Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2001 00:00
Avrupa Birliği ülkelerinin ekolojik tarım ürünlerine büyük önem verdiği, Türkiye'de çöp olarak görülen ve değerlendirilmeyen ekolojik ürünleri bile aldığı bildirildi.
Ekolojik tarım ürünleri arasındaki birçok ürünün, iç pazarda ''çöp'' olarak nitelendirilen ve değerlendirilmeyenleri de kapsaması bakımından karlı olduğunu vurgulayan İzmirli yaş sebze ve meyve ihracatçısı Aydın Ünsal, şöyle konuştu:
''Birçok sebze yaprağı, sapı, meyve kabukları, çekirdekleri değerlendirilebiliyor. Bunlar gıda hammaddesi ya da doğal katkı maddesi olarak kullanılıyor. Enginar sapı, kabuğu ve yaprağı ile ayrı ayrı alıcı buluyor.
Örneğin kurtlu meyveler, kabukları pürüzlü olanlar iç pazarda rağbet görmezken, ihracatta tarım ilacı kullanılmadığının bir göstergesi olduğu için ilgi görüyor. Artık sadece sebze ve meyvede değil pamuk, hububat gibi ürünlerde de ekolojik tarım ürünleri tercih ediliyor.''
Ekolojik tarım kapsamında yer alan yabani otlar ve çalıların da ihracat ürünleri arasında yer alabildiğini kaydeden Ünsal, ''kocakarı ilaçları'' olarak nitelendirilen tavşan memesi kökü, meyan kökü, çetir çalısı kökü, sarmaşık yaprağı, ökseotu, hayıt tohumu, baldıran gibi 15 ayrı türde ot ve çalının ihraç edildiğini söyledi.
Sofralık olarak adlandırılan elmaların ihracattan geri dönmesine karşın kurtlu ve dış kabukları bozuk olanların AB ülkelerine rahatça girdiğini anlatan Ünsal, ''Kurtlu ve bozuk kabuklu olmaları bu ürünlerde tarım ilacı kullanılmadığının göstergesi olarak kabul ediliyor. Geleneksel kuru meyve ihraç ürünlerimizde de aynı durumu yaşıyoruz. Parlak ve iyi renkte olsun diye uygulanan yöntemleri reddediyorlar'' dedi.
AB ülkelerinin, ekolojik tarım ürünü olarak en çok patates istediğini ancak Türkiye'de henüz bu ürünün ihracatının gerçekleştirilemediğini belirten Ünsal, üreticinin henüz ekolojik tarım üretimini kavrayamadığını ileri sürdü.
Ekolojik tarımın sadece tarım ilacı kullanılmadan yapılan üretim olmadığını, üretimin tümüyle doğal olması gerektiğini dile getiren Ünsal, bu tarım yönteminin bir alternatif olmadığını, kirlilik tehdidi altındaki dünyanın en önemli çözümü olduğunu kaydetti. Ünsal, Almanya'nın bu ürünlere en fazla rağbet eden ülke olduğunu, bunu Fransa ve İngiltere'nin izlediğini, ABD'nin de en büyük pazar olmasınakarşın Türkiye'nin henüz bu pazara ulaşamadığını ifade etti.
KRİZ ETKİLEDİ İsveç Ekolojik Tarım Enstitüsü Türkiye Temsilcisi Nurhayat Bayturan ise kontrol ve sertifikasyon kurumu olarak 11 yıldır Türkiye'de faaliyet gösterdiklerini belirterek, şu bilgiyi verdi:
''Avrupa'da bu konuda inanılmaz bir patlama yaşanıyor. Tespitimize göre kriz Türkiye'de bu sektörü etkiledi. Türkiye'de ekolojik ürün ihracatı geleneksel kuru meyve ürünleri ile başlamış ama dondurulmuş gıda ve hububat da son yıllarda yer alıyor. Bu ürünler AB yönetmeliğine uygun olduğu taktirde ihracat şansı var.''
İç piyasada da satılan bir ürüne ''organik'' ya da ''ekolojik'' diyebilmek için mutlaka Türk Ekolojik Tarım Yönetmeliği'ne uygunluğunun tescil edilmesi gerektiğini anlatan Bayturan, ''Türkiye'de de doğal yetiştirildiği çağrışımını yapan her ürünün kontrol edilmesi ve tüketiciyi yanıltan sloganlar kullanılmaması gerekiyor'' dedi.