için oldukça önemli bir mecra." dedi.
"DRONE İLE TESLİMAT BİLE YAKIN GELECEKTE SÖZ KONUSU "
Ekmekçi, kişiselleştirme ile birlikte müşteri deneyiminin bambaşka bir boyuta taşındığını ifade ederek, tüketicilerin artık ilgilerini çekmeyen ürünler arasında kaybolmak istemediğini ve alışveriş deneyimlerinin tamamen kendilerine özel olmasını istediğini, bu nedenle yapay zeka ve big data algoritmalarının e-ticaretin vazgeçilmezlerinden olacağını söyledi.
Bununla birlikte VR ve AR olarak adlandırılan sanal ve artırılmış gerçekliğin hem perakendede hem de e-ticarette müşteri deneyimini kusursuz bir noktaya taşıyacağını vurgulayan Ekmekçi, şunları kaydetti:
"Ülkemiz için henüz yeni bir alışveriş alışkanlığı olsa da perakendede çok kanallılık (omnichannel) tüm dünyada günlük hayatın bir parçası oldu. Ürünü online’da beğenip, fiziksel mağazada satın almak ya da online’dan satın alıp, fiziksel mağazadan teslim almak tüketicilerin hayatını son derecede kolaylaştırıyor. Markaların online kanallarının aldığı pay arttıkça, omnichannel perakendecilik için attıkları adımlar da büyüyor. Tüketicilerin fiziksel mağazayı, e-ticarete tercih etmelerinin en büyük nedenlerinden biri de teslimat süreleri. Tüketici artık tüm gün evde kargo beklemek istemediği gibi teslimat zamanını ve yerini de kendisi belirlemek istiyor. Bu noktada aynı gün teslimat, kurye ile hızlı ve gece teslimatı, belirlenen gün ve saatte teslimat, click & collect ve online sipariş toplama noktaları gibi modeller ön plana çıkıyor. Hatta drone ile teslimat bile yakın gelecekte söz konusu olacak."