Güncelleme Tarihi:
Dinç, bu yılın Ocak-Ekim döneminde deri sektörünün ihracatının 1,3 milyar dolar, özel faturalarla (bavul ticareti) birlikte ise 4,5 milyar dolar olduğunu söyledi.
Sektörün ihracatının geçen yıla göre yüzde 9 oranında arttığı bilgisini veren Dinç, bu artışın yeterli olmadığını, sebebinin ise maliyet artışı olduğunu ifade etti.
Sektörde karlılığın düşük olduğunu aktaran Dinç, “Sektörün toplam ihracat içindeki payı yüzde 1,3. Bu, özel faturalı satışlarla yüzde 3,3'e çıkıyor. Sektör yaklaşık 250 bin kişilik bir istihdam sağlıyor. Dericilik yüzyılların birikimi ile oluşan bir zanaat dalı” diye konuştu.
Deri sektöründe elemanların 4 yılda yetişebildiğine dikkati çeken Dinç, Türkiye'nin tüm dünyaya fason üretim yapabildiğini, ama markası olmadığı için bu sektörde verdikleri emeğin karşılığını alamadıklarını dile getirdi.
Dinç, 5 yıl önce toptan fiyatta 300 dolara satılabilen bir ürünün bugün 280 dolara satılabildiğini, bunun Uzak Doğu rekabetinden kaynaklandığını belirterek, “Oysa biz buna bir ülke ruhu, ülke imajı eklediğimiz takdirde, 5 yıl önce 300 dolara sattığımız bir ürünü bugün 600 dolara satmamız gerekiyor” dedi.
Türkiye'nin ham deride yüzde 90 dışa bağımlı olduğunu anlatan Dinç, sözlerine şöyle devam etti:
“Dünya deri sektörüne baktığımız zaman 40 milyar dolarlık bir sektörden söz ediyoruz. Türkiye'de çıkan deri çöpüne kadar değerlendiriliyor. Yetmediği için ham deriyi dışarıdan almak durumundayız. Dünyada değişik hayvan ırkları var. Mesela İtalya'nın Toskana Bölgesi'nde yetişen bir hayvan ırkı var. Mesela oradakiler 2 aylık kuzu eti yer. Biz tamamen deriye dönük üretim yapmıyoruz. Biz et sektörünün yan sanayisiyiz. Dolayısıyla onlar hangi tür hayvanı keserse biz ona göre deriyi almak durumundayız.
Onun için toplumların alışkanlıkları çok önemli. Mesela İspanya 3 aylık kuzu eti yiyor. En değerli deri küçük kuzunun derisi. Türkiye'de ise 20 kiloluk koyun kesiyoruz. Doğal olarak hayvanın yaşı artıkça derimizin kalitesi de düşüyor. Bir de o yılın trendi önemli. Bir bakıyorsunuz Güney Afrika'daki bir koyun cinsi moda oluyor. Yeni bir tasarım belirleniyor ve ona belli bir bölgedeki, belli bir koyunun ırkı uygun oluyor. Örneğin deride eskitme işlemi uygulanacak. Tüm deriler alınıp o efekt hangi deriye uygun, bakılıyor. Sonra 'şu deriden şu çıkıyor' diye tespit ediliyor. O da belli bir bölgenin derisi oluyor.”
“10 numara yağdaki ÖTV artışı maliyetlerimizi artırdı”
Dinç, yurt dışından aldıkları malı vadeli getirmeleri halinde devletin yüzde 3 komisyon aldığını ve bunun kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek, “Bunun tam tersi yüzde 3'ten yüzde 6'ya çıkardılar” dedi. Toptan ürünlerde kar marjlarının yüzde 7 ile yüzde 10 arasında değiştiğini aktaran Dinç, vadeli alımlarda devlete yüzde 6'lık komisyon ödediklerinde kar marjlarının ciddi oranda düştüğünü ifade etti.
Derinin yumuşatılmasında kullanılan su bazlı yağların 10 numara yağlarla aynı Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon'da (GTİP) olması dolayısıyla, 10 numara yağa uygulanan ÖTV'nin artırılmasının kendi sektörlerini de olumsuz etkilediğini vurgulayan Dinç, “Derileri bazı enzimlerle yumuşatıyoruz. 10 numara yağ ile aynı kodda olduğu için bu enzimlere getirilen ÖTV artışı, maliyetlerimizi yüzde 3 artırdı” dedi.
