Güncelleme Tarihi:
Yücel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uygarlık tarihinde ilk parayı Lidyalılar'ın kullandığını, Lidya Kralı Krezüs'ün döneminde ise ayarlı ilk altın paranın Anadolu’da basıldığını hatırlatarak, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte durdurulan Çanakkale-Kartaldağı-Astyra'nın Anadolu’da işletilen son altın madeni olduğunu söyledi.
2001 yılında Bergama-Ovacık’ta altın üretiminin başladığını, günümüzde 13 madende altın üretildiğini anlatan Yücel, dünyadaki altın yataklarının oluşum modellerine bağlı olarak Türkiye'nin jeolojik yapısının özellikle Batı Anadolu bölgesinin ABD’de en çok altın üretimi yapılan Nevada ve Kaliforniya bölgelerinin jeolojisiyle büyük bir benzerlik göstermesi üzerine Prof. Dr. Ayhan Erler tarafından 1997'de yapılan bilimsel çalışma sonucu Türkiye’nin altın potansiyelinin 6 bin 500 ton olabileceğinin ortaya konduğunu bildirdi.
Yücel, Türkiye’de ekonomik olarak işletilebilecek bir altın madeninin keşfedilip üretime geçirilebilmesi için geçen sürenin 10-15 yıl daha fazla olduğunu, bu nedenle çoğu sermaye sahibinin geri dönüş süresi bu kadar uzun olan bir alana yatırım yapmaya sıcak bakmadığını söyledi.
Altın madenciliğinde 1 milyar doları aramalara, 3 milyar doları yatırımlara olmak üzere bugüne kadar yaklaşık 4 milyar dolar harcandığını, bunun sonucunda 8 bin kişiye doğrudan istihdam sağlandığını bildiren Yücel, şunları kaydetti:
"2001 yılında 1,4 tonla başlayan altın üretimi, 2012'ye kadar sürekli artarak 2012'de 33,5 tona ulaştı. 2012'den sonra izin sürecinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle üretim düşme eğilimine girdi ve 2017'de altın üretimi 21 ton seviyesine geriledi. 2001 yılından 2017'ye kadar geçen 17 yılda toplam 273 ton altın üretimi gerçekleştirildi ve devlete 55 ton altına eş değer vergi ödendi."
"TÜRKİYE, DÜNYADA KİŞİ BAŞINA ALTIN SATIN ALMADA İLK SIRALARDA"
Hasan Yücel, 23 yılda 3 bin 649 ton altın ithal eden Türkiye’nin altın ithalatının inişli çıkışlı bir seyir gösterdiğini ifade etti. Türkiye’nin kuyumculuk ve mücevherat alanında dünyada İtalya’dan sonra ikinci sırada yer aldığını kaydeden Yücel, ithal edilen altınların bir kısmının sayıları binleri bulan irili ufaklı atölyelerde işlenerek katma değeri yüksek takılara dönüştürüldüğünü, böylece yılda 2,5-3 milyar dolarlık altın takı ihracatı gerçekleştirildiğini söyledi.
Türkiye'nin, sosyal yapısı ve altına dayalı gelenekleri gereği dünyada kişi başına en fazla altın satın alan ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldığını belirten Yücel, son 23 yılın verilerine göre, ülkenin yıllık altın talebinin yaklaşık 150 ton olduğunu ifade etti. Yücel, Türkiye'nin, altın ihtiyacını kendi kaynaklarından karşılayabilecek potansiyele sahip olmasına karşın altın ithalatına yılda 5-7 milyar dolar ödediğini kaydetti.
Halihazırda söz konusu 150 ton altın talebinin yaklaşık yüzde 15’inin Türkiye'deki üretimle karşılandığını, geri kalanın ithal edildiğini bildiren Yücel, "Oysa Türkiye’nin 6 bin 500 ton altın potansiyelinin henüz yaklaşık 900 tonunu rezerve dönüştürebilmiş durumdayız. Geride kalan 5 bin 600 tonun tespiti için maden aramalarına yaklaşık 12 milyar dolar risk sermayesi harcaması gerekmektedir." dedi.