GTİP denilen kod numaralarının uluslararası standartlarda olan bir uygulama olduğunu aktaran Dinç, Türkiye'nin tek başına bu kodları ayıramayacağını, lokal bir çözüm bulması gerektiğini anlattı.
Bu enzimler üzerindeki tüm KDV ve ÖTV'nin kaldırılmasını istediklerini söyleyen Dinç, “Yani bu derinin suyu, ekmeğin unu, çorbanın yağı gibi bir şey. Bu enzimler olmadan olmuyor” bilgisini verdi.
“Türkiye'ye saf bir deri 9 Avro'dan giriyor, 32 Avro'dan çıkıyor”
Türkiye'ye saf bir derinin 9 Avro'dan girdiğini, değeri katlanarak 32 Avro'dan çıktığını aktaran Dinç, sektördeki katma değerin yüksek olduğunu, buna konfeksiyon da eklendiği zaman o derinin fiyatının 40 Avro'ya çıktığını vurguladı.
Avrupa pazarında son yıllarda düşüş olduğuna işaret eden Dinç, bunun büyük bir kayıp olduğunun altını çizdi. Dinç, Türk deri firmalarının Çin'in lokal bölgelerine girdiklerini belirterek, “Bu firmalar o bölgenin kültürünü, kalıbını öğreniyor. Bir nevi fizibilite çalışması” dedi.
“Çinli tüketiciler kontrolsüz para harcıyor”
Çinli tüketicilerin kontrolsüz para harcadığına işaret eden Dinç, Türkiye'den 550 dolara giden bir ürünün Çin'de 11 bin dolara satıldığını söyledi. Toptancıların en ucuz veren markanın ürününü aldığını anımsatan Dinç, bu yıl içerisinde 7 kez Çin'e gittiklerini, sektördeki firmaları bilgilendirmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Altyapısı hazır olan firmaları Çin pazarına bireysel anlamda girmeye teşvik ettiklerini kaydeden Dinç, 6-7 firmanın bu konuda girişimlere başladığını, şu anda Çin'de showroomlarını açma kararı aldıklarını, 2013'te de en az 25 firmanın daha benzer şekilde Çin'e girebileceğini ifade etti.
Türk ürünlerinin Çin'deki algısının çok iyi olduğunu vurgulayan Dinç, “Dünyada belki de Türkiye'yi Avrupa ülkesi olarak gören tek yer Çin” dedi. Üretimlerinin yüzde 25'ini iç pazara sattıklarını aktaran Dinç, dünyanın en kaliteli derisinin Türkiye'de üretildiğini ifade etti.
“Bir deri mont için 14 kuzu derisi kullanılıyor”
Bir deri mont için 14 kuzu derisi kullanıldığı bilgisini veren Dinç, “Ben hep söylüyorum zaten, 'insanlar üstlerinde sürü taşıyor' diye. Rusya'ya verdiğimiz uzun paltolarda 28 kuzunun derisi kullanılıyor. Ham bir kuzu derisi ürüne dönüşene kadar 64 uzman elden geçiyor” dedi.
Dünyada Türk etiketinin farkının yavaş yavaş hissedilmeye başlandığını söyleyen Dinç, “Rusya'da Türk derisi marka. Hatta mağazaların camlarına 'Çin malı satmıyoruz, derilerimiz Türk malıdır' diye yazıyorlar. Biz bunu Rusya'da başardık. Aynı şekilde Avrupa'da da başarmamız gerekiyor. 2013'te ihracatımızı yüzde 20-25 civarında artırmayı hedefliyoruz. Bu en kötü beklentimiz” şeklinde konuştu.
Ocak ayında düzenlenecek deri fuarı hakkında da bilgi veren Dinç, fuarda yer almak isteyen firmaların 6 ay önce tüm yerleri doldurduğunu, bu yıl 30 bin ziyaretçi beklediklerini, fuarda yüzde 15'i yabancı olmak üzere 300 katılımcı firmanın yer alacağını aktardı.
Dinç, sektörün üretiminin yüzde 20'sinin lüks markalara satıldığını da sözlerine ekledi.