"2018 İÇİN TOPLAM ARAMA BÜTÇESİ 10 MİLYON DOLARIN ALTINA DÜŞMÜŞTÜR"
Altın Madencileri Derneği Başkanı Yücel, Türkiye'nin maden arama, çıkarma, zenginleştirme, rafineri ve mücevherat yapımında halkaları tamamlayarak madeni katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmede dünya standartlarının üstünde bir seviyeye gelmiş olmasına karşın son yıllarda izin süreçlerindeki belirsizlikler ve izin bedellerinin yüksekliğinin altın madenciliğini olumsuz etkilediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye’de altın madenciliği 2001 yılından 2012'ye kadar çok önemli bir gelişme kaydetmiş ve aramalara harcanan risk sermayesi yılda 120 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. Ne var ki daha sonraki süreçte izinlerin alınmasında yaşanan belirsizlikler ve orman izin bedellerindeki astronomik artışlar nedeniyle arama bütçeleri giderek azalmış ve 2018 yılı için toplam arama bütçesi 10 milyon doların altına düşmüştür. Bir başka ifadeyle, altın madenciliğinde yeni aramalar durma noktasına gelmiştir. Bu durum Türkiye’de altın madenciliğinde sürdürülebilirlik sorununu gündeme getirmiştir. Türkiye’de 2013 yılından itibaren altın üretiminin düşüşe geçmesi, aramaların durma noktasına gelmesi ve kurumsal yatırımcıların sektöre ilgisinin azalması başta sondaj, analiz ve maden makineleri hizmeti sunan yan sektörleri de sıkıntıya sokmuş, birçok çalışan işini kaybetmek zorunda kalmıştır. Bugünkü verilere göre, Türkiye’de 350 maden arama ruhsatından sadece bir tanesi uluslararası klasmanda bir altın madenine dönüşebilmiştir. Madencinin 349 sahada yürüttüğü arama çalışmalarının finansı madencinin zarar hanesine yazılmaktadır. İzinlerin alınmasında yaşanan belirsizlikler kurumsal yatırımcıların arama bütçelerini harcayamaz hale gelmesine neden olmuştur. Bu durum zaman içinde arama bütçelerinin kısılmasına ve eleman çıkarılarak yeni arama ruhsatı taleplerini durma noktasına getirmiştir."
"TÜRKİYE, METAL VE KIYMETLİ METALDE YILDA 11-15 MİLYAR DOLAR CARİ AÇIK VERİYOR"
Hasan Yücel, bundan sonraki süreçte derinlerde gömülü yeni kaynakların keşfi için daha fazla risk sermayesi harcanması gerektiğini belirterek, yatırımcıların talepleri doğrultusunda ihalelerin zamanında açılmaması, yeni ruhsat edinmede yaşanan sorunlar ve astronomik orman izin bedelleri, aşırı izin bedelleri, izinlerin alınmasında yaşanan gecikmeler ve belirsizliklerin Türkiye’de kurumsal yatırımcıların aramalara olan ilgisini azalttığını ifade etti.
Türkiye'nin, metal fiyatlarındaki dalgalanmaya bağlı olarak metal ve kıymetli metal madenciliğinde yılda 11-15 milyar dolar cari açık verdiğini ifade eden Yücel, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın, maden ve metal tüketiminde dışa bağımlılığı azaltmaya dönük önemli projelerin hayata geçirilmesi için yatırımların önünü açacak kararlar aldığını bildirdi.
Yücel, "Bakanımızın açıkladığı 'yerli ve milli üretim modeli' ile madencilik sektörüne sermaye girişini artıracak, büyük yatırımların önünü açacak maden izin bedellerini makul seviyeye indirecek, maden aramalarını ve yatırımlarını kolaylaştıracak düzenlemelerin bir an önce hayata geçmesini bekliyoruz." dedi. ,